10. Hukuk Dairesi 2015/21469 E. , 2015/19458 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, tarafların vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)506 ve 5510 sayılı Kanunlardaki farklı düzenlemeler karşısında, rücuan tazminat davalarının öncelikle yasal dayanağının saptanması zorunlu olup, bunun için de anılan 26. ve 21. maddelerin zaman bakımından uygulanması konusu irdelenmelidir. Kanunların geriye yürümesi veya yürümemesine ilişkin mevzuatımızda genel bir hüküm bulunmamakta ise de, toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve kanunlara karşı güveni sağlamak, kanun koyucunun keyfi davranış ve tasarruflarını önlemek için, öğretide kanunların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Buna göre özellikle hukuk güvenliği dikkate alındığında, Özel Hukuk ve Kamu Hukuku alanında kural olarak her kanun, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır, o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnalarından birini, beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar oluşturmaktadır. Kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar yönünden de kanunların geriye yürümesi söz konusudur. Yargılama hukukunu düzenleyen kanunlar da, ilke olarak geçmişe etkilidir. Şu durumda rücuan tazminat davaları bakımından; 5510 sayılı Kanunun 21. maddesinin 01.10.2008 tarihi öncesinde gerçekleşen kaza ve olaylara uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gibi, maddenin, yukarıda sıralanan istisnai durumlar kapsamında değerlendirilemeyeceği de açık olduğundan, 01.10.2008 gününden önce meydana gelen kaza ve olaylara 506 sayılı Kanunun 26. maddesi, anılan tarihten itibaren gerçekleşen kaza ve olaylara ise 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi uygulanmalıdır.
Anılan yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde; 17.05.2006 günü meydana gelen iş kazası sonucu hayatını kaybeden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir ve ve ödenen cenaze gideri nedeniyle uğranılan Kurum zararının teselsül hükümleri gözetilerek davalılardan rücuan alınması için açılan davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.
Sigortalının iş kazası veya meslek hastalığına uğramasına birden çok kişinin birlikte kusurlarıyla sebebiyet vermeleri halinde; 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu’nun 61 ve 62. (818 sayılı Mülga Borçlar Kanununun 50 ve 51.) maddeleri uyarınca teselsül hükümlerine göre birlikte sorumlulukları söz konusu olacaktır. Bu halde, ... Borçlar Kanunu’nun 62. maddesi uyarınca kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişinin diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkı baki kalmak koşuluyla, her bir sorumlu yönünden kusurlarına düşen miktar ayrılmaksızın teselsül kurallarına göre sorumluluklarına hükmedilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, davalılar hakkında teselsülen açılan davada, mahkemece, esas alınan, davalı işverenler ... ve ...’na birlikte %70, davalı ...’e %5, sigortalıya %25 oranında kusur izafe edilen rapora istinaden davalıların toplam %75 kusuru esas alınarak, tüm davalılar yönünden hüküm kurulması gerekirken, davalılar ... ve ... yönünden bağlanan gelir ve ödenen cenaze yardımının %70’inden, davalı ... yönünden Kurumca bağlanan gelir ve ödenen cenaze yardımının %5’ine isabet eden kısım yönünden davanın karar verilmesi isabetsizdir.
3-)Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 26. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkı, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olup, Kurum alacağının belirlenmesinde dikkate alınması gereken, gelirin ilk peşin sermaye değeri olmasına rağmen, hak sahiplerine bağlanan 25.645,57 TL ilk peşin sermaye değeri yerine, gelirdeki artışlar gözetilerek 28.079,65 TL. peşin değere göre hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, cenaze yardımına ilişkin faiz başlangıcının ödeme tarihi yerine dava tarihi alınması da isabetsizdir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, HMK nın Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; hüküm fıkrası tamamen silinerek, yerine,
“Davanın Kısmen Kabulü ile,
1-Hak sahiplerine bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir nedeniyle oluşan 25.645,57 TL.’ kurum zararından, davalıların %75 kusurlarına karşılık gelen, 19.234,18 TL.’nin gelir onay tarihi olan 27.03.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Hak sahiplerine ödenen cenaze yardımı nedeniyle oluşan 213,25 TL. Kurum zararından, davalıların %75 kusurlarına karşılık gelen, 159,93 TL.’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
3–Davacı harçtan muaf olması nedeniyle dava açılırken alınması gereken 18,40 TL başvurma harcı ve 1.324,81 TL nisbi karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
4–Toplam 850,50 TL yargılama giderlerinin, kabul red oranına göre 765,45 TL."sinin davalılardan müştereken ve mütelselsilen alınarak davacıya ödenmesine, bakiye kısmının davacı üzerine bırakılmasına,
5–Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2.327,29 TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya ödenmesine,” sözcük ve rakamlarının yazılmasına ve gerekçe ile hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan alınmasına, 12.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.