Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/16069
Karar No: 2012/5879
Karar Tarihi: 24.04.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2011/16069 Esas 2012/5879 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi         2011/16069 E.  ,  2012/5879 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar, arasındaki ipoteğin terkini davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin gün 05.07.2011 gün ve 2011/6243-8844 sayılı ilamı ile düzeltilerek onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R
    Davacılar, 30.04.2007 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesiyle 924 sayılı parseli davalılardan ... Ltd.Şti.’ne satmayı vaat ettiklerini, bir finans kuruluşu olan diğer davalı ... Ltd.Şti.’nin kredi sağladığını, buna karşılık davalı ... lehine 01.05.2007 tarihli 750.000,-Euro bedelli birinci dereceden ipotek tesis edildiğini, 24.10.2008 tarihinde davalı ... Ltd.Şti.’nin talebi üzerine ipotek bedelinin 4.250.000 Euro arttırılarak 5.000.000 Euro’ya çıkartıldığını, 924 sayılı parselin çıplak mülkiyetinin satış vaadi sözleşmesi gereğince davalı ... Ltd.Şti.’ne devredildiğini, satıştan doğan alacakları sebebiyle satılan taşınmaz üzerine lehlerine 3.650.000 Euro bedelli ancak ikinci derecede ipotek kurulduğunu, yaptıkları icra takibinde alacaklarını elde edemediklerini belirterek davalı ... Ltd.Şti. lehine yolsuz olarak kurulan toplam 5.000.000 Euro bedelli ipoteğin kaldırılmasını istemiştir.
    Davalılardan ... Ltd.Şti., davacılara diğer davalı şirket tarafından 2.850.000 Euro ödemede bulunulduğunu, dolayısıyla ipoteğin karşılıksız tesis edilmediğini, kaldı ki davacıların mülkiyeti kendilerine ait olmayan taşınmaz üzerindeki ipoteğin terkinini talep edemeyeceklerini, davanın reddini savunmuş,
    Diğer davalı ... Ltd.Şti., ipotek sözleşmesinin iradi olarak düzenlendiğini, senede karşı yapılan her türlü iddianın da senetle kanıtlanması gerektiğini, davacılara finansal sözleşme gereğince 2.850.000 Euro ödemede bulunulduğunu, ipotek bedeli ödenmeden ipoteğin terkininin istenemeyeceğini bildirmiştir.
    Mahkemece, davacılar lehine olan 3.650.000 Euro bedelli ikinci derecedeki ipoteğin Türk parası gösterilerek tesis edilmediği, bu tür bir ipoteğin Türk Medeni Kanununun 851.maddesi gereğince geçersiz olduğu ve geçersiz olan ipotek sözleşmesine dayanarak istemde bulunulamayacağından bahisle dava reddedilmiştir. Davacıların temyizi üzerine karar Dairemizin 05.07.2011 tarihli ilamıyla gerekçesi düzeltilerek onanmıştır.
    Davacılar, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    Türk Medeni Kanununun 851.maddesinin ilk fıkrasındaki “taşınmaz rehni miktarı Türk parası ile gösterilen bir alacak için kurulabilir” şeklindeki hüküm uyarınca, ipotek akit tablosunda teminat altına alınan belirli alacak tutarının Türk parası olarak gösterilmesi zorunludur. Fakat, rehin miktarının Türk parası üzerinden gösterileceğine dair kural rehnin sadece para alacakları için kurulabileceği anlamına gelmez. Zira, konusu para olmayan verme, yapma, yapmama edimlerinin teminatı olmak üzere de rehin kurulabilir. Önemli olan, bu edimler karşılığının Türk parası ile gösterilmesidir. Miktarın yabancı para ile veya altın ile gösterilmesine olanak bulunmamaktadır. Bununla birlikte Türk Medeni Kanununun 851.maddesinin 2.fıkrası yabancı para üzerinden taşınmaz rehni kurulmasına imkan sağlamaktadır. Buna göre “yurt içinde veya dışında faaliyette bulunan kredi kuruluşlarınca yabancı para üzerinden veya yabancı para ölçüsü ile verilen kredileri güvence altına almak için yabancı para üzerinden taşınmaz rehni kurulabilir. Bu halde her derecenin ifade ettiği miktar rehin konusu alacağın tespit edildiği para türü üzerinden gösterilir. Ancak aynı derecede birden fazla para türü kullanılarak rehin kurulamaz.” Görülüyor ki yasa koyucu, maddenin ilk fıkrasındaki miktarın Türk parası ile gösterilmesi kuralına 2.fıkrada sayılan koşulların varlığı halinde istisna getirmiştir. Bu hüküm, yurt içinde veya dışında faaliyette bulunan kredi kuruluşlarınca yabancı para üzerinden veya yabancı para ölçüsüyle verilen kredileri güvence altına almak için yabancı para üzerinden rehne olanak sağlamaktadır.
    Bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya gelince;
    Davalılardan ... Ltd.Şti., Türkiye’de faaliyet gösteren bir kredi kuruluşudur. Sağladığı kredi Euro değeri üzerinden ödenmiştir. Bunun dışında, 924 sayılı parselin satış vaadine ilişkin 30.04.2007 tarihli sözleşmede satış
    bedeli de yabancı para değeri üzerinden belirlenmiştir. Dolayısıyla, Türk Medeni Kanununun 893.maddesinin 1.fıkrasında sözü edilen satıştan doğan alacağı için satılan taşınmaz üzerinde satıcı (davacılar) lehine yabancı para değeri üzerinden ipotek tesisi de mümkündür. Olayların akışına göre eldeki davada, Türk Medeni Kanununun 851.maddesinin 2.fıkrasındaki istisna hükmünün uygulanması gerektiğinden, mahkemece yapılan bu saptamalar bir yana bırakılarak davacılar lehine 24.10.2008 tarihinde kurulan 3.650.000 Euro bedelli ikinci derecedeki ipoteğin geçersizliğinden söz edilmesi doğru olmamıştır.
