15. Hukuk Dairesi 2016/4822 E. , 2017/3569 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından duruşma istenmiş ise de miktar itibariyle duruşma isteğinin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile ilgili yapılan icra takibine itirazın iptâli talebine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı davasında sözlü anlaşma ile davalıya arıtma sistemleri yaptıklarını, bu işten kaynaklanan bakiye alacaklarının ödenmediğini, yaptıkları icra takibine de itiraz edildiğini belirterek itirazın iptâline karar verilmesini istemiş, davalı savunmasında yapılan imalâtın bedelinin ödendiğini, fatura edilen alacağın tamamına hak kazanılmadığını ayıplı imalât yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş, mahkemece davalının süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu ispatlayamadığı, defter kayıtlarına göre davacının 10.940,97 TL alacaklı olduğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın bu miktar üzerinden kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından davacının 17 faturayı dayanak göstererek 11.573,00 TL asıl alacak üzerinden icra takibine geçtiği, davalının ayıp iddiasıyla ilgili olarak tanık dinletmek istediği, mahkemece 11.09.2015 tarihli celsede davalının tanık dinletme talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup davanın çözümlenmesinde uygulanması gereken hükümler, 6098 sayılı TBK"nın 470 ve devamı maddeleridir. Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK"nın 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. 6098 sayılı TBK"nın 475. maddesi ayıbı işin kusurlu olması veya sözleşmeye aykırı bulunması olarak tanımlamıştır. Ayıp eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir. TBK"nın 474/I. maddesine göre iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde eseri muayene edip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerekir. TBK"nın 474/I. maddesine göre açık ayıplarda bildirimin "işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz" diğer bir ifadeyle işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde, TBK"nın 477. maddesine göre gizli ayıplarda ise gizli ayıbı öğrenir öğrenmez gecikmeksizin
yapılması gerekir. Ayıp halinde iş sahibinin hakları 6098 sayılı TBK"nın 475. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme haklarıdır. Eserin iş sahibinin kullanamayacağı derecede ayıplı olması veya hakkaniyet kaideleri gereği eseri kabul etmesinin iş sahibinden beklenememesi veya eserin sözleşmede açıkça kararlaştırılan nitelikleri taşımaması halinde iş sahibi eseri kabulden kaçınarak sözleşmeden dönebilir. Eserdeki ayıpların eserin reddini reddini gerektirecek nitelikte önemli olmaması halinde ise diğer seçimlik hakların kullanılması gerekir. Diğer taraftan ayıbın varlığını ihbar şekil koşuluna bağlı olmayıp tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir.
Somut olayda taraflar arasında akdî ilişkinin bulunduğu ihtilâfsız olup, ihtilâf davacının takibe konu faturalar nedeniyle bakiye alacağının bulunup bulunmadığı konusundadır. Davalı yapılan imalâtın ayıplı olduğunu, bu nedenle davacıya borç bulunmadığını belirtmiş ayıp iddiasını da tanık beyanı ile kanıtlayacağını açıklamıştır. Yukarıda açıklandığı gibi ayıp ihbarında bulunulduğu iddiasının tanık beyanı ile kanıtlanması mümkün olduğundan mahkemece davalının tanık dinletme talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır. Diğer taraftan itirazın iptâli davası müddeabihi, takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır. Bu davanın takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı olarak ele alınması gerekir ve sonucu itibariyle takibin devamına etkili bir davadır. Bu nedenle takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Davada her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. Bunun sonucu olarak olayda takip ve dava konusu olmayan faturaları da kapsayan taraflar arasındaki cari hesaba göre alacağın hesaplanması da doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş sadece icra takibine konu faturalar esas alınarak bu faturalara konu imalâtlar yönünden öncelikle ayıp ihbarında bulunulduğu iddiasının ispatı bakımından davalının tanıklarının dinlenilmesi, süresinde ayıp ihbarının yapılmış olduğunun anlaşılması halinde gerektiğinde mahallinde konusunda uzman teknik bilirkişiler ile mahallinde keşif yapılarak ayıp nedeniyle davalının talep edebileceği bir alacağının bulunup bulunmadığının tespitinin yaptırılması sonucuna göre karar verilmesinden ibaret iken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığı gibi alacağın varlığı yargılama ile belirlenip likit kabul edilemeyeceği halde davacı yararına icra inkâr tazminatına karar verilmesi de doğru olmamış, bu nedenlerle kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 24.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.