10. Hukuk Dairesi 2017/6065 E. , 2020/86 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
Rücuan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesince ilâmda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.01.2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Av. ... ile davacı Kurum adına Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
I-İSTEM:
Davacı Kurum vekili, özetle; kurum sigortalısı ..."in davalı işverene ait işyerinde çalışırken geçirmiş olduğu iş kazası neticesinde vefat ettiğini, sigortalının hak sahiplerine peşin sermaye değerli gelir, cenaze yardımı ve tedavi gideri ödendiğini, kurum zararının 45.553,00 TL"lik kısmının tahsili için için ....Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 2012/46 Esas sırasına kayıtlı tazminat davası açtıklarını, açılan davanın kabulüne karar verilerek Yargıtay 10.Hukuk Dairesi Başkanlığınca onandığını ve kesinleştiğini, şimdilik 200.000,00 TL Kurum alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili, özetle; ayrıca kazanın oluşumunda müvekkili şirketin bir kusurunun bulunmadığını, kazanın oluşumundan işçinin sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, Yargıtay 10 Hukuk Dairesi Başkanlığı"nın 02.07.2013 tarihli 2012/13386 Esas, 2013/14976 Karar sayılı onamasından geçmiş olan ....Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi sıfatıyla) 2012/46 Esas, 2012/196 Karar sayılı dosyasını incelemiş ve huzurdaki dava, önceden kesinleşen rücuan tazminat davasının bakiye kısmına yönelik olması, eldeki davada ileri sürülen kusura yönelik tüm itirazların defaeten farklı zamanlarda ve temyiz incelemesinde ileri sürülmüş olması Yargıtay"ca tüm bu itirazlar değerlendirilerek yerel mahkeme kararını onamış olduğundan ..."nin mükerrer yeniden kusur incelemesi yapılması talebi dikkate alınmamıştır.
10/02/2017 havale tarihli ıslah dilekçesi ile toplam kurum zararı (Fatma Met yönünden 199.965,16TL, ... yönünden 23.470,27 TL, ... yönünden 8.844,59 TL PSDG ödemesi, 112.772,20 TL tedavi gideri ve 308,00 TL cenaze masrafı) 345.460,22 TL"den Giresun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/46 Esas sayılı dosyasından hüküm altına alınan 45.353,00 TL"sinin hüküm altına alındığını, dava açarken fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla 200.000,00 TL talep ettiklerini, geriye kalan kısmın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 03/03/2017 tarihli duruşmada alınan beyanında her ne kadar 10/02/2017 havale tarihli dilekçesi ile ... yönünden 8.844,59 TL PSDG ödemesi belirtmiş ise de maddi hata yaptıklarını, bu rakamın bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 8.944,59 TL olduğunu, kaldı ki dilekçesindeki toplam rakamın da 345.460,22 TL olduğunu belirtmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve mevcut delil durumu, dosyamız içerisinde bulunan ve Yargıtayca onanarak kesinleşen .....Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/46 Esas sayılı dosyası ve aldırılan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde davacı Kurum tarafından açılan davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı tarafından, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, mahkemece kabul edilen kusur oranına itiraz ederek istinaf talebinde bulunduğu görülmüştür.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi, davanın yasal dayanakları 5510 sayılı Yasanın 12., 21/1 ve 76/4. maddeleri olup, somut olayın incelenmesinden; davalı tarafın kendilerinin kusurunun bulunmadığından bahisle istinaf başvurusunda bulunduğu görülmekle birlikte iş bu yargılama konusunun ek dava niteliğinde olduğu taraflar arasında Giresun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/46 esas ve 2012/196 karar sayılı ilamında kusur durumunun tartışıldığı ve davalının %100 kusurlu kabul edilmesine ilişkin ilamın Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2012/13386 esas ve 2013/14976 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği görülmekle davalının kusuruna ilişkin itirazının kabul görmeyeceği açıktır. Zira kusur durumu kesinleşmiş ilam ile belirlenmiştir.
Bu kapsamda belirlenen kusur oranı ve Kurum zararı ile sorumluları hakkında varılan sonuç yönünden mahkemenin maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin başvurusunun 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili, mahkemenin kusura ilişkin değerlendirmelerinin yanılgılya dayalı olduğu ve kararın bu nedenlerle hatalı olduğunu belirterek ve resen dikkate alınacak diğer nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
Dava, 29.07.2010 tarihinde meydana gelen iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ve sigortalının vefatından önce Kurumca yapılan tedavi gideri ile cenaze masrafı nedeniyle oluşan kurum zararının davalı işverenden tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte olan 5510 sayılı Kanunun 21. ve 76. maddeleridir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 21.maddesinde ise, İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile tazmin sorumlularının Kurum karşısındaki sorumluluğu bir tavanla sınırlandırılmış olup, bu sorumluluk “...sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı…” bulunmaktadır. Maddenin açık hükmü karşısında; ilk peşin sermaye değerli gelirin, Kurum yararına tazmini mümkün kısmının belirlenebilmesi için gerçek zarar tavan hesabı yapılması zorunluluğu bulunmaktadır.
