4. Hukuk Dairesi 2016/5093 E. , 2018/1508 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 08/01/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikâyet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davacının, .... İcra Müdürlüğünde icra memuru olarak görevli olduğunu davalının ise, dava dışı alacaklı Yapı Kredi Bankası A.Ş.’nin vekili olduğunu, davalının, ...İcra Müdürlüğünün, 2012/292 talimat sayılı dosyasında haczedilmiş bulunan aracın satışını vekil olarak talep ettiğini, haczedilen araca iki kere kıymet taktiri yapılarak satışa çıkarıldığını, ancak her iki satışta da alıcı çıkmadığını, davalının, haczedilen aracın kıymet taktirinin yüksek yapıldığından bahisle görevi ihmal suçundan davacı hakkında Cumhuriyet başsavcılığına şikayette bulunduğunu, yapılan soruşturma sonucunda, kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiğini, şikayet dilekçesindeki ifadelerin müvekkillinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Davalı, soruşturma dosyasındaki müştekinin dava dışı müvekkilli olduğunu, davacının, manevi zararı var ise bunu müvekkilinden isteyebileceğini, şikayet dilekçesinde hak arama özgürlüğünün dışına çıkan bir ifade bulunmadığını, sadece yaşanan olayları aktardığını, şikayet hakkını kullandığını, talep edilen tazminat miktarının yüksek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının şikayetini haklı gösterecek emare ve somut bir olgu bulunmadığını, şikayetin, hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak yapıldığı ve davacıların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa"nın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmış, 25. maddesinde kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dava dosyasının incelenmesinde; davacının, ... Bankası A.Ş.’nin vekili olarak ...İcra Müdürlüğünün 2012/292 talimat sayılı dosyasında, satışı talep edilen rehinli araca yapılan kıymet taktirinin yüksek olması ve aracın uzun süreden beri yediemin otoparkında beklemesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığından bahisle davacının görevini ihmal ettiği iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı hakkında Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonunda; iddiaların soyut nitelikte kaldığı, kıymet taktiri hususunun ise, icra hukuk mahkemesinin görev alanına giren hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu gerekçesiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararın verildiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda, davalının müvekkili adına davacı hakkında suç duyurusunda bulunmasında emarelerin bulunduğu, dilekçe içeriğinde kişilik haklarına saldırı oluşturabilecek ifadelerin bulunmadığı anlaşılmakla, şikayetin olağan kuşku üzerine somut emarelere dayandırılarak yapıldığının kabulü ile istemin tümden reddi gerekirken, şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.