Esas No: 2021/2886
Karar No: 2021/6349
Karar Tarihi: 29.04.2021
Danıştay 6. Daire 2021/2886 Esas 2021/6349 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/2886
Karar No : 2021/6349
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): … mirasçıları:
1- … 2- …
3- … 4- …
VEKİLLERİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İstanbul İli, Zeytinburnu İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının yıkımı nedeniyle uğranıldığı öne sürülen 42.000,00-TL maddi ve 16.000,00-TL manevi zararın yıkım tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Ondördüncü Dairesinin 24/06/2015 tarih ve E:2014/10087, K:2015/5703 sayılı kararıyla bozulması üzerine İdare Mahkemesince bozma kararına uyulmayarak, davacılara ait yapının teknik raporda belirtilenin aksine imarlı ve ruhsatlı bir yapı olduğu ve/veya yapının yıkılacak derece tehlike arz etmediğine ilişkin bir iddiaya yer verilmediği gibi bu yönde bir bilgi veya belgenin de dava dosyasına sunulamadığı, ayrıca dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın mer'i uygulama imar planında kısmen yol alanında kalması nedeniyle korunmasının da mümkün olmadığının anlaşıldığı, bu durumda, idareye atfedilecek herhangi bir haksız veya hukuka aykırı eylem ya da işlemden, başka bir deyişle idarenin kusurundan kaynaklanan bir zarardan söz edilemeyeceği açık olup, herhangi bir bilgi veya belgeye dayanmayan tazminat talebinin kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle ilk kararında ısrar edilerek davanın reddine karar verilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 13/02/2020 tarih ve E:2019/1655, K:2020/357 sayılı kararıyla Mahkeme kararının ısrara ilişkin kısmının onanmasına ve işin esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi amacıyla dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Ortada yıkılması gereken tehlikeli bir yapı olmadığı, yapının imar affından yararlandığı, bu hususun davalı idare ve … Büyükşehir Belediyesi kayıtlarında belli olduğu, ..İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasına gerekli delillerin sunulduğu, Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Tazminat talebinin hukuki mesnetten yoksun olduğu, yapının ekonomik ömrünü tamamladığı, ruhsatsız olduğu ve imar planında bir kısmının yolda kaldığı, işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ…'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
İstanbul İli, Zeytinburnu İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının davalı idarece yıkımı nedeniyle uğranıldığı öne sürülen 42.000,00 TL maddi, 16.000,00 TL manevi zararın yıkım tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tazmini istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin 1. fıkrasında, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiş, son fıkrasında ise, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükmüne yer verilmiştir.
(Uyuşmazlık konusu eylem tarihi itibarıyla yürürlükte olan haliyle) 3194 sayılı İmar Kanununun "Arazi ve Arsa Düzenlemesi" başlıklı 18. maddesinin 1. fıkrasında; imar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyelein yetkili olduğu, 3. fıkrasında; düzenleme ortaklık paylarının, düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamayacağı, 9. fıkrasında; düzenleme sırasında, plan ve mevzuata göre muhafazasında mahzur bulunmayan bir yapı, ancak bir imar parseli içinde bırakılabileceği, 10. fıkrasında ise; bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapıların, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamayacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Aynı Kanunun ''Yıkılacak Derecede Tehlikeli Yapılar'' başlıklı 39. maddesinde; ''Bir kısmı veya tamamının yıkılacak derecede tehlikeli olduğu belediye veya valilik tarafından tespit edilen yapıların sahiplerine tehlike derecesine göre bunun izalesi için belediye veya valilikçe on gün içinde tebligat yapılır. Yapı sahibinin bulunmaması halinde binanın içindekilere tebligat yapılır. Onlar da bulunmazsa tebligat varakası tebliğ yerine kaim olmak üzere tehlikeli yapıya asılır ve keyfiyet muhtarla birlikte bir zabıtla tespit edilir. Tebligatı müteakip süresi içinde yapı sahibi tarafından tamir edilerek veya yıktırılarak tehlike ortadan kaldırılmazsa bu işler belediye veya valilikçe yapılır ve masrafı %20 fazlası ile yapı sahibinden tahsil edilir.'' kuralı yer almaktadır.
