10. Hukuk Dairesi 2015/18338 E. , 2015/19138 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (iş) Mahkemesi
Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı ... Başkanlığı işleminin iptali ile aylığın, kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda açıklanan sebeplerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 03.11.2004 tarihinde kesinleşen davacıya, yaşamını yitiren ve 506 sayılı Kanunun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm (yetim) aylığının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı kurumca 24.10.2008 tarihi itibarıyla kesilerek, 24.10.2008-23.12.2012 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuku işlemi tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Gelirin/aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 96"ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56"ncı maddede, “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” ibareleri yer aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.
Yukarıda açıklanan bilgiler ışığında somut olayda; davalı ve eşinin 27.10.2004 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma ilamında davalı ve eşinin yazılı adreslerinin aynı yer olduğu, 22.10.2012 tarihli ve 2012/184 sayılı Sosyal Güvenlik Denetmeninin hazırlamış olduğu rapor kapsamında davacının 18.10.2012 günlü beyanının tespiti sırasında boşandığı eşinin evde görüldüğü, aynı tarihli komşusu Fatma"nın imzalı beyanında davacı ve eşinin birlikte yaşadıklarını ifade ettiği yine Mahalle muhtarının aynı tarihli imzalı beyanında davacı ve boşandığı eşinin 1.10.2008 yılı öncesinde ve sonrasında halen birlikte yaşadıklarını beyan ettiği, davacının adresi ile boşandığı eşinin adreslerinin kimlik paylaşım sisteminde rapor tarihinde halen aynı yer .../...) olduğu yanı sıra dosya arasında bulunan ... Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/87 Esas sayılı dosyasının tetkikinde kolluk araştırması sonucu düzenlenen 13.03.2007 tarihli tutanakta davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, anılan dosya kapsamında mahalle muhtarı ve aza ..."un aynı yöndeki beyanlarında davacı ve eşinin birlikte yaşadıklarını beyan ettikleri, yine bizzat davacının boşandığı eşi tarafından doldurulup imzalanmak suretiyle muhtara ibraz edilen 20.03.2007 tarihli konutta kalanlara ait bildirim belgesinde davacının, boşandığı eşinin ve müşterek çocuklarının adlarının yazılı olduğu hususları nazara alındığında, davalı Kurum tarafından tanzim edilen raporun aksinin ispat edilemediği anlaşılmakla 5510 sayılı Yasanın 56. ve 96. maddelerine göre, ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin yerinde olduğu, burada davanın reddi gerektiği gözetilmeksizin yanılgıya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.