10. Hukuk Dairesi 2014/14026 E. , 2015/19350 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; 26.09.2006 tarihli trafik-iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir ve ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinden oluşan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.
Anılan maddede düzenlenmiş bulunan rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusurlu olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığı sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeniyle daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza dosyaları varsa, bu dosyalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir.
Maddi olguyu tespit ederken, Borçlar Kanununun 53 üncü maddesi uyarınca (TBK madde 74.) hukuk hakimi, ceza davasında alınmış kusur raporu ile bağlı olmayıp, kesinleşmiş ceza ilamıyla saptanmış maddi olgularla bağlı olduğu dikkate alınmalı, 506 sayılı Yasa’nın 26. maddesinde düzenlenmiş bulunan rücu davaları, sigortalının alacağından bağımsız, kanundan doğan basit rücu hakkına dayalı olup; sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporunun, rücu davasında bağlayıcı nitelikte değilse de güçlü delil niteliğinde bulunduğu hususu gözetilmelidir.
Somut olayda, dava dışı işverenin işçilerini taşıyan servis otobüsünü kullanan davalı ..."in, ... yönünden gelip ... yönünde seyri sırasında, önünde aynı yönde giderken daha önceden meydana gelen bir kaza nedeni ile yol dışı kalan aracın römorkunu sağ şeride de taşacak şekilde çekme çalışmaları yapmakta olan davalı ..."un sevk ve idaresindeki çekici aracını farkettiğinde fren yapıp aracının hızını aniden düşüren dava dışı sürücü ..."ın kullandığı otobüse arkadan çarparak direksiyon hakimiyetini kaybedip sözkonusu çekici aracına ve çekmek istediği römorka çarpması sonucu meydana gelen kazada, davalı ...’in kullandığı servis otobüsünde yolcu olarak bulunan sigortalı Mehmet Berkyürek yaralanmıştır.
Davaya konu trafik kazası nedeniyle ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/414 esas numarası üzerinden yargılaması yapılan tazminat davasında alınan ... Trafik İhtisas Dairesinin 11.10.2013 tarihli kusur raporunda davalı ...’in %80, davalı ..."un ise %20 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, buna karşın, yargılama sürecinde alınan 03.06.2013 ve 30.07.2013 tarihli kusur raporlarında davalı ...’e %60, davalı ..."a ise %40 oranında kusur izafe edildiği ve Mahkemece bu çelişki giderilmeden 03.06.2013 ve 30.07.2013 tarihli kusur raporları hükme esas alınarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, öncelikle somut olaya konu ceza dosyası ile tazminat dosyası getirtilip, saptanan maddi olgular da gözetilerek, olayın oluşu tereddütsüz belirlenmeli, aynı olay nedeniyle tarafların kusur oran ve aidiyetleri bakımından çelişkili kararların verilmesi olasılığının ortadan kalkması, hak ve adalet kurallarına aykırı bir sonuç ortaya çıkmaması, yargıya olan güvenin sarsılmaması yönü gözetilerek, açılan tazminat davasında tarafların kusur oran ve aidiyetlerinin kesinleşip kesinleşmediği belirlenerek, tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilip, trafik kazasındaki kusur oran ve aidiyetleri konusunda oluşan çelişkinin giderilmesi hususunda, konusunda uzman olan bilirkişi heyetinden oluşa uygun kusur raporu alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalılardan ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ... Uçan"a iadesine, 12.11.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.