Esas No: 2020/3608
Karar No: 2022/4690
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/3608 Esas 2022/4690 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bir dava sonucunda, sanık taksirle öldürme suçundan beraat etmiştir. Ancak, müşteki vekili ve savcı bu kararı temyiz etmiştir. Yargıtay, sanığın bilinçli taksir suçundan mahkum edilmesi gerektiğine karar verirken, TCK'nın 85/1 maddesi gereğince sanığın mahkumiyetine hükmetmiştir. Yukarıdaki kararda da belirtildiği üzere, ölen kişide mevcut rahatsızlığın sanık tarafından bilinmediğine dair bir belirleme olmaması nedeniyle, sanık hakkında bilinçli taksir hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle, sanığın beraatine karar verilmesi kanuna aykırıdır ve hüküm bozulmuştur. Kanun maddeleri olarak ise CMK'nın 223/2-c ve 237/2., TCK'nın 86/2, 87/4, 23 ve 85/1 maddeleri kararın içerisinde yer almaktadır.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : CMK’nın 223/2-c maddesi uyarınca; beraat
Taksirle öldürme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet Savcısı ve müşteki vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Müşteki ...’in 03/09/2014 tarihli talimat duruşmasında katılma talebini ortaya koymuş olmasına karşın davaya katılmasında hakkında usulüne uygun şekilde bir karar verilmemiş ise de, suçtan doğrudan zarar gördüğü anlaşılan, duruşmaya katılarak beyanda bulunarak katılma iradesini ortaya koyan müştekinin CMK'nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, mahalli Cumhuriyet savcısının kasten yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğine, katılan vekilinin ise ölüm ile sanığın eylemi arasında illiyet bağı bulunduğundan, sanık hakkında kasten öldürme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
45 yaşındaki sanık ile 66 yaşındaki ölen ...’un Afşin ilçesi Deveboynu Köyünde ikamet ettikleri, herhangi bir akrabalıkları ve yakınlıklarının olmadığı, olay günü cami çıkışı köylünün ortak kullandığı, sulama suyunun kullanımı ve parası konusunda sanık ve ölen arasında tartışma yaşandığı, ölenin tartışma sırasında sanığa küfür etmesi üzerine sanığın ölene bir yumruk vurduğu ve kolları ile arkadan sıktığı, ölenin fenalaşması üzerine hastaneye kaldırıldığı ve 21.05.2013 tarihinde yoğun bakım ünitesinde kalp- solunum durması sonucu öldüğü olayda;
İstanbul 1. Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan 21.08.2013 tarihli raporunda maktül de tespit edilen travmatik değişikliklerin serebrovasküler hastalık ve gelişen komplikasyonlar sonucu ölümün meydana geldiğinin rapor edildiği; yine İstanbul 1. Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan 27.11.2013 tarihli raporda ise “kişide tespit edilen travmatik değişimlerin tek başına ölüm meydana getirir nitelikte olmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderebilecek nitelikte hafif olduğu, kişinin hayatını tehlikeye sokacak nitelikte olmadığı, adli dosyada kayıtlı bilgilerde kişinin fiziksel açıdan sağlıklı olduğu, olay gününe kadar aktif yaşamının sürdürdüğü, 17.05.2013 tarihinde saat 13.30-14.00 sıralarında tartışmaya ve darba maruz kaldığı, 5 dakika sonra da aniden fenalaştığı, ölümün meydana geliş şekli birlikte değerlendirildiğinde; kişinin maruz kaldığı darp olayı ile ölüm arasında illiyet bağının bulunduğu oybirliği ile mütalaa olunur.” şeklinde rapor verilmesi karşısında;
Dosya kapsamında toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde ölenin eşinin de beyanlarından maktülün bilinen herhangi bir rahatsızlığının olmadığı, olay öncesinde tarla da kazma kürek ile ağır sayılabilecek işlerde çalışabildiği, yine dosyada tanık olarak dinlenilen kişilerce maktülün herhangi bir rahatsızlığının bilinmediği, sanığın da bunu bilecek bir durumda olmadığı anlaşılmakla;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.01.2016 tarih 2013/12-371 Esas, 2016/39 Kararı ile 18.09.2018 tarihli 2015/12-1254 Esas, 2018/354 Kararında vurgulandığı üzere;
Ölen de meydana gelen yaralamanın TCK'nın 86/2. maddesi kapsamında basit tıbbi tedavi ile giderilebilir nitelikte yaralama olması nedeniyle, eyleminin TCK’nın 87/4. maddesine uyduğunu kabule kanunen imkan bulunmamaktadır. Ölen de mevcut rahatsızlığın sanık tarafından bilindiğine ilişkin bir belirlemenin de bulunmaması karşısında; sanık hakkında bilinçli taksir hükümlerinin de uygulanma olanağının bulunmadığı, TCK'nın 23.maddesi hükmü de gözetilerek sanığın üzerine atılı suç bakımından TCK'nın 85/1. maddesi gereğince mahkumiyetine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 14.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.