23. Hukuk Dairesi 2016/8415 E. , 2019/4440 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki mülkiyet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın dava şartı yokluğundan reddine yönelik verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl ve birleşen davada davacı asil ... ve vekili Av. ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Asıl davada davacı vekili, müvekkili ile davalı yüklenici ... arasında düzenlenen inşaat sözleşmesinde, davalı yüklenicinin, davalı arsa sahibi ... ve dava dışı diğer arsa sahipleriyle yaptığı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca elde edeceği %55 hissenin yarısının müvekkiline devredileceğinin kararlaştırıldığını, bu kapsamda müvekkiline devri gereken 5 adet bağımsız bölümden 2 tanesinin devredilmediğini ileri sürerek, 2 adet bağımsız bölümün müvekkiline ait olduğunun tespiti ile tapuda müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada ise, yine davalı yüklenici ... ile bir inşaat sözleşmesi düzenlediklerini, bu sözleşmede, davalı yüklenicinin, dava dışı arsa sahibi ... ile yaptığı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca elde edeceği %50 hissenin yarısının müvekkiline devredileceğinin kararlaştırıldığını, ancak tapuların devredilmediğini ileri sürerek, müvekkilinin hissesine isabet eden bağımsız bölümlerin tespiti ile adına tecilini, bu talebin kabul edilmemesi halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL’nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalı ... vekili, davacının sözleşmeye göre ödeme yapmadığını, sözleşmelerin uygulanmadığını, harici olarak satın aldığı 3 adet daire dışında başkaca alacağı kalmadığını savunarak, davaların reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazlar yönünden tescil imkanı bulunduğu, tapu iptal ve tescil davası olarak görülmesi gereken davanın tespit davası olarak dinlenilme olanağı bulunmadığı, kaldı ki dava konusu parsellere ilişkin mahkemenin başka bir esas numarasında, davalı aleyhine açılmış tapu iptal ve tescil davası bulunduğu, eldeki davanın tespit davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davalarda davacı vekili temyiz etmiştir.
1) 6100 sayılı HMK 297/2. maddesi uyarınca “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”.
Somut olayda, asıl davaya ilişkin dava dilekçesinin talep sonucu kısmında, dava konusu taşınmazların mülkiyetlerinin davacı adına tespiti ile onun adına tescili talep edilmiştir. Birleşen davaya ilişkin dava dilekçesinde ise davacının hissesine isabet eden taşınmazın tespit ile adına tescili, olmazsa payına düşen değeri için 30.000,00 TL"nin tahsili talep edilmiştir.
Görüldüğü üzere, asıl ve birleşen davalarda davacı tarafın talebi, yalnızca tespit talebi olmayıp tapu iptal ve tescil, birleşen davada ise ayrıca terditli olarak bedel istemidir.
Diğer taraftan, hükmün gerekçesinde, mahkemenin 2013/325 E. Sayılı dosyasında açılmış ayrı bir tapu iptal ve tescil davası bulunduğu belirtilmiş ise de anılan bu davaya ilişkin olarak UYAP sistemi üzerinden temin edilen 17.01.2017 tarih 2013/325 E., 2017/2 K. sayılı ilamda, davanın 51 ada 250 parselde bulunan 1 ve 8 nolu taşınmazlara ilişkin olduğu görülmüştür. Birleşen davanın konusunu teşkil eden taşınmaz ise 51 ada 6 nolu parseldir. Birleşen davaya ilişkin 05.06.2013 tarihli birleştirme kararında, her iki davaya konu parsellerin aynı olduğu belirtilmiş ise de dosya kapsamında alınan 22.07.2013 tarihli teknik bilirkişi raporundan parsellerin komşu parseller olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, mahkemenin gerekçesinde belirtilen 2013/325 E. sayılı davanın, birleşen davaya konu parselleri kapsayıp kapsamadığı konusunda tereddüt oluşmuştur.
Bu durumda, mahkemece, asıl ve birleşen davaya konu parsellerin aynı parseller olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulduktan sonra, davacı tarafın asıl ve birleşen davadaki tapu iptal ve tescil istemleri ile ayrıca birleşen davadaki terditli bedel istemi hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
2)Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 2037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.10.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.