Esas No: 2022/4063
Karar No: 2022/6237
Karar Tarihi: 28.06.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/4063 Esas 2022/6237 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalılar arasındaki menfi tespit davasında, davacı kira sözleşmesinin geçersizliği ve iptaline yönelik istemini ispatlayamadığı için reddedilmiştir. Ancak davalının tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği halde reddedilmesi usul ve kanuna aykırı bulunmuştur. Bu nedenle hüküm fıkrasında yer alan \"Davacı ve davalı tarafın icra tazminatı istemlerinin reddine\" ifadesi çıkarılarak yerine \"Davacının icra tazminatı istemlerinin reddine, davalının tazminat talebinin kabulü ile asıl alacak 750.000 USD'nin icra takip tarihindeki satış kuru Türk Lirası karşılığı üzerinden hesaplanacak %40 icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine\" şeklinde düzeltilmiştir. Kararın gerekçesinde ise İİK'nın 72/4. maddesi ve HUMK'nın 287. maddesi (6100 sayılı HMK m. 201) ele alınmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : 1-... VEK.AV. ... , 2-..., ...... ...
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın, davalılardan ... yönünden husumet yokluğundan reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ile katılma yoluyla davalılardan ..... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 01/02/2001 tarihli kira sözleşmesi ve 17/03/2010 tarihli temliknameye dayalı olarak davalıların hakkında icra takibi başlattıklarını, alacağın zamanaşımına uğradığını, kiraya veren konumundaki davalı ...nin sözleşmeye konu taşınmazın maliki olmadığı gibi taşınmazı kiraya verme konusunda yetkisininde bulunmadığını, kira ilişkisinin taraflar arasında hiç doğmadığını, taşınmazın davacının kayın pederi ve davalıların akrabası olan eski başbakanlardan ... ...’ın ikametine tahsis edildiğini, uyuşmazlığa konu olayda tarafların gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmeyen görünürde bir işlem yapıldığını, tarafların gerçek iradeleri sonucunda oluşmuş bir kira sözleşmesi olmadığını ileri sürerek sözleşmenin geçersizliğine, icra takibinin iptaline ve borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddi istemişlerdir.
Mahkemece; davalılardan ... hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddine, diğer davalılar Mercek Holding A.Ş. ve ... hakkındaki davanın kabulü ile davacının 01/02/2001 tarihli davalılardan ...ile yaptığı dava konusu sözleşmenin geçersiz olduğunun tespitine, bu sözleşmeye dayalı olarak davacının davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, Ankara 2. İcra Müdürlüğü'nün 2010/6702 esas sayılı icra takibinin iptaline, davacı tarafın icra inkar tazminatı isteğinin reddine dair verilen karar, davalı ...'nın temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 06/05/2014 tarihli ve 2014/3513 E, 2014/5771 K sayılı kararıyla; davacının, kira sözleşmesinin tarafı olup bu yönü ile muvazaa iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu, mahkemece davacının iddiası ve bir takım yan deliller nazara alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de dosya kapsamında sunulan delillerin muvazaa iddiasının varlığını ispata yeterli görülmediği, mahkemece kira alacağına ilişkin uyuşmazlığın esası incelenerek hüküm verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece; bozma kararına karşı verilen direnme kararı, davalılardan ...'nın temyizi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10/12/2019 tarihli ve 2017/982 E, 2019/1334 K sayılı kararıyla; uyuşmazlıkta muvazaa iddiası, muvazaalı işlemin taraflarından biri tarafından ileri sürüldüğünden ve taraflar arasında yazılı kira sözleşmesi düzenlendiğinden 1086 sayılı HUMK’nın 287. maddesi (6100 sayılı HMK m. 201) uyarınca senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldırmak veya azaltmak üzere yapılmış hukuki işlemlerin yine senetle ispatlanması gerektiği, davacının muvazaa iddiasını yazılı delille ispatlayamadığı, davacı muvazaa iddiasını yazılı bir belge ile kanıtlayamamış ise de, açıkça yemin deliline dayandığı, mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlanması amacıyla davalı ...’ya yemin teklif etme hakkının bulunduğu davacıya hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacı tarafın muvazaa iddiasını yazılı bir delille ispatlayamamış olması, bu konuda teklif edilen yeminin davalı tarafça kabul edilip davacı iddialarının aksi yönünde yemin edilmiş olduğu gerekçesiyle; davalılardan ... hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddine, davacının kira sözleşmesinin geçersizliği ve iptaline yönelik isteminin reddine, davacı vekilinin icra takibine yönelik davasının kısmen kabul kısmen reddi ile Ankara 2. İcra müdürlüğünün 2010/6702 esas sayılı icra takip dosyasına yönelik talebi bakımından 2.095,89 Dolar işlemiş faiz miktarı yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine, davacının fazlaya ilişkin menfi tespit isteminin reddine, davacı ve davalı tarafın icra tazminatı istemlerinin reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili ve davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Açılan menfi tespit davasında, yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine dair verilen karar ile birlikte borçlu (davacı) aleyhine takdir edilecek tazminat, İİK'nın 72/4. maddesinda hükme bağlanmıştır. Buna göre; menfi tespit davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde tazminata hükmedilebilmesi için ihtiyati tedbir sebebi ile alacaklının alacağına kavuşmasının geciktirilmiş olması koşulunun gerçekleşmesi gerekmektedir.
Somut olayda, mahkemece, menfi tespit davası sonuçlanıncaya kadar icra dairesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine dair tedbir kararı verildiği ve bu kararın infaz edildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, mahkemece; davalının, tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın düzeltilerek onanması HUMK'nın 438/7. maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının beşinci bendinde yer alan "Davacı ve davalı tarafın icra tazminatı istemlerinin reddine" ifadesi çıkarılarak yerine "Davacının icra tazminatı istemlerinin reddine, davalının tazminat talebinin kabulü ile asıl alacak 750.000 USD'nin icra takip tarihindeki satış kuru Türk Lirası karşılığı üzerinden hesaplanacak % 40 icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine," ifadesinin eklenmesine, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, bakiye 21,40 TL temyiz harcının davacıya yükletilmesine 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.