Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
İİK. nun 126/son maddesinin göndermesi ile taşınmaz satışlarında da uygulanması gereken aynı kanunun 114/2. maddesi gereğince ilanın şekli, artırmanın tarzı, yer ve günü ve gazete ile yapılıp yapılmayacağı icra müdürlüğünce ilgililerin menfaatine uygun olacak şekilde tespit edilir. Aynı kanunun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği, borçluya, vekil ile temsil ediliyorsa, 7201 Sayılı Tebligat Kanunun 11, Avukatlık Kanununun 41. ve HUMK.nun 62, 68 maddeleri gereğince vekiline tebliğ edilmelidir. Bu işlemin yapılmamış olması başlı başına ihalenin feshi nedenidir.
Somut olayda, icra müdürlüğünce satış ilanının borçlu vekili Av.................’ya 06.08.2009 tarihinde bizzat tebliğ, borçlu vekilinin tebliğ evrakındaki imzanın kendisine ait olmadığını ve tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek 17.09.2009 tarihinde yapılan ihalenin feshini talep ettiği anlaşılmıştır.
Hukuk Genel Kurulu"nun 07.04.1982 tarih ve 1979/10-1377 esas, 1982/337 karar sayılı kararı gereğince tebliğ belgesindeki kayıtların aksi her türlü delille kanıtlanabilir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda tebligat evrakındaki imzanın borçlu vekili Av.....................’ya ait olmadığı belirlenmiş olması nedeniyle, adı geçene yapılan satış ilanı tebliğ işlemi usulsüzdür. Bu durumda borçlu vekiline yapılmış bir satış ilanı tebliğinden söz edilemez. Bu nedenle ihalenin feshi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir.
Kabule göre de; 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 32.maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminde haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir.
Hukuk Genel Kurulunun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez ise de muhatabın usulsüz tebliği daha önce öğrendiği yazılı belge ile kanıtlanabilir.
Bu durumda, 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 32.maddesi gereğince borçlu vekilinin icra müdürlüğüne başvurduğu 07.09.2009 tarihinin satış ilanının tebliğ tarihi olarak kabulü gerekir.
Buna göre satış ilanı, borçlu vekiline 1.artırma günü olan 07.09.2009 tarihinde tebliğ edilmiştir. Böylece 1.artırma gününden önce borçlu vekiline satış ilanı tebliğ edilmemiş ve satışı ayrıca duyurması ve satışın tarafların menfaatlerine uygun biçimde sonuçlanması için kendisine uygun süre tanınmamıştır. Bu nedenle 07.09.2009 tarihinde yapılan 1.artırma usulsüzdür.
İkinci artırmanın yapılabilmesi, usulünce yapılan ilk artırmada satışın gerçekleşmeyerek ihalenin geri bırakılması ile mümkündür. Birinci artırma yasada öngörülen koşullarda yapılmış ve satış da gerçekleşmişse artık yapılacak ikinci bir artırmadan söz edilmez. Şu durumda iki artırma birbirini tamamlayan merasimlerdir. Birinci artırma usulüne uygun yapılmamışsa, takip eden aşama olan ikinci artırmanın yapılabilme koşulunun gerçekleştiğinden de söz edilemez. Kısacası; Bu iki artırma birinde satış gerçekleşmezse yapılabilen birbirine bağlı ve birbirinin sonucu olan, sonuçta da ihaleyi oluşturan unsurlardır ve birinci artırma usulsüz yapılmışsa ikinci artırma usulünce yapılmış olsun olmasın geçersizdir. Durum böyle olunca, ikinci artırma usulünce yapılsa dahi birinci artırmanın usulsüzlüğü doğal olarak ihalenin tümüyle geçersizliği sonucunu doğuracaktır. Bu durumda birinci artırma ile sıkı sıkıya bağlı ikinci artırmanın usulünce yapılmış olması ihalenin geçerli hale gelmesini sağlamaz. Birinci artırma usulsüz ve bu nedenle de geçersiz olup, sonuçta bu durum ihalenin geçersizliği sonucunu doğurmaktadır. Eş söyleyişle; birinci artırmadan makul bir süre önce borçlu vekiline satış ilanı tebliğ edilmediğinden ihale işlemleri usulünce gerçekleşmiş sayılamayacağından ve geçersiz olacağından, birbirinin devamı ve tamamlayıcısı durumundaki iki artırmadan ilkinin geçersizliği ikincisinin yapılma olanağını da ortadan kaldırdığından yapılan ihale geçersizdir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 tarih ve 2003/12-790 esas, 2003/769 karar sayılı kararı)
Öte yandan, birinci artırma günü alıcı çıkmaması nedeniyle satışın yapılamadığı ve satış bedeli gözetildiğinde zarar unsurunun da oluştuğu sonucuna varılmıştır.
O halde mahkemece, açıklanan nedenlerle ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddi doğru değildir.
SONUÇ :Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 07/12/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.