1. Hukuk Dairesi 2017/5479 E. , 2020/4327 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davaların kabulüne, karşı davanın ise reddine ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.09.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı- karşı davalı vekili Avukat ..., geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen davalar; vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, karşı dava ise; tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, öğrenci olduğundan mirasbırakanları babası ...ve annesi ...den kalan taşınmazların intikal, satış vb. işlemlerinin yapılması amacı ile halası davalı ..."ye verdiği vekâletname ile mirasbırakan babası ..."ın maliki olduğu 617 ada 340 parsel sayılı taşınmazın 10 nolu bağımsız bölümünün, bilgisi dışında ..."nin eşi diğer davalı ..."a satış suretiyle muvazaalı temlik edildiğini, herhangibir bedelde ödenmediğini ileri sürerek satış işleminin iptali isteğinde bulunmuş; karşı davanın ise reddini savunmuştur.
Davalı, Besni ilçesinde bulunan TOKİ konutlarından iki adet ev almak amacıyla davacının murisi ..."a toplam 143.000,00 TL para verdiklerini, konutlara başvuru şartlarını taşımadıklarından dolayı güvendikleri dava dışı ... ve ... adlarına başvuru yapıldığını, davacının mirasbırakanları öldükten sonra davacı ile aralarında yapılan anlaşmaya göre, bu iki evin tapusu çıkmadığı için çekişmeli taşınmazın ve bilahare Toki"den devralınacak bir adet taşınmazın devrinin kararlaştırıldığını belirtip davanın reddini savunmuşlar; karşı dava ile taşınmazın satışının iptali durumunda ödedikleri paraların tazmini isteğinde bulunmuşlardır.
Mahkemece, muvazaa nedeniyle satışın iptali isteği yerinde görülmeyerek asıl davanın reddine, karşı dava yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar Dairece"davacıya tescil davası açması için önel verilmesi, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi ondan sonra işin esası hakkında hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir." gerekçesi ile bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının davalılar aleyhine Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2013/278 E. sayılı dosyası ile açtığı iptal-tescil davası Mahkemenin 2013/565 sayılı kararı ile eldeki dava ile birleştirilmiş, yapılan yargılama sonunda asıl ve birleşen davada vekâlet görevinin davacının çıkarlarına aykırı olarak kullanıldığına dair bir kanaate ulaşılmadığı gibi dava vekâlet görevinin davacı aleyhinde kullanılması sebebiyle uğranılan zararın tazminine yönelik olmayıp muvazaa sebebiyle sözleşmenin feshine yönelik olduğu ve satışın yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davanın reddine; karşı dava yönünden ise asıl ve birleşen davanın reddedildiği gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar, Dairece bu kez; ‘’ Hemen belirtilmelidir ki; Osmaniye ili Kadirli ilçesinde bulunan davacının murisinin 1/3 oranında paydaşı olduğu 164 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki payın vekil Hayriye tarafından kızı Sezen"e 10.02.2009 tarihli yapılan satışına ilişkin davacı tarafından davalı vekil Hayriye ve kızı Sezen aleyhine aynı hukuksal nedene dayalı olarak Kadirli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/285 (bozma sonrası 2012/516) E. sayılı dosyası üzerinden açılan davanın Mahkemenin 2011/572 (bozma sonrası 2013/84) K. sayılı kararı ile kabul edildiği ve kararın derecattan geçmek suretiyle 22.04.2015 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Hâl böyle olunca, değinilen hükümle belirlenen olguların eldeki dava bakımından güçlü delil teşkil ettiği gözetilmek suretiyle asıl ve birleşen davanın kabul edilmesi, karşı dava bakımından ise dosyada toplanan ya da toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak asıl ve birleştirilen davaların kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, bozma sonrası tescil istemli dava açılarak asıl dava ile birleştirildiği, birleştirilen davanın usuli eksikliğin tamamlanması için açıldığı, tarafları, nedeni ve dava konusunun aynı olduğu gözetildiğinde asıl ve birleştirilen davalarda ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmemesi yerindedir. Asıl ve birleştirilen davaların davacıları – karşı davanın davalıları vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Öte yandan, hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir. Asıl ve birleştirilen davanın davalıları – karşı davanın davacıları vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan asıl ve birleştirilen davadaki hükmün ONANMASINA,
Asıl ve birleştirilen davanın davalıları – karşı davanın davacıları vekilinin karşı davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece, karşı davanın hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedildiği anlaşılmıştır.
Anayasanın 141. maddesi hükmü gereği bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve 6100 sayılı HMK."nun 186. maddesine göre son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, aynı yasanın 297. maddesi uyarınca kararını gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 6100 sayılı HMK"nun 294. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Hükmün sonuç bölümünde de istek sonuçlarından her biri hakkında taraflara yüklenen borç ve hakların birer birer açıkça şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde yazılması zorunludur.
Somut olayda, mahkemece, karşı dava yönünden kurulan hükmün Anayasa ve Usul Yasasının değinilen hükümlerine uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Asıl ve birleştirilen davanın davalıları – karşı davanın davacıları vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, karşı davadaki hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflar vekilleri için 2.540.00."ar TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.