10. Hukuk Dairesi 2018/4175 E. , 2020/102 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : ...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı 27.02.2000-23.02.2007 ve 08.05.2008-07.07.2009 tarihleri arasında davalıya ait iş yerinde çalıştığının tespitini talep etti.
II-CEVAP
Davalı Kurum ve davalı ... vekili, davacının davalıya ait iş yerinde hiç çalışmadığını, davanın hak düşürücü süreye uğradığını iddia ederek, davanın reddini savunmuşlardır.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davanın kısmen kabulüne, davacının davalı iş yerinde 01.01.2003-20.02.2007 ve 01.06.2008-30.06.2009 tarihleri arasında çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine reddine karar vermiştir.
B-BAM KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi, usul ve esas açısından ilk derece mahkemesi kararını yerinde bulmak suretiyle; davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yerinde olmadığı, çalışmanın ispatlanamadığı yönünden, davalı ... vekili ise eksik inceleme ile hüküm kurulduğu, davacının iş yerinde çalışmadığı, tanıkların da davacının çalışmadığı yönünde beyanda bulundukları, davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemişlerdir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesidir. 506 sayılı Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.
İnceleme konusu dosyada; Davacı 27.02.200-23.02.2007 ve 08.05.2008-07.07.2009 tarihleri arasında davalıya ait kasap dükkanında çalıştığının tespitini talep etmiş, mahkemece davacının 01.01.2003-20.02.2007 ve 01.06.2008-30.06.2009 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden davacının 24.02.2007-24.05.2008 tarihleri arasında askerlik yaptığı, davacının 06.03.1987 doğumlu olması nedeniyle çalışmasının başlangıcı 27.02.2000 tarihi itibariyle 13 yaşında olduğu, talep ettiği tarihlerde sigorta bildiriminin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK 119/1-e maddesi gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, 194. maddesi gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bir davada soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK 31. maddesi gereğince, hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, HMK 31. maddesi ve 119/1-e maddesi gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Bu nedenle mahkemece öncelikle davacıya tam olarak talebi açıklattırılmalı, işe başlama ve işi bırakma tarihleri net olarak tespit edilmeli, çalışıldığı iddia edilen iş yerinin kasap dükkanı olması ve davacının işe başlangıç yaşının 13 olması nedeniyle davacının iş yerinde hangi işlerde çalıştığı, çalışmasının geçtiği dönemde kendisinden başka kimlerin iş yerinde çalıştığı, ücretini nasıl aldığı, çalışma şeklinin nasıl olduğu hususlarında beyanı alınarak ve eksik hususlar davacıya açıklattırılarak dava konusu somutlaştırılmalıdır.
Ayrıca, davacı dosyaya sunduğu beyanında, iş yerinde kendisiyle birlikte iki kişinin daha çalıştığını, bunlardan birinin hem iş yeri ortağı hem de çalışan olduğunu, diğer kişinin Kahramanmaraş mezbahasında çalıştığını ve öğle saatinde çalışmaya geldiğini, askere gittiği dönemde de kendi yerine ağabeyinin çalıştığını beyan etmektedir. Davacının ağabeyi mahkemece tanık olarak dinlenilmiş ve iş yerinde kardeşinden başka dönem dönem ... ve ... ile iş yeri ortağı olan Adem isimli kişinin çalıştığını belirtmiştir. ...; 2002-2008 yılları arasında mezbahanede çalıştığı mesai saatleri dışında davalıya ait iş yerinde yardım amaçlı olarak çalıştığını, bu dönemde davacının babası ile birlikte iş yerine yoğurt getirmek amacıyla geldiğini gördüğünü, ... ise; 2004-2005 yıllarında yardım amaçlı olarak davalı iş yerinde çalıştığını, davacıyı iş yerinde bir kaç kez gördüğünü ancak neden iş yerinde durduğunu bilmediğini, iş yeri küçük bir iş yeri olduğundan işçi çalıştırılmasının gerekmediği yönünde beyanda bulunmuşlardır.
Dosya muhteviyatından davacının birlikte çalıştığını iddia ettiği kişilerin Aleaddin Türk ve ... olduğu düşünülmekte ise de; davacının beyanı alınmak suretiyle birlikte çalıştığı kişiler tespit edilerek tanık olarak dinlenilmeli, çalışma arkadaşlarının Aleaddin Türk ve ... olduğunun tespit edilmesi halinde, bu kişilerin davacının iş yerinde çalışmasının olmadığı yönünde beyanda bulunmaları karşısında; gerekirse yeniden beyanları alınmak suretiyle davacının çalışmasının varlığı, çalışmanın tam zamanlı veya kısmi zamanlı olup olmadığı tespit edilmeli, re"sen komşu iş yeri tanığı tespit edilerek dinlenilmeli, tanık beyanları arasında çelişki oluşması halinde çelişki giderilmeli, bu şekilde çalışmanın varlığı ve kapsamı net bir şekilde belirlenmeli, toplanan deliller değerlendirilmek suretiyle karar verilmelidir.
506 sayılı Yasanın 60/G maddesinde “Bu maddenin uygulanmasında 18 yaşından önce malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir.Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Mahkemece yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Kabule göre de; 506 sayılı Yasanın 60/G maddesi gözetilerek hüküm kurulması gerekirken aksi yönde karar verilmesi hatalıdır.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 14.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.