3. Hukuk Dairesi 2020/9456 E. , 2020/7497 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde asıl davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 22/07/2009 günü orman alanında enerji nakil hattı kaynaklı yangın meydana geldiğini, yangının orman idaresi ekiplerince müdahale edilerek söndürüldüğünü, yangının olayın meydana geldiği bölgeden geçen davalı TEDAŞ"a ait enerji nakil hattından kaynaklandığını, işbu davalının imzaladığı Enerji Nakil Hatları kurulması için verilen izinlere ilişkin taahhüt senedinin 7. maddesi ile enerji nakil hattı ve enerji nakil hattı dahilinde çıkması muhtemel her türlü önlemi alma sorumluluğunun kendisinde olduğunu kabul ettiğini, ayrıca davalı davalı TEDAŞ"ın bu hatların maliki olması nedeniyle, diğer davalı ... "ın ise hatların işleteni olması nedeniyle bakım ve denetim yükümlülüklerinin bulunduğunu ileri sürerek, 107.202,05 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Birleşen davada davacılar; özel ağaçlandırma sahasını 49 yıllığına özel fıstık çamı ormanı projesi ile kiraladıklarını, 22/07/2009 günü davalı TEDAŞ"a ait enerji nakil hattında sigorta fincanının patlaması sonucu çıkan orman yangınında kendilerine ait fıstık çamı orman alanının ve fidanların yandığını, yangınlarına karşı gerekli önlemi almayan davalı TEDAŞ ile nakil hatlarının bakım ve kontrolünden sorumlu davalı ..."ın meydana gelen yangından ve zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek, 110.451,58 TL tazminatın olay tarihinden başlayacak yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmişlerdir.
Davalı TEDAŞ; İzmir ve Manisa"daki elektrik dağıtım faaliyetinin ayrı bir tüzel kişiliği olan diğer davalı tarafından yürütüldüğünü, bu amaçla diğer davalı ile 24/07/2006 tarihinde işletme devir hakkı sözleşmesi imzaladığını savunarak, davanın husumet nedeniyle reddini istemiştir.
Davalı ...; hasarın meydana geldiği bölgede İZSU Genel Müdürlüğüne ve özel şahıslara ait hatlar da bulunduğunu, yangının hangi hattan çıktığının belirlenmesi gerektiğini, olay tarihinde herhangi bir arıza, açma ve voltaj dalgalanmasının olmadığının tespit edildiğini, bölgede iki yangın meydana geldiğini, asıl zarara sebep olan ikinci (büyük) yangının orman işletme ekiplerinin görevi ihmal ederek ilk yangın nedeniyle yeterli soğutma çalışmalarını yapmadan bölgeden ayrılması nedeniyle meydana geldiğini, yangının enerji nakil hatları ile bir ilgisinin olmadığını, hatlarının bakımının eksiksiz ve düzenli şekilde yapıldığını, bölgede kuru ot ve bakım çalışmalarının yapıldığına dair tutanaklar mevcut olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen karar, davalılar tarafından temyiz edilmiş ve Dairece verilen 05/03/2018 tarihli ve 2016/9818 Esas 2018/2048 Karar sayılı kararla; birleşen davanın onanmasına, asıl davada ise davalı TEDAŞ"ın tüm, davalı ..."ın sair temyiz itirazları reddine karar verildikten sonra; davacı kurumun ilk yangını söndürme ve soğutmadaki çalışmalarının yetersizliği nedeniyle ardından bölgede ikinci bir yangının meydana gelmesine sebebiyet verdiği, ayrıca asıl zararın ikinci yangından kaynaklandığı, bu nedenlerle adalet ve hakkaniyet ilkelerine göre, bilirkişilerce hesaplanan zarar miktarından uygun bir miktar indirim yapılması gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma kararına uyan mahkemece; asıl davada adalet ve hakkaniyet ilkelerine göre, bilirkişilerce hesaplanan zarar miktarından % 30 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak 75.041,44 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kesinleşen birleşen dava bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; karar, asıl davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre; davalıların tüm, davacının ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacının diğer temyiz itirazının incelenmesinde;
Bilindiği üzere, bir mahkemenin, Yargıtay tarafından verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bozma nedenidir.
Bir mahkemenin, Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak meydana gelebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, (bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle) kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında yapılan incelemede; mahkemece verilen ilk kararın davalılar tarafından temyiz edildiği ve Dairece davalı TEDAŞ"ın tüm temyiz itirazları reddedilerek, kararın (sair temyiz itirazları reddedilen) davalı ... yararına (hükmedilen tazminattan indirim yapılması gerekçesiyle) bozulduğu, dolayısı ile bozma
kararı lehine olan davalı ... ile bozma kapsamı dışında bırakılan hususlar nedeniyle davacı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmaktadır.
Buna göre, mahkemece; uyulan bozma kararı doğrultusunda, asıl davada 107.202,05 TL tazminatın davalılardan (davalı ..."ın sorumluluğu 75.041,44 TL ile sınırlı olmak üzere) olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken; davacı yararına oluşmuş olan usuli kazanılmış hak ihlal edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince asıl davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden asıl davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.