15. Hukuk Dairesi 2017/1537 E. , 2017/3585 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden doğduğu belirtilen iş bedeli alacağının tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, dava dışı iş sahibi ... İl Özel İdaresi ile davalı yüklenici arasında okul inşaatına ilişkin sözleşme bulunduğunu, bu sözleşme gereğince yapılan işe ilişkin alt yüklenici olarak temel kazısı yapılması konusunda davalı ile aralarında sözleşme bulunduğunu, bir kısım işler yapılıp fatura da kesildiği halde iş bedelinin ödenmediğini ve ...İcra Müdürlüğü"nün 2013/714 Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptâline takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı davaya cevap vermemiş, mahkemece; fatura ve tanık beyanlarına dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TBK"nın 470 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu temel kazısı işi olduğu belirtilen eser sözleşmesine dayalı olarak iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK"nın 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
Kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerekir. 6100 sayılı HMK"nın 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi,
ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya O’nun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura, ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Delil olarak dayanılmış ise ticari defter kayıtları ile ve ayrıca yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ikrar, yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir. Tüm bu delillerle de sözleşme ilişkisi ispatlanmış değilse HMK"nın 200. maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. Açık muvafakat olmazsa tanıkla sözleşme ilişkisi ispatlanamaz. Bunun da istisnası olan HMK"nın 202. maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.
Ticari defterlerin delil olarak kabul edilmesi için her iki tarafın da tacir olması gerekir. Taraflardan biri tacir değil ise ticari defterlere delil olarak dayanılamaz. Tacir olmayan taraf, karşı tarafın ticari defterlerine ancak münhasır delil olarak dayanabilir. Ticari defterlere münhasır olarak dayanılmış ise başka delillere dayanılamayacaktır.
Fatura, emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (213 sayılı VUK 229. md.). Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir” (TTK 21/1). Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Fatura düzenleyen tacirin TTK"nın 21/2. maddede belirtilen karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdî ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır. Bu nedenle faturanın TTK"nın 21. maddesi gereğince kesinleşmiş ve tarafları bağlayıcı olduğunun kabul edilebilmesi için, fatura konusu işle ilgili yanlar arasında sözleşme yapıldığının yasal delillerle kanıtlanması ve bedeli uyuşmazlık konusu işin de kabul edilebilir yeterlikte iş sahibine teslim edildiğinin yüklenici tarafından kanıtlanmış olması zorunludur. Sadece faturanın karşı tarafa tebliğ edilmiş ve itiraz edilmemiş olması yanlar arasında akdî ilişkinin kurulmuş ve iş bedelinin istenebilir olduğunu kanıtlamaz.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı faturaya dayalı icra takibi yapmış ve itiraz üzerine de dava açmış
olup taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı gibi diğer kesin delillerle de akdî ilişki ispatlanamamıştır. Alacak miktarına göre akdî ilişkinin tanıkla ispatlanması mümkün olmadığı gibi davalının açık rızası ve delil başlangıcı niteliğinde belge de bulunmadığından tanık beyanlarına dayalı olarak akdî ilişkinin varlığı ispatlanamaz. Davalı tacir ise de davacı tacir değildir. Tacir olmayan davacı, tacir olan davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak da dayanmamıştır. Bu nedenle davalının yapılan tebliğe rağmen ticari defterlerini sunmamış olması nedeniyle de akdî ilişkinin kurulduğu ispatlanmış sayılamaz. Davacı tacir olmadığından TTK"nın 21. maddedeki ispat karinesinden yararlanamayacağı gibi, akdî ilişki de ispatlanmış da olmadığından düzenlenen fatura nedeniyle de alacağın varlığı sabit kabul edilemez. Bu durumda davalıya husumet yöneltilmesini mümkün kılan sözleşme ilişkisi kanıtlanmamış olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 24.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.