    Çekişmenin esasına ilişkin karar düzeltme talebine gelince;
    HUMK’nun 74., 75. ve 76.maddeleriyle 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı birlikte değerlendirildiğinde ve de özellikle yasanın 76.maddesi dikkate alındığında hakimin bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakalar ve neticei talepleriyle bağlı olduğu, dayandıkları kanun hükümleriyle ve onların vasıflamalarıyla bağlı olmadığı ve hakimin eldeki davaya uygulanacak kanun hükümlerini bulup davayı buna göre karara bağlamakla görevli olduğu görülür.
    Sorun bu açıdan değerlendirilirse, davacıların davadaki istemlerinin nedeni, lehlerine olan 24.10.2008 tarihli ipotek sebebiyle yaptıkları takibin, ipoteğin ikinci derecede olması ve semeresiz kalması nedeniyle derece atlamayı sağlamak için davalı ... Ltd.Şti. yararına olan 24.10.2008 tarihli ipoteğin terkinini temin etmek olduğu anlaşılmaktadır.
    Taşınmaz rehninde Roma hukukunda geçerli bulunan boşalan dereceye ilerleme sistemi ile Alman hukukunda geçerli bulunan sabit derece sistemi olmak üzere iki temel sistem bulunmaktadır. Boşalan dereceye ilerlemeyi esas alan sistemde rehnin sırası, rehin tesis tarihine göre tayin edilmekte, eski tarihli rehin yenilerden önce gelmektedir. Bir rehin hakkı herhangi bir nedenle sona ermişse sonraki sırada yer alan rehin hakları otomatik olarak birer basamak öne kaymaktadır. Türk Medeni Kanunu bu sistemi benimsememiş, İsviçre hukukunda olduğu gibi sabit dereceler sistemine ilişkin düzenlemeler getirmiştir. Gerçekten Türk Medeni Kanununun 870.maddesi hükmü uyarınca “Rehnin sağladığı güvence, tescilde belirtilen rehin derecesi ile sınırlıdır. Taşınmaz rehni, sırada kendisinden önce gelecek olanın miktarının tescilde belirtilmesi kaydıyla, 2. veya daha sonraki derecede de kurulabilir." Sabit dereceler sisteminde rehin hakkı kurulacak taşınmaz değeri farazi bazı parçalara bölünmekte, her dilimle rehin hakkı kurulacak bir derece oluşturulmaktadır. Oluşturulan bu dereceler taşınmaz rehninin sırasını ve teminat miktarını tayin eder. Bir derecenin hangi sırada ne miktar için teminat teşkil edeceğini
    taşınmaz maliki tespit eder veya taşınmaz maliki ile alacaklı anlaşarak rehnin türü, derecesi, sırası ve teminat teşkil edeceği miktarı kararlaştırabilir. Derecenin teminat miktarı bir kere tespit edilerek tescil edildikten sonra, sonra gelen derecelerde tescil edilmiş rehinli alacaklıların rızası olmadan onların zararına artırılamaz (TMK m.875, f.2). Bu şekilde kurulan rehin derecelerinden biri boşalırsa ve sonradan gelen derecedeki alacaklı bu boşalan dereceden yararlanma sözleşmesi (TMK m.871) yapmamışsa, boşalan dereceye ilerleyemez. Çünkü TMK. m.871’e göre “aynı taşınmaz üzerinde farklı sıralarda kurulmuş bulunan rehin haklarından birinin terkin edilmiş olması sonraki sırada yer alan rehinli alacaklıya boşalan dereceye geçme hakkı vermez." Belirtildiği üzere sonraki sırada yer alan rehinli alacaklıya boşalan dereceye geçme hakkı veren bir sözleşmenin yapılmış olması gerekir. Bu sözleşmenin geçerliliği ise resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. 24.10.2008 tarihli ikinci derecede tesis edilen ipoteğin serbest derece kaldığı takdirde ilerleyeceğine dair resmi akit tablosunda hüküm bulunduğundan ve sözleşme davanın tarafları arasında yapıldığından tapu kütüğüne şerh verilmesi gerekmeksizin davacılar koşulları olduğu takdirde serbest dereceden yararlanabilir. Dolayısıyla, Dairemizin aksini kabul eden karar gerekçesi isabetli değildir.
    Ne var ki, davacılar terkinini talep ettikleri ilave ipoteğin tarafıdır. Taraf oldukları ve resmi senede bağlanan işlemin muvazaalı (veya inançlı) yapıldığını iddia edemeyeceklerinden, davanın reddi sonuç olarak doğru olup, davacıların karar düzeltme istemleri yerinde değildir.
    Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve yukarıda yazılan gerekçeye göre mahkeme kararı sonucu itibariyle doğru olup, karar düzeltme istemi HUMK’nun 440. maddesindeki nedenlerden hiç birisine dayanmamaktadır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HUMK’nun 440. maddesinde öngörülen hususlardan hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin REDDİNE, aynı Yasanın 442/son ve 4421 sayılı Kanunun 2 ve 4/b-1 maddeleri delaletiyle takdiren 203,00 TL para cezası ile 43.90 TL karar düzeltme ret harcının düzeltme isteyenlerden tahsiline, 24.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi