20. Hukuk Dairesi 2016/6809 E. , 2018/642 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 31/08/2015 havale tarihli dava dilekçesiyle, dava konusu ... ili, ...ilçesi, ... köyü 101 ada 40 nolu parselin kadastro çalışmaları sırasında Orman Bakanlığı adına orman vasfından tapuya kayıt ve tescil edilmiş olduğunu, söz konusu parselde yer alan içerisinde iki katlı betonarme ev, iki adet projeli ahır ve 1300 m² arsa bulunan taşınmazın evveliyatında ... isimli şahsa ait olduğunu, müvekkili ile ..."ın arasında 20/05/2006 tarihinde muhtar huzurunda yapılan alım-satım senedi ile 50,000 TL karşılığında müvekkili tarafından satın alındığını, iş bu senette adı geçen yukarıdaki taşınmazın... ilçesi, ... köyü, ... mevkiinde olarak gösterildiğini, ..."nın ... ilçesinden ayrılarak ilçe vasfını kazanması sonucu tapuda ... ili, ...ilçesi, ... köyü sınırlarında kalmış olduğunu, ancak kadastro çalışmaları sırasında müvekkilinin ..."dan satın aldığı ve kendisine ait olan taşınmazın tapuda davalı ... Bakanlığı adına kayıtlı ... ili, ...ilçesi, ... köyü 101 ada 40 nolu parselin içerisinde gösterilerek Orman Bakanlığı adına tapuya kayıt ve tescil edilmiş olduğunu, dava konusu parselin içinde kalan iki katlı betonarme ev ve ahırın 1970 yılında eski malik ... tarafından yapılmış olduğunu, yine bu parselde eski malik ..."ın atalarından kalma yerlerinin bulunmakta olduğu belirterek müvekkilinin eski malik ..."dan alık satım senedi ile satın aldığı iki katlı betonarme ev, iki adet projeli ahır ve keşif neticesinde sınırları dahilinde belirlenecek arsanın müvekkili ... adına tapuya tesciline karar verilmesi talebiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile, ... ili, ...ilçesi, ... köyünde bulunan 101 ada 40 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, 07/03/2016 tarihli Fen bilirkişileri ... ve ... tarafından hazırlanan raporun eki krokide (G) harfi ile gösterilen 3126,06 m2 yüzölçümlü bölümün ifrazı ile 101 adanın son parsel numarası verilmek suretiyle 2 katlı betonarme yığma bina, kargir samanlık, kargir ahır, betonarme çeşme, ahşap fırın, ahşap kuruluk ve bahçesi vasfı ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısmın Hazine adına orman vasfı ile 101 adanın son parsel numarası verilmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş; hüküm, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesine göre yapılmıştır. (2008 yılında) İncelenen dosya kapsamına göre, temyize konu dava konusu taşınmazın memleket haritasındaki ve paftasındaki konumuna göre, dört tarafının 101 ada 40 parsel sayılı orman parseli ile çevrili ve orman içi açıklık durumunda olduğu anlaşılmaktadır.
6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde açıklanan orman içi açıklık niteliğinde olduğu, gerek 26.05.1958 tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinde gerekse 25.06.1970 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 31.05.1970 gün ve 531 sıra no"lu Orman Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/3 ve 19.08.1974 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 25.07.1974 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliğinin 40/A ve 30.05.1984 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 30/1 ve 02.09.1986 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/1 ve 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26/a maddesinde "... 6831 sayılı Kanunun 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaççık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların orman olarak sınırlandırılacağı" öngörülmüştür.
6831 sayılı Kanunun 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 sayılı Kanun, madde: 17/1-2
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 gün ve 5192 sayılı Kanun ile değişik hali).
Kanun metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]. Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılması gerekir.
Kanun koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 ve gün 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün 1997/20-808/1039, 08.02.1999 gün 1999/7-22-43, 13.10.1999 gün 1999/8-689-822, 03.04.2002 gün 2002/8-230-261 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, yasa gereği orman sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri gereğince Devlet Ormanı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez.
Mahkemece değinilen yönler gözetilerek davacının davasının reddi gerekirken, dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kısmen kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/02/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.