
Esas No: 2022/3983
Karar No: 2022/5944
Karar Tarihi: 20.06.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/3983 Esas 2022/5944 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/3983 E. , 2022/5944 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, ilk derece mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne, yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
6100 sayılı HMK’nın “Bozmaya uyma veya direnme” başlıklı 373. maddesinin birinci fıkrası; “Yargıtay ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderilir.” hükmünü,
Aynı maddenin dördüncü fıkrası ise; “Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.” hükmünü içermektedir.
Açıklanan madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesi tarafından, Yargıtay’ın bozma kararı doğrultusunda karar verilmesi halinde, davanın taraflarına, karara karşı sadece temyiz yoluna başvuru olanağı tanındığı anlaşılmaktadır.
Bu halde ise; ilk derece mahkemesince verilen kararın, HMK’nın 362. maddesinde bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen kararlar için öngörülen temyiz kesinlik sınırına tabi olacağı tartışmasızdır.
6763 sayılı kanun ile 6100 sayılı HMK'ya eklenen ek 1. madde uyarınca; aynı Kanunun 362. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 01.01.2022 tarihinden itibaren 107.090,00-TL’ye çıkartılmıştır.
Bozmaya uyularak verilen karar, karar tarihi itibariyle kesin niteliktedir. HMK'nın 366. maddesi atfıyla aynı Kanunun 352. maddesi uyarınca, kesin olan karar hakkında Yargıtay tarafından temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz dilekçesinin miktar itibariyle REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20/06/2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
(Muhalif)
K A R Ş I O Y
Davacı tarafından davalı aleyhine toplam 72.327 TL üzerinden icra takibi yapılmış, itiraz üzerine davacı tarafından itirazın iptali ve icra inkâr istemli dava açılmıştır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne, Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bu karar Dairemizce bozulmasından sonra ilk derece mahkemesince yeniden yargılıma yapılıp davanın kısmen kabulü ile 23.118,21 TL’lik alacağa yönelik itirazın iptaline, %20 oranında icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı tarafın temyize konu edilen miktar 49.208,79 TL’dir.
Daire çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf, ilk derece mahkemesi kararının temyiz edildiği 2022 yılı itibariyle miktar yönünden temyizen incelenmesinin mümkün olup olmadığı; kesinlik sınırının tespitinde HMK’nın 341/2. maddesinin mi, HMK’nın 362/1-a maddesinin mi uygulanması gerektiği hususudur.
Hukuk Genel Kurulunun 24.06.2021 tarih, 2021/4-307 E., 2021/833 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi öncelikle istinaf ve temyize ilişkin yasal düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır.
Bölge Adliye Mahkemeleri 20 Temmuz 2016 tarihinde faaliyete geçmiş olup, bu tarihten itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) istinaf ve temyiz hükümleri uygulanmaya başlanmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun istinaf yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 341. maddesi;
“(1) İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
(2) Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (Ek cümle: 24/11/2016-6763/41 md.). Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir…” düzenlemesini içermektedir.
İlk derece mahkemeleri tarafından verilen ve miktar veya değeri 3.000 (yeniden değerleme oranlarına göre hesaplandığında 2022 yılı için 8.000 TL) Türk Lirasını geçmeyen mal varlığına ilişkin davalardaki kararlar kesindir. Kesinlik sınırı bakımından manevi tazminat istemleri için bir istisna getirilmiş ve miktarı ne olursa olsun manevi tazminata ilişkin kararlara karşı istinaf yoluna başvurunun mümkün olduğu belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un temyiz edilemeyen kararları düzenleyen 362. maddesinde;
“(1) Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:
a) Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) (yeniden değerleme oranlarına göre hesaplandığında 2022 yılı için 107.090 TL) geçmeyen davalara ilişkin kararlar…” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.
Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır.
Kanunda ilk derece mahkemesince verilen kararların temyiz edilmesi hâlinde kesinlik sınırının tespitine dair açık bir hüküm bulunmamakta, bu konuda yasal boşluk bulunmaktadır. Ancak HMK’nın sistematiğine bakıldığında mahkemeye göre bir kesinlik sınırı belirlendiği görülmektedir. İlk derece mahkemesince verilen kararların temyizi halinde istinaf kesinlik sınırının uygulanması halinde istinafa tanınan kesinlik miktarı ilk derece mahkemesine de tanınmış olacaktır. Bu durumda ilk derece mahkemesi kendi kesinlik sınırını aşarak toplu mahkeme olan istinafın kesinlik sınırı kadar miktara kesin olarak karar verecek ve bu da kanun yolu denetimine tabi olmayacaktır. Davanın kısmen kabulü kısmen reddi halinde ise kesinlik sınırı rakamı iki katına çıkmaktadır. ( Örneğin 2022 yılı için davanın 107.090 TL yönünden kabul 107.090 TL yönünden reddi halinde bu karar iki taraf için de kesin olacaktır.) Bu durum hak arama hürriyetine da aykırılık teşkil edecektir.
Yukarıda anlatılan nedenlerle karar tarihine göre ilk derece mahkemesinin kararının temyizinde HMK’nın 341/2. maddesindeki düzenlemenin dikkate alınması gerekli olduğu ve Yargıtay’ca inceleme yapılması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.