9. Hukuk Dairesi 2013/3849 E. , 2014/40037 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : NEVŞEHİR 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (İŞ)
TARİHİ : 09/10/2012
NUMARASI : 2010/216-2012/314
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, izin ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti ile fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca ve ihbar olunanlar avukatınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı işçi, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı işveren, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın ksımen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar, davacı, davalı ve ihbar olunanlar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
A- Mahkemece verilen karar davaya ihbar olunanlar tarafından temyiz edilmiş ise de hakkında hüküm kurulmayan ve davalı yanında müdahil olmayan ihbar olunanların kararı temyiz hakkı bulunmadığından temyiz taleplerinin reddine, nisbi temyiz harcının istek halinde ihbar olunanlara iadesine,
B-1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin belirli süreli iş sözleşmesinin unsurlarını taşıyıp taşımadığı noktasında toplanmaktadır.
Belirli süreli iş sözleşmesinden söz edilebilmesi için sözleşmenin açık veya örtülü olarak süreye bağlanması ve bunun için objektif nedenlerin varlığı gerekir.
Borçlar Kanununun 338 inci maddesinde, “Hizmet akdi, muayyen bir müddet için yapılmış yahut böyle bir müddet işin maksut olan gayesinden anlaşılmakta bulunmuş ise, hilafı mukavele edilmiş olmadıkça feshi ihbara hacet olmaksızın bu müddetin müruriyle, akit nihayet bulur” kuralı mevcuttur. Anılan hükme göre tarafların belirli süreli iş sözleşmesi yapma konusunda iradelerinin birleşmesi yeterli görüldüğü halde, 1475 sayılı Yasa uygulamasında, Yargıtay kararları doğrultusunda belirli süreli iş sözleşmelerine sınırlama getirilmiş ve sürekli yenilenen sözleşmeler bakımından ikiden fazla yenilenme halinde, sözleşmenin belirsiz süreli hale dönüşeceği kabul edilmiştir (Yargıtay 9. HD. 7.12.2005 gün 2005/12625 E, 2005/38754 K).
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 430 uncu maddesinde, esaslı nedenlerin varlığı yenilemeler için öngörülmüş ve on yıldan uzun süreli belirli süreli iş sözleşmesi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
İş güvencesi hükümlerinin yürürlüğe girmesiyle belirli - belirsiz süreli iş sözleşmesi ayrımının önemi daha da artmıştır (Yargıtay 9. HD. 13.6.2008 gün 2007/19368 E, 2008/15558 K.). 4857 sayılı İş Kanununun 11 inci maddesinde “İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar” şeklinde düzenleme ile bu konudaki esaslar belirlenmiştir. Borçlar Kanunundaki düzenlemenin aksine iş ilişkisinin süreye bağlı olarak yapılmadığı hallerde sözleşmenin belirsiz süreli sayılacağı vurgulanarak ana kural ortaya konulmuştur.
Somut olayda taraflar arasındaki sözleşmenin belirli süreli olduğu kabul edilerek ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ise de, davacının yaptığı iş temizlik işi olup objektif olarak belirli süreli sözleşme yapılmasını gerektirecek bir iş olmadığı gibi esaslı neden olmadan sözleşmenin birden fazla üst üste (zincirleme) olarak yapılması da sözleşmeyi baştan itibaren belirsiz süreli hale getirir. Kaldı ki 22. Hukuk Dairesinden geçen 2013/25449 Esas sayılı dosya ile seri dosyalarında ihbar tazminatının kabulüne karar verilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda ihbar tazminatının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi hatalıdır.
3- Hakkında hüküm kurulmayan ve davalı yanında müdahil olmayan ihbar olunanlar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi hatalıdır.
4- İşçilik alacaklarında uygulanması gereken faiz konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin onbirinci fıkrası hükmüne göre, kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. Faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır.
İhbar tazminatı ve yıllık izin ücreti bakımından uygulanması gereken faiz oranı değişen oranlara göre yasal faiz olmalıdır.
Ücret alacağı için özel banka-kamu bankası ayrımı yapılmaksızın mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının belirlenmesi gerekir. Yasada, “uygulanan en yüksek faiz” sözcüklerine yer verildiğinden, söz konusu faiz oranının uygulanıp uygulanmadığı mahkemece kendiliğinden denetlenmelidir. Bankaların belli dönemlerde T.C. M.. Bankasına uygulayabileceklerini bildirdikleri faiz oranı fiilen uygulanmış olmadıkça ücret yönünden dikkate alınmamalıdır.
Somut olayda davacı, dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde dava konusu alacaklara mevduat faizi uygulanmasını talep etmiştir.
Mahkemece tüm alacaklar için fesih tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmiştir.
Mahkemece kıdem tazminatı için fesih tarihinden mevduat faizine; ihbar tazminatı ve yıllık izin ücret alacağı için dava ve ıslah dilekçesinde talep edilen miktarlara göre dava ve ıslah tarihinden yasal faize; fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil ücret alacakları için ise dava ve ıslah dilekçesinde talep edilen miktarlara göre dava ve ıslah tarihinden mevduat faizine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
5-Hükmedilen miktarların net mi yoksa brüt mü olduğunun belirtilmemesinin infazda tereddüte yol açacağının düşünülmemesi de hatalıdır.
6- Davacı 2.4.199-31.10.2010 tarihleri arasında çalışmış olup 25/07/2012 tarihinde dava ıslah edilmiştir. Davalı ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
Islah tarihine göre davacının 25/07/2012 tarihinden önceki fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil ücret alacakları (dava dilekçesinde korunan miktar hariç olmak üzere) 5 yıllık zamanaşımına uğramıştır.
Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, davalının ıslaha karşı zamanaşımı itirazı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.