14. Hukuk Dairesi 2016/16635 E. , 2019/3836 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 14.08.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin eski 1323 ada 9 parsel sayılı taşınmazdaki belediyeye ait 119/399 payın aynı parselde paydaş bulunan Alaaddin Ayar mirasçıları olan davacılara ... Belediye Encümeni"nin 05.11.1990 tarihli, 3013 sayılı Kararı uyarınca toplam 1.469.000,00TL bedel karşılığında satıldığını, tapudaki tescil işleminin gerçekleştirilemediğini, taşınmazın bu zaman zarfında birden fazla imar uygulamasına tabi tutularak 1323 ada 75 ve komşu parsellerine şuyulandırıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucu oluşan yeni parsel ya da parsellerde belediye adına kayıtlı 113/399 payının tapu kaydının iptali ile miras hisseleri oranında davacılar adına tescilini talep etmiştir. Davacılar vekili, yargılama aşamasındaki ıslah beyanı ile tapu iptali ve tescil talebi yanında ikinci kademede imar uygulaması sonucu davalı ... adına tescil edilen ve davalı ... uhdesinde kalan 40m2"lik kısmın bilirkişi marifetiyle tespit edilecek değerinin davalı belediyeden tahsili ile davacılara miras payları oranında ödenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, satışın geçersiz ve usule aykırı olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil talebinin reddine ve 46.153,85TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, mülga 1580 sayılı Belediye Kanununun 70 ve 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanununun 18/e maddesinde Belediye Meclisi’nin “…Taşınmaz mal alımına, satımına, takasına, tahsisine, tahsis şeklinin değiştirilmesine veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmaması halinde tahsisin kaldırılmasına; üç yıldan fazla kiralanmasına ve süresi otuz yılı geçmemek kaydıyla bunlar üzerinde sınırlı aynî hak tesisi…” konularında karar vereceği düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra 5393 Sayılı Yasanın 34/g maddesinde de “…Taşınmaz mal satımına, trampasına ve tahsisine ilişkin meclis kararlarını uygulamak; süresi üç yılı geçmemek üzere kiralanmasına…” Belediye Encümeni tarafından karar verileceğini belirten hüküm uyarınca, Belediye Meclisi taşınmaz satımında Belediye Encümeni’ne yetki verebilir. 1580 Sayılı Belediye Kanununun 70 ve 83. maddelerine yorum getiren gerek adli gerekse idari yargı kararlarında belediye taşınmazlarının satışına karar verme yetkisinin, belediye meclislerine ait olduğu ilkesi benimsenmiş ve yargısal uygulama istikrar kazanmış iken bu defa 13.7.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 Sayılı Yasa ile 1580 sayılı Belediye Kanunu iptal edilmiş ve 5393 Sayılı Yasanın 18/e ve 34/g maddesi hükmü ile belediyeye ait taşınmazların satışı yine belediye meclisinin kararına bağlı kılınmış, meclisin kararı doğrultusunda belediye encümeninin tasarrufa yetkili olduğu benimsenmiştir. Buna göre, belediye encümeni tarafından yapılan Belediye’ye ait taşınmaz mal satışlarının geçerli olması için, belediye meclisi tarafından Belediye Encümeni’ne yetki verilmesi gerekmektedir. Davacılara satışın encümen kararı ile yapıldığı ve encümen kararının meclis kararına dayanmadığı anlaşıldığından davaya konu satış işleminin geçerli olmadığı anlaşılmaktadır. Ne var ki geçersiz sözleşme gereğince herkes verdiğini geri alabilir. Bunun için de munzam zarar da vardır. Ancak, ödeme tarihinden bu davanın açıldığı tarihe kadar geçen sürede enflasyon nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma gözetilerek denkleştirici adalet ilkesi gereği paranın dava tarihine kadar ulaştığı miktar bilirkişiye hesap ettirilerek bulunacak rakam üzerinden tazminat talebin kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemece belirlenen rayiç değere hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2.) bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı vekiline iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.04.2019 tarihinde oybirilği ile karar verildi.