2. Hukuk Dairesi 2014/5799 E. , 2014/23759 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, reddedilen yoksulluk nafakası ile lehine hükmedilen tazminatların miktarı yönünden; davalı koca tarafından ise, kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 25.11.2014 günü duruşmalı temyiz eden davacı ... ile vekili Av. ... ve karşı taraf duruşmalı temyiz eden ... vekili Av. ...geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının tüm, davalı kocanın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Mahkemece, davalı koca tamamen kusurlu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davacı kadının vajinismus tedavisi gördüğü, davalı kocanın da eşi ile birlikte hareket ederek beraber birden fazla uzmana müracaat ettikleri, ancak bu soruna çözüm bulamadıkları ve cinsel birlikteliğin meydana gelmediği anlaşılmaktadır. Davacı kadının cinsel ilişkiye engel rahatsızlığını tedavi ettirmekten kaçındığı hususu yanında, davalı kocanın da cinsel birleşmenin gerçekleştirilememesinde kusurun varlığı kanıtlanamamıştır. Haftanın birkaç günü arkadaşları ile dışarıda vakit geçiren ve ortak konutta eşini yalnız bırakarak birlik görevlerini yerine getirmeyen koca boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu ise de, gerçekleşen bu kusurlu davranışlar davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. Hal böyle olunca, davacı kadının manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, kusur belirlemesinde hataya düşülerek davacı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır.
3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat çoktur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK.md.174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2 ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle davalı koca yararına BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için taktir olunan 1.100,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, 123.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran davalıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere (2.) ve (3.) bentteki bozma gerekçesinde oyçokluğuyla, sonucunda ve diğer yönlerden oybirliğiyle karar verildi. 25.11.2014 (Salı)
(Muhalif)
KARŞI OY YAZISI
Tarafların 3.6.2010 tarihinde evlendikleri, 17.Kasım.2012 tarihinde de davacının müşterek evi terketmesiyle fiilen ayrıldıkları, eşler arasında evlilikleri süresince davacıda tespit edilen “vajinizm” sebebiyle sağlıklı bir cinsel birlikteliğin sağlanamadığı, temel sorunun bu olduğu yapılan soruşturma ve toplanan delillerle gerçekleşmiştir. Mahkemece de, eşler arasındaki ağırlıklı sorunun cinsel uyumsuzluk olduğu kabul edilmiştir. Davacıda tespit edilen vajinizmin, anatomik ya da fizyolojik bir sebepten ileri gelmeyip, ruhsal kökenli olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların her ikisinin de, bunun tedavisi için psikiyatriste ve diğer uzmanlara birlikte başvurmalarına rağmen netice alınmadığı da görülmektedir. Sağlıklı bir cinsel ilişkinin kurulamaması, kadındaki vajinizmden kaynaklandığına göre, cinsel ilişkideki başarısızlığı yalnızca kocaya yüklemek haksızlık olur. Bu rahatsızlık ruhsal kökenli olduğuna göre, sorunun aşılamamasında eşlerin her ikisi de aynı oranda kusurlu sayılmalıdır.
Sayın çoğunluk, davalının haftanın birkaç gününü arkadaşlarıyla dışarda birlikte geçirmesini ve eşini yalnız bırakmasını, kocanın ilave kusuru saymıştır. Boşanmaya götüren süreçte nesnel olarak etkili sayılamayacak olan kocanın açıklanan tutumunun ona kusur olarak yüklenmesi ve bundan dolayı davalının daha fazla kusurlu olduğu sonucuna ulaşılmasına katılmıyorum. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ve mevcut olaylarda eşlerin her ikisi de aynı oranda kusurludur. Boşanmada eşit kusurlu olan taraf yararına da maddi ve manevi tazminata hükmedilemez. Hükmün bu sebeple bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun yukarıda ikinci ve üçüncü maddedeki bozma görüşüne iştirak etmiyorum.