Yukarıda aktarılan mevzuatın değerlendirilmesinden, yapıların bir kısmının veya tamamının yıkılacak derecede tehlike arzettiği sonucuna ulaşılabilmesi ve bu durumdaki yapılar için yıkım kararı verilmesi için, yapının bütünü ve özellikle taşıyıcı unsurları üzerinde yapılacak teknik ve bilimsel incelemeyle ayrıntılı bir biçimde ortaya konulması, bu şekilde tespit edilen yapıların maliklerine, tehlikenin giderilmesi için maddede yazılan usule uygun bir şekilde tebligat yapılması gerektiği, yapı sahibinin bulunmaması ya da yapıda oturan kimse olmaması halinde tebligatın yapı yerine asılarak bir nüshasının da mahalle muhtarına bırakılması suretiyle yapılabileceği, öte yandan, 3194 sayılı Kanunun 18. maddesinin uygulaması sonucu imar planında kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapıların yıkımının ise ancak kamulaştırılmaları halinde mümkün olduğu anlaşılmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; İstanbul İli, Zeytinburnu İlçesi, …Mahallesi, …pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapı hakkında davalı idare teknik elemanlarınca 07.01.2008 tarihli teknik raporun düzenlendiği, anılan raporda, uyuşmazlık konusu yapı ile ilgili; imar arşivinde herhangi bir kaydına rastlanılmadığı, bir kısmının 1/1000 ölçekli planda yolda kaldığı ve davacıların murisi … adına kayıtlı olduğu anlaşılan taşınmaz mahallinde yapılan tetkikte, işgalli durumda zemin+1 normal katlı yapı bulunduğu, söz konusu yapının görünüm olarak ekonomik ömrünü tamamlamış olduğu, sıvalarının kısmen döküldüğü, bazı duvarlarında çatlaklar olduğu, görünen demirlerinin korozyona maruz kalarak çürümeye yüz tuttuğu, çatısının derme çatma malzemeden yapılmış olduğu, yapının her an çökmeye maruz kalarak can ve mal güvenliğini tehlikeye sokabilecek, şehircilik ve estetik açıdan çevreye olumsuzluk yapan, yaya trafiğine engel teşkil eden bir yapı olduğunun tespitine ve belirlenen olumsuzlukların tebliğ tarihinden itibaren on gün içerisinde giderilmemesi halinde yasal işlem yapılacağına ilişkin vb. hususları belirtilerek, 3194 sayılı İmar Kanununun 39. ve 40. maddesine göre ilgilileri tarafından 10 gün içinde olumsuzlukların giderilmesi, aksi halde yasal işlemlerin yapılacağı bildirilmiştir. 07.01.2008 tarihli teknik rapor uyarınca, söz konusu yapının 10 gün içerisinde tahliye edilmesi ve yıkılması hususunun yapıda oturan kiracıya 14.01.2008 tarihinde tebliğ edildiği, verilen sürede yapının yıkılmaması üzerine söz konusu yapı hakkında 3194 sayılı Kanunun 39. ve 40. maddeleri gereğince işlem yapılmak üzere … günlü, … sayılı Zeytinburnu Belediye Encümeni kararı alınarak, bu karara istinaden 01.08.2008 tarihinde yıkım işlemi gerçekleştirilmiştir. Yıkıma ilişkin encümen kararının iptali istemiyle davacılar tarafından açılan davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E…., K:.. sayılı kararın Dairemizin 30.09.2009 günlü, E:2009/3965, K:2009/8977 sayılı kararıyla, 3194 sayılı İmar Kanununun 39. ve 40. maddelerinde birbirinden farklı durumlar ve uygulanacak farklı usuller öngörüldüğü, tek bir tespite dayanılarak birbirinden farklı hususları düzenleyen iki kanun maddesine dayanılarak tesis edilen yıkıma ilişkin encümen kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle bozulduğu ve kararın düzeltilmesi isteminin reddine ilişkin kararın tebliği üzerine 01.08.2008 tarihinde gerçekleştirilen tahliye ve yıkım nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık 42.000,00 TL maddi, 16.