Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1885
Karar No: 2020/4329
Karar Tarihi: 22.09.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017/1885 Esas 2020/4329 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalıdan borç para alan davacı, borcunu ödemede zorlanınca davalı tarafından elindeki taahhütnamede yazılı borcunu altına çevirilerek, taşınmazını devretmek zorunda kalmıştır. Ancak davacı, davalının kötüniyetli davranışları nedeniyle taşınmaza sahip olmadığını, tapu kaydının iptalini ve tescilini istemiştir. Mahkeme, iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Ancak yapılan incelemelerde hükmün yetersiz olduğu ve hile sebebiyle davacının haklarının ihlal edilmiş olabileceği belirlenmiştir. Dolayısıyla, karar bozulmuştur.
Kanun Maddeleri: Türk Borçlar Kanunu'nun 36/1 (818 s. Borçlar Kanunu'nun 28/1) maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2017/1885 E.  ,  2020/4329 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT




    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.09.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi, temyiz edilen davalı ve ihbar olunan vekili Avukat ... gelmedi, ihbar olunan Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:


    -KARAR-

    Dava, aldatma ( hile ) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, dava dışı oğlunun davalıdan faizli borç para aldığını, davalının da altın fiyatlarının yükselmesini fırsat bilerek alınan borcu 2000 gram has altın anapara ve 1500 gram has altın faiz olmak üzere 3500 gram altına çevirdiğini ve altın borcunu oğlunun 30.10.2005 tarihinde ödeyeceğine dair elinden yazılı taahhütname aldığını, bir müddet sonra davalının kendisini ve oğlunu borcun ödenmesi konusunda taciz ettiğini, tacizler nedeniyle daha fazla dayanamayarak oğlunun borcuna karşılık maliki olduğu 1316 ada 76 sayılı parseldeki 5 no’lu bağımsız bölümü 25.01.2006 tarihinde davalıya devrettiğini, devrettiği evin o dönem 6000 gram has altına eş değer olduğunu, kira karşılığı evde oturmaya devam ettiğini, ne var ki davalının aynı borca yönelik kötüniyetli olarak elindeki taahhütnameye dayalı icra takibi yaptığını, mükerrer tahsilat yapmaya çalıştığını, davalının birbirini izleyen hileli hareketleri ile taşınmazı devraldığını, yüksek faiz nedeniyle evini devretmek zorunda kaldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescilini, mümkün olmazsa tespit edilecek bedelin yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
    Davalı, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, davacı aleyhine açtığı tahliye ve ecrimisil istekli davanın sonuçsuz kalması için kendisi ile uğraşıldığını, çekişmeli devrin resmi şekilde yapıldığını, iddiaların senetle ispat edilebileceğini, tanık dinlenemeyeceğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, hükme yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Şöyle ki, dava konusu taşınmazın devrini gösterir akit tablosu ya da tapu kütüğü sayfasının ilgili tapu müdürlüğünden celp edilmediği, devrin kayda dayalı görülmediği, davacı tarafın, tanık deliline dayanarak iki tanık ismi bildirdiği, ne var ki davacı tanıklarının dinlenmediği, yine davacı tarafın dayandığı İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün 2010/19270 esas sayılı dava dosyası celp edilip incelenmediği gibi mahallinde keşif icra edilerek dava konusu taşınmazın değerinin de belirlenmediği anlaşılmıştır.
    Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
    Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilke gözetilerek taraf delillerinin eksiksiz bir biçimde toplanması, toplanan ve toplanacak deliller değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi