
Esas No: 2015/2133
Karar No: 2018/1888
Karar Tarihi: 11.12.2018
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/2133 Esas 2018/1888 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “Kurum işleminin iptali ve tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 16. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.08.2010 tarihli ve 2009/736 E., 2010/537 K. sayılı karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 14.05.2012 tarihli ve 2010/11408 E., 2012/8008 K. sayılı kararı ile;
(…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, ölen babasından hak sahibi olarak bağlanan ölüm aylığının davalı Kurumca 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olduğu gerekçesiyle kesildiğini ve ödenen aylıkların borç kaydedildiğini, borcu ihtirazi kayıt koyarak ödediğini ileri sürerek Kurum işleminin iptalini, tahsil edilen 64.830,51 TL"nin iadesini, 18.06.2009 tarihinden itibaren babasından dolayı aylık bağlanması gerektiğinin tespitini istemiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının babasının 08.05.1992 tarihinde vefat ettiği, davacıya 21.02.1995 – 22.05.2009 tarihleri arasında sigortalı babasından hak sahibi olarak Sosyal Sigortalar Kurumunca ölüm aylığı ödendiği, davacının 01.06.1983 – 26.10.1988 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun ve 15.11.1988 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığının anlaşılması üzerine ölüm aylığının kesilerek yersiz ödemeler nedeni ile 36.656,32 TL asıl alacak ve 23.07.2009 tarihine kadar hesap edilen 28.169,69 TL faiz ile 4,50 TL olmak toplam 64.830,51 TL"nin davacıdan istendiği, davacının bu miktarı dava açma hakkı saklı kalmak üzere 06.07.2009 tarihinde davalı Kurum hesabına yatırdığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun ölüm sigortası hükümlerinin düzenlendiği bölümü içerisinde yer alan ve “Eş ve çocuklara aylık bağlanması” başlığını taşıyan 68’inci maddesi olup, hak sahibi kız çocukları yönünden maddenin (I) numaralı bendinde aylık bağlama koşulları, (VI) numaralı bendinde aylık kesme nedenleri açıklanmıştır. Buna göre, ölüm aylığı tahsisi için kız çocuklarının Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmamaları, buralardan gelir veya aylık almamaları zorunlu olduğu gibi, gerekli koşulları taşıyanlara bağlanan aylıkların kendilerinin Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya başlamaları durumunda kesilmesi gerektiği de açıktır. Hemen belirtilmelidir ki, maddede yazılı “Sosyal Sigorta” sözcüğünün Bağ - Kur Genel Müdürlüğü’nü de içine alacak şekilde anlaşılması zorunludur. Bu nedenle, kendi adına bağımsız çalışması nedeni ile 1479 sayılı Yasa Kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olarak 01.06.1983 – 26.10.1988 tarihleri arasında kayıt ve tescili yapılan ve 15.11.1988 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlanan davacının yetim aylıklarının 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı nedeniyle kesilmesi ve yersiz ödemenin istenmesi yerindedir.
Ne var ki, mahkemece, davacının iade ile yükümlü olduğu miktarın 5510 sayılı Yasa"nın 96.maddesine uygun bir biçimde belirlenmediği anlaşılmaktadır.
6111 sayılı Yasanın 44.maddesi ile değişik 5510 sayılı Yasa’nın “Yersiz Ödemelerin Geri Alınması” başlıklı 96. maddesinde;
"Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.
Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır. Bu hüküm ilgili hak sahiplerinin muvafakat etmeleri kaydıyla, aynı dosyadan diğer bir hak sahibine yapılan yersiz ödemelere mahsubunda da uygulanır.
Yersiz ödemenin gelir ve aylıklardan kesilmesinde, kesintinin başlayacağı ödeme dönemi başı itibarıyla kanunî faizi ile birlikte hesaplanan borç tutarı, gelir ve aylıktan % 25 oranında kesilmek suretiyle uygulanır.
Yersiz ödemelerin tespiti ile geri alınmasına ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.
Yapılacak iş, yapılan yersiz ödemelerin sigortalının kasıtlı veya kusurlu davranışından mı yoksa Kurumun hatalı işleminden mi kaynaklandığını belirleyip 5510 sayılı Yasanın 96.maddesi gereğince davacının iade ile yükümlü olduğu miktarı tespit edip çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Kurum işleminin iptali ile ödenen miktarın istirdatı ve hak edilen tarihten itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin babasından dolayı almış olduğu ölüm aylığının Bağ-Kur kapsamında yaşlılık aylığı aldığı gerekçesiyle kesildiğini ve müvekkiline yersiz ölüm aylığı aldığından bahisle 64.830,51TL borç tahakkuk ettirildiğini, müvekkili tarafından 06.07.2009 tarihinde ihtirazı kayıt ile talep edilen miktarın Kuruma ödendiğini, müvekkilinin yaşlılık aylığına fiili çalışması ile değil borçlanmak ve isteğe bağlı sigorta primi ödemek suretiyle hak kazandığını, bu nedenle Kurum işleminin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, ödenen miktarın iadesine, hak edilen tarihten itibaren babasından dolayı ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, Kurum işleminin usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davacının isteğe bağlı sigortalılık sonucu emekliliğe hak kazandığı, kendisine ait çalışmaları nedeniyle emekli olmadığından 5386 sayılı Kanun ile 506 sayılı Kanun’a eklenen geçici 91. maddesi uyarınca hem kendisinden, hem de babasından yetim aylığı almasında bir engel bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı ... vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece; Özel Daire bozma kararında davacının 01.06.1983 - 26.10.1988 tarihleri arasında kendi adına bağımsız çalışmasının bulunduğu kabul edilmiş ise de bu dönemdeki çalışmalarının kendi adına bağımsız çalışma olarak kabul edilemeyeceği, davacının bu tarihlerdeki çalışmasının isteğe bağlı sigortalılık olduğu, Kanun’da isteğe bağlı sigortalılığı olanların aylığının kesileceğine dair herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı, bozma gerekçesinin davacının hukuki durumuna uymadığı belirtilerek önceki gerekçeler de tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, isteğe bağlı sigortalılık süresi dikkate alınarak 1479 sayılı Kanun kapsamında bağlanan yaşlılık aylığı gerekçe gösterilerek hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının Kurum tarafından 506 sayılı Kanun’un 68. maddesi uyarınca kesilmesi ve yersiz ödemenin istenmesi işleminin 506 sayılı Kanun’un Geçici 91. maddesi nazara alındığında yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle yasal mevzuat ve değişiminin incelenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun “Eş ve çocuklara aylık bağlanması” başlıklı 68. maddesinin 29.07.2003 tarihinden önceki şeklinde:
“(Değişik: 21/6/1973-1753/2 md.) Ölen sigortalının aylık bağlanmasına hak kazanan kimselerine aşağıdaki hükümlere göre aylık bağlanır.
I–Ölen sigortalının 67 nci Madde gereğince tespit edilecek aylığının;
A)(Değişik: 20/3/1985-3168/2 md.) Dul eşine % 50"si, aylık alan çocuğu bulunmayan dul eşine %75"i,
B)(Mülga: 20/3/1985-3168/6 md.)
C) Çocuklardan:
a) 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olan veya çalışamayacak durumda malûl bulunan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan erkek çocuklarla yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocukların her birine %25"i,
b) (a) fıkrasında belirtilen ve sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle ana ve babaları arasında evlilik bağlantısı bulunmayan yahut sigortalı babanın ölümü tarihinde evlilik bağlantısı bulunmakla beraber anaları sonradan evlenenlerin her birine % 50"si,
Oranında aylık bağlanır.
Sigortalının ölüm tarihinde 18 veya 20 yaşını doldurmuş olup, aylığa hak kazanmamış durumda olan erkek çocuklar, sonradan öğrenim yaparlarsa (a) fıkrasındaki haklardan yararlanırlar…
II–Sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş yahut babalığı hükme bağlanmış çocukları ile sigortalının ölümünden sonra doğan çocukları, bağlanacak aylıktan yukarıda belirtilen esaslara göre yararlanır.
III–Hak sahibi eş ve çocuklara bağlanacak aylıkların toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahibi kimselerin aylıklarından orantılı olarak indirimler yapılır.
IV–Sigortalının erkek çocuklarına bağlanan aylıklar, çocuğun 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını dolduracağı tarihe kadar devam eder. Çalışamayacak durumda malûl olan erkek çocukların aylıkları bu yaşlara vardıktan sonra da kesilmez. Ancak aylığı kesilen erkek çocuklardan sonradan çalışamayacak durumda malûl olanlara, Sosyal Sigortaya yahut Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almamaları şartiyle malullük durumlarının tespitine esas teşkil eden rapor tarihini takibeden aybaşından itibaren yeniden aylık bağlanır. 101 inci Madde hükmü saklıdır.
V-(Değişik: 20/3/1985-3168/2 md.) Sigortalının dul eşi evlenirse aylığı kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan evlenme son bulunca aylık yeniden bağlanır. Sonraki eşinden de aylık almaya hak kazanan dul eşe bu aylıklardan fazla olanı ödenir.
VI–Sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takibeden devre başından itibaren kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde I inci bölümün (C) fıkrası hükmü saklı kalmak şartiyle, bu tarihten başlanarak yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir.”
hükmüne yer verilmiştir.
Maddenin bu düzenlemesine göre, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve sosyal sigortaya, emekli sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocuklarına aylık bağlanmakta, bu koşullarla bağlanan aylıklar ancak sosyal sigortaya, emekli sandıklarına tabi çalışmaya başlamaları veya evlenmeleri hâlinde kesilmektedir.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun 68. maddesinin 29.07.2003 tarihli ve 4958 sayılı Kanunun 35. maddesi ile aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir. Buna göre;
“(Değişik: 21/6/1973-1753/2 md.) Ölen sigortalının aylık bağlanmasına hak kazanan kimselerine aşağıdaki hükümlere göre aylık bağlanır.
I–Ölen sigortalının 67 nci Madde gereğince tespit edilecek aylığının;
A) (Değişik: 20/3/1985-3168/2 md.) Dul eşine % 50"si, aylık alan çocuğu bulunmayan dul eşine %75"i,
B) (Mülga: 20/3/1985-3168/6 md.)
C) Çocuklardan:
a) 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olan veya çalışamayacak durumda malûl bulunan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan (...) çocuklarla yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocukların her birine % 25"i,
b) fıkrasında belirtilen ve sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle ana ve babaları arasında evlilik bağlantısı bulunmayan yahut sigortalı babanın ölümü tarihinde evlilik bağlantısı bulunmakla beraber anaları sonradan evlenenlerin her birine % 50"si,
Oranında aylık bağlanır.
Sigortalının ölüm tarihinde 18 veya 20 yaşını doldurmuş olup, aylığa hak kazanmamış durumda olan erkek çocuklar, sonradan öğrenim yaparlarsa (a) fıkrasındaki haklardan yararlanırlar.
II–Sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş yahut babalığı hükme bağlanmış çocukları ile, sigortalının ölümünden sonra doğan çocukları, bağlanacak aylıktan yukarıda belirtilen esaslara göre yararlanır.
III–Hak sahibi eş ve çocuklara bağlanacak aylıkların toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahibi kimselerin aylıklarından orantılı olarak indirimler yapılır.
IV–Sigortalının erkek çocuklarına bağlanan aylıklar, çocuğun 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını dolduracağı tarihe kadar devam eder. Çalışamayacak durumda malûl olan erkek çocukların aylıkları bu yaşlara vardıktan sonra da kesilmez. Ancak aylığı kesilen erkek çocuklardan sonradan çalışamayacak durumda malûl olanlara, Sosyal Sigortaya yahut Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almamaları şartiyle malullük durumlarının tespitine esas teşkil eden rapor tarihini takibeden aybaşından itibaren yeniden aylık bağlanır. 101 inci Madde hükmü saklıdır.
V-(Değişik: 20/3/1985-3168/2 md.) Sigortalının dul eşi evlenirse aylığı kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan evlenme son bulunca aylık yeniden bağlanır. Sonraki eşinden de aylık almaya hak kazanan dul eşe bu aylıklardan fazla olanı ödenir.
VI–Sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya buralardan gelir veya aylık almaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takibeden devre başından itibaren kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde I inci bölümün (C) fıkrası hükmü saklı kalmak şartiyle, bu tarihten başlanarak yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir.”
Görüldüğü üzere, yapılan düzenleme ile (VI) numaralı bentte yer alan kız çocuklarına bağlanan aylık kesme nedenleri, öncesinde sosyal sigortaya, emekli sandıklarına tabi çalışmaya başlamaları veya evlenmeleri hâli olarak sınırlandırılmış iken, bu kesme nedenleri arasına “buralardan gelir veya aylık almaya” ibaresi de eklenmek suretiyle genişletilmiştir.
Bu aşamada, aylık kesme nedenlerinin genişletilmesinden kaynaklanan sıkıntıların giderilebilmesi amacıyla kanun koyucu tarafından 09.07.2005 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 5386 sayılı “Sosyal Sigortalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 506 sayılı Kanun’a Geçici 91. madde eklenmiştir.
506 sayılı Kanun"un Geçici 91. maddesi:
“6.8.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmaz.
Bunlardan, yukarıda belirtilen haller haricindeki nedenlerle gelir veya aylıkları kesilen veya durdurulan kız çocuklarının gelir ve aylıkları, kesme veya durdurma tarihi itibariyle talep şartı aranmaksızın yeniden başlatılır. Gelir ve aylığın kesilmesi nedeniyle diğer hak sahiplerine önceki hisselerinden fazla ödenen tutarlar, gelir ve aylığı tekrar başlatılacak hak sahibine yapılacak ödemeden mahsup edilir. Gelir veya aylığı kesilenlerden tahsil edilmiş olan tutarlar aynen iade edilir.
6.8.2003 tarihinden önce ölen sigortalıdan dolayı hak sahibi ana ve babaya; Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları nedeniyle gelir ve aylıkları kesilenlere, gelir ve aylığın kesildiği tarihe kadar yapılan ödemeler geri alınmaz. Ana ve babalardan Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya buralardan kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almaları nedeniyle Kurumca tahsil edilmiş olan tutarlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde talepleri hâlinde ilgililere aynen iade edilir.
Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce tespit edilen yersiz gelir ve aylık ödemelerinde, aynı dosyadan yersiz ödeme yapılan hak sahibi için çıkarılan borç tutarından, diğer hak sahipleri için varsa hesaplanan alacak tutarı mahsup edilerek tahsil edilir. Diğer hak sahiplerinin itirazı halinde hisseleri hariç tutulur. Tahsil edilmiş olan yersiz gelir ve aylık ödemeleri için de ilgilinin bu Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl içerisinde talepte bulunması hâlinde aynı usul izlenir. Fazladan tahsil edilen miktarlar, tahsilat tutarları üzerinden ilgililere iade edilir.
1.1.2000 tarihinden önce işten ayrılan ve anılan yıl veya daha sonraki yıllarda tahsis talebinde bulunan sigortalılardan, işten ayrıldıkları yılda 360 günden az malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş oldukları halde ortalama yıllık kazancın tespitinde, bu yılın kazançları nazara alınarak hesaplanmış aylıkların ödenmesine devam olunur ve yapılan yersiz ödemeler geri alınmaz.
Bu Maddenin birinci ve ikinci fıkrası gereğince, aylık veya gelirleri ödenmeye devam olunacak kız çocuklarının aylık veya gelirlerinin ödenmesine devam olunması için sahip olmaları gereken şartları, ilk kez veya yeniden 6.8.2003 tarihinden sonra haiz olan kız çocukları da aynı esas ve usûllerle aylık veya gelir hakkından yararlandırılır.
Bu Maddenin altıncı fıkra hükmü 31.12.2005 tarihine kadar uygulanır.”
düzenlemesini içermektedir.
506 sayılı Kanun’un Geçici 91. maddesi ile 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan aylıkların bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmayacağı, diğer bir ifade ile “kendi çalışmaları” dışında diğer sosyal güvenlik kurumlarından gelir veya aylık almaları hâlinde kesilmeyeceği öngörülmüştür.
22.02.1997 gün ve 1/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere bir kanun hükmünün, yasaya konuluş amacına aykırı sonuç doğuracak şekilde yorumlanması hukuk ilkelerine ve yasanın hem sözü ve hem de özü ile uygulanmasını öngören Türk Medeni Kanunu’nun 1. maddesine uygun olmayacağından, bu aşamada madde metninde yer alan “kendi çalışmaları” ifadesinin açıklığa kavuşturulmasında zorunluluk bulunmaktadır.
Geçici 91. maddenin madde gerekçesinde:
“…yapılan düzenlemelerle, kız çocuklarına bağlanan ölüm aylıklarının kesilmesi, bunların evli olmaları, sosyal güvenlik kurumlarına tabi çalışmaları ve kendi çalışmalarından dolayı sosyal güvenlik kurumlarından gelir veya aylık almaya başlamaları şartına bağlanarak hak sahibi kız çocuklarının bu konudaki mağduriyetlerinin giderilmesi amaçlanmıştır… kız çocuklarının yalnızca kendi çalışmalarından dolayı sosyal güvenlik kurumlarından (sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanan ülkeler dahil olmak üzere SSK, Bağ-Kur, TC Emekli Sandığı ve 506 sayılı Kanunun Geçici 20 nci maddesinde düzenlenen sandıklar) gelir veya aylık alması hâlinde Kurumdan ölüm aylığı bağlanmaması, kendi çalışmaları dışında hak sahibi olarak bu Kurumlardan gelir veya aylık bağlanması durumunda Kurumca ölüm aylığı bağlanabilmesine imkan sağlanması amaçlanmıştır.
Aynı şekilde anılan maddenin VI ncı fıkrasında yapılan düzenleme ile de bağlama şartlarında olduğu gibi kız çocuklarının yalnızca sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanan ülkeler dahil olmak üzere sosyal güvenlik kurumlarına tabi çalışmaları veya buralardan kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almaları halinde ise ölüm aylığının kesilmemesi amaçlanmıştır” açıklaması yer almaktadır.
Görüldüğü üzere kanun koyucu, amacını madde gerekçesinde açıkça, kız çocuklarının yalnızca sosyal güvenlik kurumlarına tabi çalışmaları veya buralardan kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almaları hâlinde ölüm aylığının kesilmesi olarak açıklamıştır.
Buna göre “kendi çalışması” ifadesi, kız çocuğunun kendi hizmetleri olup, hak sahibi olarak değil kendi sigortalılığı ile aylık alan kız çocuğuna hak sahibi olarak ikinci aylığın bağlanmasının önüne geçilmektedir.
Sosyal güvenlik sistemimizde isteğe bağlı sigortaya olanak tanınmasının amacı, sigortalıları, çalışma hayatında sıkça rastlanan, sürekli ve düzenli iş bulma güçlüğü karşısında, uzun süreli sigorta kolları (yaşlılık, malullük ve ölüm) bakımından sosyal güvenlik haklarından yoksun bırakmamaktır.
Nitelikleri gereği, başlama ve sona ermeleri yönünden zorunlu ve isteğe bağlı sigorta türleri arasında farklılıklar bulunmaktadır. Zorunlu sigortalılar, işe alınmakla kendiliğinden sigortalı niteliğini kazandıkları halde, isteğe bağlı sigortalılar Kuruma başvurmadan sigortalılık niteliğini kazanamazlar. İsteğe bağlı sigortalı olabilmenin ilk koşulu bu yazılı başvurudur.
İsteğe bağlı sigortalılığın diğer bir koşulu ise her yıl için malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödeme şartıdır. Zorunlu sigortalardan farklı olarak primi ödenmeyen isteğe bağlı sigortalılık süresine değer verilmesi mümkün değildir.
İsteğe bağlı sigortalılığın geçerliliği için malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödeme zorunluluğu karşısında, anılan primlerin ödendiği sürelerin, diğer bir ifade ile primi ödenmiş isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin, sosyal güvenlik hukuku anlamında “hizmet süresi” kavramı içinde yer aldığı, bunun sonucu olarak da 506 sayılı Kanunun 68 ve Geçici 91. maddelerinde yer alan “kendi çalışması” kavramı içinde dikkate alınması gerektiği açıktır.
Nitekim bu husus Hukuk Genel Kurulunun 21.03.2012 tarihli ve 2012/21-17 E. 2012/230 K. sayılı kararında da aynen kabul edilmiştir.
Kanunda “kendi çalışmasından” bahsedilmesi ise, aylık talebinde bulunan kız çocuğuna hak sahibi olarak, kocası, babası veya çocuğundan bağlanan gelir veya aylık ile kendi sigortalılık sürelerinden (kendi çalışmasından) dolayı bağlanan gelir veya aylığının ayrı olduğunu vurgulama amacını taşımaktadır.
Sonuç olarak, isteğe bağlı olarak primi ödenmiş sürelerin de, 506 sayılı Kanunun 68 ve Geçici 91. maddelerinde ifade edilen “kendi çalışması” kapsamında kabul edilmesi gerekmektedir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce, anılan maddenin uygulanmasında, “kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alma” kavramının hak sahibi kız çocuğuna zorunlu sigortalılığı üzerinden değerlendirme yapılarak gelir veya aylık bağlanması durumunu ifade ettiği, isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin ise “kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alma” olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle 506 sayılı Kanun’un Geçici 91. maddesi uyarınca ölüm aylığının kesilemeyeceği ifade edilmiş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir.
Hâl böyle olunca mahkemece, davacıya kendi çalışmasından dolayı aylık bağlanması nedeniyle babasından dolayı 506 sayılı Kanun 68. maddesi uyarınca bağlanan ölüm aylığının kesilmesi gereğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3’üncü maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429’uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.12.2018 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.