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, Dairemizin bozma kararına uyularak, … İdare Mahkemesinin … günlü, E…., K:.. sayılı kararıyla, yıkıma ilişkin işlemin iptaline karar verildiği, bu kararın Danıştay Ondördüncü Dairesinin 15.05.2014 günlü, E:2013/494, K:2014/5762 sayılı kararıyla onandığı, 27.01.2015 günlü, E:2014/10049, K:2015/306 sayılı kararıyla, kararın düzeltilmesi isteminin reddedilmesi üzerine anılan kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Olayda, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 39. ve 40. maddeleri uyarınca yıkımına karar verilen davacılar murisine ait olan tek katlı yapı hakkında düzenlenen 07.01.2008 tarihli maili inhidam raporunda; "imar arşivinde herhangi bir kaydına rastlanılmadığı, bir kısmının 1/1000 ölçekli planda yolda kaldığı ve davacıların murisi … adına kayıtlı olduğu anlaşılan taşınmaz mahallinde davalı idare teknik elemanlarınca yapılan tetkikte, işgalli durumda zemin+1 normal katlı yapı bulunduğu, söz konusu yapının görünüm olarak ekonomik ömrünü tamamlamış olduğu, sıvalarının kısmen döküldüğü, bazı duvarlarında çatlaklar olduğu, görünen demirlerinin korozyona maruz kalarak çürümeye yüz tuttuğu, çatısının derme çatma malzemeden yapılmış olduğu, yapının her an çökmeye maruz kalarak can ve mal güvenliğini tehlikeye sokabilecek, şehircilik ve estetik açıdan çevreye olumsuzluk yapan, yaya trafiğine engel teşkil eden bir yapı olduğu" ifadelerine yer verilmişse de, yıkım işlemine esas alınan maili inhidam raporunun; yapının tehlikelilik derecesini ortaya koymaktan uzak ve sadece gözlemsel tespitler içerdiği, yapıya ilişkin herhangi bir statik hesaba yer verilmediği, yapının dayanıklılığı konusunda somut ölçüm ve araştırma yapılmadığı, yapının bir kısmının 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yolda kalmış olmasının tek başına söz konusu yapıyı, yukarıda anılan ve (uyuşmazlık konusu eylem tarihi itibarıyla yürürlükte olan haliyle) "Yıkılacak Derecede Tehlikeli Yapılar'a ilişkin hükümleri ihtiva eden 3194 sayılı İmar Kanununun 39. maddesi kapsamında değerlendirilmesine neden olmayacağı, kaldı ki, anılan Kanunun 18. maddesi uyarınca, imar planında kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapıların, plan kararlarının uygulanması için yıkımının ise ancak kamulaştırılmaları sonrasında mümkün olduğu hususunun da açık olduğu, dolayısıyla yıkım işlemine dayanak maili inhidam raporunun 3194 sayılı İmar Kanununun 39. maddesi kapsamında usulüne uygun olarak düzenlenmediği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, davacılar murisine ait olan yapının, eksik ve yetersiz olarak düzenlendiği anlaşılan maili inhidam raporu dayanak alınarak yıkılmış olması nedeniyle, davalı idarenin sözü edilen hukuka aykırı eyleminden doğan zararı tazmin etmesi gerektiğinden, tazminat isteminin incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, yıkıma ilişkin encümen kararının iptali istemiyle davacılar tarafından açılan davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E…., K:… sayılı kararda, davacıların murisi tarafından yapılan imar affı başvurusuna ait müracaat formundan yapının 1974 tarihinde yapıldığının belirtildiği, İdare Mahkemesince; uyuşmazlık konusu yapının, ruhsatının veya yapıya ilişkin imar affı başvurusunun ya da 1957 yılından önce yapılıp ruhsat almış sayılan yapılar kapsamında olup olmadığının araştırılması suretiyle, söz konusu yapının ruhsatının bulunması halinde kamulaştırma bedelinin, ruhsatsız bir yapı niteliğinde ise yapının enkaz bedelinin tazminine karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacıların temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 29/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.