MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.06.2011 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 23.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, eser bedelinin tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemleriyle açılmıştır.
Davalı, davacıyla akdi bir ilişkisinin olmadığını davacının yaptığını iddia ettiği zemin etüt çalışmalarını dava dışı ... isimli bir kişiye yaptırdığını iş bedelini de ona ödediğini açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasında akdi bir ilişki olmadığından bahisle dava reddedilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Gerçekten taraflar arasında yazılı bir eser sözleşmesi ilişkisi bulunmamaktadır. Ancak dava dışı belediyeden gönderilen 05.08.2011 tarihli yazı ve eklerinde davacının davalı kooperatife ait arsa üzerinde zemin etüt çalışmaları yaptığı ve bu çalışmaların sonucunu bir rapor alarak dava dışı belediyeye sunduğu görülmektedir. Rapor sonucunda sorumlu jeoloji mühendisi olarak davacının adı ve imzası bulunmaktadır. Her ne kadar davalı bu çalışmayı da kapsayacak şekilde tüm proje çalışmalarını dava dışı mimar ...’ya yaptırdığını ileri sürmüş ve onunla düzenlenen 02.05.2008 tarihli sözleşmeyi delil olarak dosyaya sunmuş ise de bu sözleşme imzası olmayan davacıyı bağlamaz ve hüküm ve sonuçlarını sözleşmenin tarafları arasında meydana getirir.
Belirtildiği üzere, davanın tarafları arasında bir sözleşme ilişkisi yoksa da davacı davalı kooperatif yararına davranmış onun adına vekaletsiz iş görmüş sayılır. Vekaletsiz iş görmede temsil niyeti taşıyan bir kimse bu maksatla iş sahibinin yararına bir hizmet görür. Geçerli bir yasaklama bulunmadığı sürece de yapılan işi iş sahibinin yararına olduğu kural olarak kabul edilir. Bir kimsenin başkasının hukuk alanına kendi yararına müdahale etmesi mümkün olduğu gibi iş sahibinin yararına da müdahalesi mümkündür. İlk durumda gerçek olmayan ya da caiz bulunmayan vekaletsiz iş görme; ikinci durumda ise gerçek ya da caiz olan vekaletsiz iş görme söz konusu olur. Caiz olan (gerçek) vekaletsiz iş görmede iş gören halini icaplarının yapılmasını haklı gösterdiği zaruri ve faydalı masraflarının ödenmesini karşı taraftan isteyebilir. (B.K.m 413 f.1) iş sahibi de iş görenin yaptığı ve halin icaplarının yapılmasının haklı gösterdiği zorunlu ve faydalı masrafları ona ödemek zorundadır.
Yapılan bu açıklamalara göre mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacının vekaletsiz iş görme hükümlerine göre davalıdan isteyebileceği mahalli rayiç fiyatın ne olduğunu hesaplatmak istemi bunun sonucuna uygun bir karara bağlamak olmalıdır.
Bütün bu yönler gözden kaçırılarak davanın yazılı olduğu şekilde reddi doğru olmadığından, karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 18.04.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.