14. Hukuk Dairesi 2012/4229 E. , 2012/6183 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.01.2011 gününde verilen dilekçe ile muarazanın giderilmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.10.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ...Ş vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, sağlığa zarar vermesi sebebiyle davalı GSM şirketine ait baz istasyonunun kaldırılması istemine ilişkindir.
Davalı, kurulu olan baz istasyonunun sağlığa zararı olmadığını, açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı şirket temyiz etmiştir.
Bu tür davaların Türk Medeni Kanununun 737. maddesi gereğince komşuluk hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden adli yargıda görülmesi gerekir.
Baz istasyonları genel olarak, alıcı/verici antenleri sayesinde elektromanyetik dalgaları (sinyalleri) alma ve gönderme işlemi yapan sitemlerdir. Konuşmanın az olduğu kırsal alanlarda 35 km’lik bir mesafe içinde hizmet verebilen (macro), konuşma trafiğinin daha yoğun olduğu şehir merkezlerinde ise 1-2 km’lik bir mesafe içinde hizmet verebilen (mikro) ve bina içleri, alış veriş merkezleri gibi yerlere kurulan çıkış güçleri oldukça düşük olan (piko) cihazlardan oluşur.
Cep telefonlarının sağlıklı çalışabilmesi için gerekli olan baz istasyonlarının bal peteği benzeri hücresel bir yapıda ve her bir peteğin içinde de en az bir baz istasyonu bulunması gereklidir. Baz istasyonları belirli sayıda abonenin haberleşmesini sağlayabileceğinden nüfusun yoğun olduğu yerleşim
merkezlerinde daha çok sayıda baz istasyonunun kurulması gerekmektedir. Baz istasyonlarının şehirlerin dışına çıkartılması halinde, hücresel yapı bozulacağından sinyallerin abonelerin cep telefonuna ulaşabilmesi için gereğinden çok yüksek elektromanyetik dalgalar gönderilmesi gerekecektir. Aynı zamanda kullanıcıların da cep telefonlarından baz istasyonuna sinyal ulaştırabilmek için daha fazla güç kullanmak zorunda kalacaklarından daha fazla insanın daha yoğun elektromanyetik alana maruz kalması kaçınılmaz olacaktır.
05.11.2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun ve kanun gereğince çıkartılan yönetmelik uyarınca baz istasyonlarının Sağlığa ve çevreye zarar vermeyecek şekilde; nerede, nasıl, hangi ölçü ve limitler dâhilinde kurulacağını belirlemek ve kurallarını koymak işlemleri, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığının (BTK) görev ve yetkisindedir.
Baz istasyonları, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun 37. maddesine dayanılarak BTK tarafından bu konuyu düzenleyen Yönetmelik’teki yer, ölçü ve limit değerlere göre verilen güvenlik sertifikası gereğince kurulmaktadır. İnsan sağlığına etkileri konusunda başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere, Uluslararası İyonlaştırmayan Radyasyondan Koruma Komisyonu (ICNIRP), Elektrik Elektronik Mühendisleri Enstitüsü (IEEE) gibi bir çok uluslararası kuruluşun yapmış oldukları çalışmaların neticesinde bir takım sınır değerler belirlenmiştir.
BTK tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikte, Türkiye’de geçerli olacak sınır değerleri; İngiltere, Amerika, Kanada, ICNIRP ve Avrupa Birliğinin kabul ettiği değerin yaklaşık 1/4’ü olarak belirlenmiştir.
Sağlığa zarar verdiği iddiası dışında baz istasyonlarının sertifikada belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olarak kurulmadığı, başlangıçta uygun kurulsa dahi sonradan sertifikadaki limit değer ve güvenlik mesafelerine aykırı davranıldığı gerekçesi ile kaldırılmasına ilişkin talep ve itirazların mevzuat gereğince BTK’ya yapılması gerekmektedir. Bu kurumun uygulama ve verdiği kararın uygun bulunmaması halinde idari yargıda dava açılması gerekir. Keza davacı, baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafelerine uygun olmasına rağmen zararlı olduğunu iddia ediyorsa, idari yargıda idareye karşı yönetmeliğin iptali davası açması gerekir.
Davanın kabul edilebilmesi için öncelikle davacının baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere uygun bulunmadığı ve sağlığına zarar verdiğine ilişkin iddialarını kanıtlaması gerekir. Baz istasyonlarının uzun vadede sağlığa zarar vereceği/verebileceği, yakın mesafedeki baz istasyonlarından psikolojik olarak etkileneceği vs. şeklindeki
kanıtlanması mümkün olmayan soyut iddialarla açılan davaların dinlenmesi mümkün değildir.
Mahkemece, tarafların göstermiş oldukları deliller değerlendirilerek Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda dava konusu baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olup olmadığı, davacının sağlığına zarar verip vermediği konusunda uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak, alınacak bilirkişi raporları ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olaya gelince;
Mahkemece yapılan araştırmalar ve dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamına göre davaya konu baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafelerine uygun olarak kurulduğu ve işletilmekte olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca baz istasyonunun kararın gerekçesinde belirtilen soyut değerlendirmeler dışında davacının sağlığına zarar verdiği bilimsel delillerle de kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 02.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.