Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/21973
Karar No: 2013/27269

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/21973 Esas 2013/27269 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı avukatın davacı müvekkiline vekaleten yaptığı tahsilatlardan fazla miktarda vekalet ücreti alıkoyması nedeniyle açılan alacak davası reddedilmiştir. Ancak davacının temyizi üzerine Yargıtay, davacının kazandığı dava nedeniyle avukatlık ücreti ödemesi gerektiğini ancak ücretin hesaplanması sırasında yanlış bir Avukatlık Kanunu maddesi esas alındığını belirterek kararı bozmuştur. Yargıtay'a göre, Avukatlık Kanunu'nun 164/4. Maddesi gereği, takip ve dava dosyalarının açıldığı tarihlerde dava değerinin %5 ile %10 arasındaki bir oran üzerinden ücret takdir edilir. Ancak davacı ile davalı arasında yazılı bir avukatlık ücret sözleşmesi olmadığından, Avukatlık Kanunu'nun sözleşmenin kurulduğu tarihte yürürlükte olan hükümleri esas alınmalıdır.
13. Hukuk Dairesi         2013/21973 E.  ,  2013/27269 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
    KARAR
    Davacı, davalı avukatın kendisine vekâleten ... Asliye 1.Ticaret Mahkemesi"nin 2007/243 esas sayılı dosyası üzerinden Türkcell İletişim Hizmetleri A.Ş aleyhine 39.789 TL"lik alacak davası açtığını, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı tarafından ... 7.İcra Müdürlüğünün 2009/19327 esas sayılı dosyası üzerinden takibe konulduğunu, söz konusu takip sonucunda davalının, Türkcell İletişim Hizmetleri A.Ş."den 18.12.2009 tarihinde 106.215 TL, 30.12.2009 tarihinde de 1.515 TL olmak üzere toplam 107.730 TL tahsil ettiğini, ancak kendisine 70.000 TL. ödediğini, halen 37.731 TL’nin davalının zimmetinde olduğunu ileri sürerek, anılan miktarın 01.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davacıya vekaleten tahsil etmiş olduğu miktardan, Avukatlık Kanunu gereğince vekalet ücretlerini mahsup ederek, bakiyesini banka kanalıyla davacıya ödediğini, herhangi bir borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece resen yapılan hesaplamaya göre, “davalı avukatın talep edilebileceği vekalet ücreti miktarının 46.338,81 TL olduğu, bu miktarın davalının zımmetinde kaldığı iddia edilen 37.731,00 TL’den fazla olduğu, dolayısıyla davacının herhangi bir alacağının bulunmadığı” belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan, davalı avukatın davacı müvekkiline vekaleten yapmış olduğu tahsilatlardan, fazla miktarda vekalet ücretini alıkoyduğu
    2013/21973-2013/27269
    iddiasıyla açılan alacak davası niteliğindedir. Davalı avukatın vekalet görevini ifa ettiği takip ve davalar nedeniyle ücrete hak kazandığı, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, davalı avukatın, talep edebileceği ve bu nedenle davacıya vekaleten yaptığı tahsilatlardan alıkoyabileceği vekalet ücreti miktarına ilişkindir.
    Mahkemece davalı tarafından takip edilen dava ve icra dosyaları nedeniyle talep edilebilecek vekalet ücreti miktarları Avukatlık Kanununun 164/4. Maddesi gereğince dava değerlerinin %10’u ile %20’si arasındaki bir oran üzerinden ayrı ayrı takdir edilerek hesaplama yapılmıştır.
    Oysa ki bilindiği üzere, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu, 2.5.2001 tarihinde 4667 sayılı Yasa, 13.1.2004 tarihinde de 5043 sayılı Yasa ile değişikliğe uğramıştır. 20.1.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5043 sayılı Yasanın 7. maddesi ile 1136 sayılı Avukatlık Kanununa eklenen “Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, kesin olarak hükme bağlanmamış bütün ihtilaflarda bu kanunun değişik hükümleri uygulanır” hükmünü içeren geçici 21. madde, Anayasa Mahkemesince 8.2.2008 tarihinde iptal edildiğinden, avukatlık ücretinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, sözleşmelerin kurulduğu tarihte yürürlükte olan Avukatlık Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir. O halde dava konusu olayda taraflar arasında yazılı bir avukatlık ücret sözleşmesi bulunmadığına göre, az yukarda açıklanan nedenlerle vekalet ücretinin tespitinde, sözleşme ilişkisinin kurulduğu, avukatlık hizmetinin verildiği her bir dava ve icra takip tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Kanunu hükümlerinin uygulanması gereklidir.
    Mahkemece ücret hesabı yapılan ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2007/243 esas sayılı dava dosyası nedeniyle %10 ile %20 arasındaki oranlar üzerinden takdiren %20 oranına göre ücret hesabı yapılmışsa da, söz konusu dava 22.10.2003 tarihinde açılmış olup, 1136 sayılı Yasanın, 2.5.2001 tarihinde 4667 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten sonraki, ancak 13.1.2004 tarihinde 5043 sayılı yasa ile yapılan değişiklikten önceki hükümlerinin esas alınması gereklidir.
    Anılan yasanın 4667 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten sonraki 164. maddesinin 4. fıkrasında “Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu hallerde değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır. Değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde ise asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın sonucuna ve avukatın emeğine göre değişmek

    üzere ücret anlaşmazlığı tarihindeki dava değerinin yüzde beşi ile yüzde on beşi arasındaki bir miktar, avukatlık ücreti olarak belirlenir.” hükmü bulunmakta olup, davalının vekil olarak görevini ifa ettiği dava nedeniyle, anılan hüküm doğrultusunda dava değerinin yüzde beşi ile on beşi arasındaki oran üzerinden bir ücret takdir edilmesi gerekirken, Avukatlık kanununun 5043 sayılı yasa ile değişik 164/4. maddesinde öngörülen dava değerinin %10’u ile %20’si arasındaki oranların esas alınmış olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    2-Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 05.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi