Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
İİK.nun 25.maddesinde aynen; "Çocuk teslimine ilişkin ilam icra dairesine verilince icra müdürü 24.maddede yazılı şekilde bir icra emri tebliği suretiyle borçluya (7) gün içinde çocuğun teslimini emreder. Borçlu bu emri tutmazsa çocuk nerede bulunursa bulunsun ilam hükmü zorla icra olunur." Aynı Kanunun 25/a maddesinde ise; "Çocukla şahsi münasebetlerin düzenlenmesine dair ilam hükmünün yerine getirilmesi üzerine icra müdürü, küçüğün ilam hükümleri dairesinde lehine hüküm verilen tarafla şahsi münasebette bulunmasına mani olunmamasını borçluya bir icra emri ile tebliğ eder." şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Somut olayda Gaziosmanpaşa 1.Aile Mahkemesince 2009/1350-1282 K. sayılı dosya üzerinden 26.01.2009 tarihinde "küçükle belirtilen şekilde şahsi ilişki tesisine" dair karar verildiği ve anılan ek kararın çocuk teslimine ilişkin ilamların infazı yoluyla takibe konulduğu anlaşılmaktadır.
İş bu ek karar, yukarıda açıklanan İİK.nun 25 ve 25/a maddelerinde yazılı ilam niteliğini taşımadığından bu karar ile ilamlı takip yapılamaz. Anılan karar mahkemece HUMK.nun 101/4.maddesi hükmüne uygun olarak verilmiş bir tedbir kararıdır. Bu durumda, borçluya bir kesinleşmiş mahkeme kararı mevcutmuş gibi örnek (3)  icra emri gönderilerek takip yapılması da mümkün değildir.
Mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.    
SONUÇ  : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 06.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.