Gerçek zarar hesabı tazminat hukukuna ilişkin genel ilkeler doğrultusunda yapılmalı, sigortalı sürekli iş göremezlik durumuna girmiş ise bedensel zarar hesabı, ölümü halinde destekten yoksun kalma tazminatı (Borçlar Kanununun 45–46, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 54–55. maddeleri) hesabı dikkate alınmalıdır.
Gerçek zarar hesaplanmasında ise; zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, iş görebilirlik çağı, iş görmezlik ve karşılık kusur oranları, destek görenlerin gelirden alacakları pay oranları, eşin evlenme olasılığı, gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerekir. Anlaşılacağı üzere rücu alacağından sorumluk belirlenirken gelirlerin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerleri ile yargılamada yöntemince hesaplanacak gerçek (maddi) zarar karşılaştırması yapılıp düşük (az) olan tutarın hükme esas alınması gerekir.
Gerçek zarar miktarı; işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Sigortalı veya hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve... Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunun 2012/32 sayılı Genelgesiyle de ilk peşin sermaye değerlerinin hesabında anılan tablolarının uygulanmasına geçilmiştir. Gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH2010 tablosunun bakiye ömrün belirlenmesinde esas alınması gerekecektir.
İşçinin 60 yaşına kadar aktif dönemde günlük net geliri üzerinden, 60 yaşından sonra bakiye ömrü kadar pasif dönemde asgari ücret üzerinden, her yıl için ayrı ayrı hesaplama yapılacağı Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. İşçinin günlük net geliri tespit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanmakta, bilinmeyen dönemdeki kazancı ise; önceki uygulamalarda yıllık olarak %10 arttırılıp %10 iskontoya tabi tutulmakta idi. Tazminatların peşin olarak hesaplanması, buna karşılık gelirin taksit taksit elde edilmesi, bu nedenle peşin belirlenen tazminatın her taksitte ödenen kısmın bakiyesinden faiz geliri elde edileceğinden sermayeye ekleneceği nazara alınarak, tazminata esas gelire artırım ve iskonto uygulanmaktadır. Peşin sermayeden elde edilecek yarar reel faiz kadardır. Buna göre önceki uygulamalardaki gibi %10 artırım ve iskonto oranı yerine, enflasyon dışlanarak, değişen ekonomik koşullar ve reel faiz oranları nazara alınıp, Sosyal Güvenlik Kurumu ilk peşin sermaye değeri hesaplamalarına paralel olarak %5 oranının uygulanması hakkaniyete uygun olacaktır.
Gerçek zarar hesaplanması yönteminde, hak sahibi eşin kalan ömür süresi daha uzun olsa bile, destek süresi, sigortalının kalan ömrü ile sınırlı olup çocuklardan erkeğin 18, ortaöğretimde 20, yükseköğretim durumunda 25 yaşını doldurduğu tarih itibarıyla gelirden çıkacağı kabul edilmeli, evlenme tarihine kadar gelire hak kazanacağı belirgin bulunan kızın, aile bağlarına, sosyal ve ekonomik duruma, ülke şartlarına ve yörenin töresel koşullarına göre evlenme yaşı değişkenlik arz ettiğinden bu konuda Türkiye İstatistik Kurumunca bölgelere göre hazırlanan istatistiklerden yararlanılmalıdır.
Gelirin yansıma oranına gelince; 5510 sayılı Kanunun 19. ve 34 maddeleri uyarınca, ölenin gelirinin % 70’i dağıtıma esas tutulmalı, çocuk yoksa bu meblağın % 75’i eşe bağlanmalıdır. Çocuk varsa eşin payı (% 70 üzerinden) % 50’ye düşmeli, her bir çocuk için % 25 gelir bağlanmalıdır.
Eldeki davada ise, her ne kadar davacı Kurum talebi ile kesinleşen tazminat davasında alınan hesap raporu esas alınarak Kurum zararı belirlenmiş ise de, 5510 sayılı Yasanın 21. madde kapsamında sorumlular bakımından, gerçek zararın yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde belirlenmesi gereği ile özellikle hak sahibi erkek çocuk yönünden gelirden çıkıp çıkmadığı ile gelirden çıkmış ise fiili ödeme tutarları ile karşılaştırma yapılmalı ve düşük olan tutarın kusur karşılığı esas alınmalıdır. Ayrıca gerçek zarar hesaplanmasında hak sahibi erkek çocuk yönünden 18 yaş yerine 20 yaş esas alınmalı ve yeniden Kurumun alacağı belirlenmelidir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında, gerçek zarar tavan hesabına dair açıklanan ilkeler çerçevesinde bir rapor alınması ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sadece tazminat dosyasında alınan hesap raporuna dayalı olarak, karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve kararı temyiz etmeyen davacı Kurum karşısında, davalı hakkında verilen karar ile oluşan usuli kazanılmış hak da dikkate alınmak suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, davalı avukatı yararına takdir edilen 2.540,00 TL duruşma avukatlık parasının davacı Kuruma yükletilmesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.