8. Ceza Dairesi 2018/11549 E. , 2019/1789 K.
"İçtihat Metni"
İhbarname No : KYB - 2018/89473
6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet suçundan ..."nin mahkumiyetine ilişkin Bismil Asliye Ceza Mahkemesinin 19.07.2007 tarihli ve 2007/190 esas, 2007/653 sayılı kararının, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 15.12.2009 tarihli ve 2009/12977 esas, 2009/15909 karar sayılı ilâmı ile bozulmasını müteakip, yapılan yargılama neticesinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresi belirlenmesine ve suça konu kaçak silahın müsaderesine dair Bismil Asliye Ceza Mahkemesinin 01.04.2010 tarihli ve 2010/84 esas, 2010/136 sayılı kararının kesinleşmesini takiben, sanığın deneme süresi içerisinde suç işlemediğinden bahisle hakkındaki hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının düşürülmesine ilişkin Bismil Asliye Ceza Mahkemesinin 04.11.2015 tarihli ve 2010/84 esas, 2010/136 sayılı ek kararını müteakip, sanık müdafiinin müsadere kararının kaldırılması yönündeki talebinin reddine dair Bismil Asliye Ceza Mahkemesinin 17.05.2018 tarihli ve 2010/84 esas, 2010/136 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin DİYARBAKIR 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.07.2018 tarihli ve 2018/683 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
Dosya kapsamına göre, Batman ilinden Diyarbakır istikametine doğru seyir halindeki aracın arama kararına istinaden durdurulduğu, araç içerisinde müsadere kararına konu silahın bulunduğunun anlaşıldığı, 08.03.2018 tarihli olay yeri tespit tutanağında arama sırasında ele geçirilen tabancanın bulundurma ruhsatının bulunduğunun bildirildiği, Siirt Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün 22/01/2007 tarihli yazısında ..."nin müsadere kararına konu silahı Süleyman Tokgöz"den devraldığı, ..."nin silah bulundurma ruhsatına ilişkin talebinin olduğu ve devir işlemi yapılması açısından bir sakıncanın bulunmadığına ilişkin belgenin mevcut olduğunun anlaşıldığı, bu kapsamda anılan belgelerden ve dosya içerisinde yer alan diğer yazışmalardan silahın ruhsatlı olduğunun anlaşılması karşısında;
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 06.06.2016 tarihli ve 2016/5776 esas, 2016/7400 karar sayılı ilamında "...Müsadere kararı güvenlik tedbiri olmakla birlikte hükmün bir parçası niteliğinde olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte verilen müsadere kararı da bu hükme bağlı olduğundan askıda bir karardır ve hüküm açıklanıncaya kadar hukuki sonuç doğurma yeteneği bulunmamaktadır..." şeklinde belirtildiği üzere, müsadere kararının hükme bağlı olduğu, somut olayda da sanık hakkında Bismil Asliye Ceza Mahkemesinin 01.04.2010 tarihli kararı ile sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde suç işlemediğinden bahisle düşme kararı verildiği, müsadere kararının hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar ile birlikte verildiği, anılan kararın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu kapsamda denetim süresinde suç işlenmemesi üzerine kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının artık hukuken mevcut bulunmadığı, müsadere kararının hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara bağlı olarak verildiği anlaşıldığından, itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 25.10.2018 gün ve 11846 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.11.2018 gün ve KYB/2018-89473 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması, esas itibariyle bünyesinde iki karar barındıran bir kurumdur. İlk karar teknik anlamda hüküm sayılan, ancak açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuken varlık kazanamayan bu nedenle hüküm ifade etmeyen, şartlara uyulması halinde düşme hükmüne dönüşecek, şartlara uyulmaması halinde ise varlık kazanacak olan mahkûmiyet hükmü, ikinci karar ise, bu ön hükmün üzerine inşa edilen ve önceki hükmün varlık kazanmasını engelleyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır. Bu ikinci kararın en temel ve belirgin özelliği, varlığı devam ettiği sürece, ön hükmün hukuken sonuç doğurma özelliği kazanamamasıdır.
Müsadere kararı güvenlik tedbiri olmakla birlikte hükmün bir parçası niteliğinde olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte verilen müsadere kararı da bu hükme bağlı olduğundan askıda bir karardır ve hüküm açıklanıncaya kadar hukuki sonuç doğurma yeteneği bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; hükmün açıklanmasıyla birlikte hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın bütün hüküm ve sonuçları ile ortadan kalkacağı gözetildiğinde, mahkemece denetim süresi içinde suç işlenmemesi nedeniyle açılan kamu davasının düşürülmesi kararı ile birlikte suça konu silahın akıbeti hususunda yeniden bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi karşısında, merci tarafından itirazın kabulü yerine, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesinde hukuka uygunluk görülmemiş ve anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 12.07.2018 gün ve 2018/683 D.İş sayılı itirazın reddine ilişkin kararının CMK.nun 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı"na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 11.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.