11. Hukuk Dairesi 2018/1355 E. , 2019/3050 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 14/06/2017 tarih ve 2014/33 E. - 2017/588 K. sayılı kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 20/12/2017 tarih ve 2017/761-2017/863 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında "Sözleşme Yapma ve Prim Tahsil Etme Yetkisine Haiz Acentelik Sözleşmesi" imzalandığını, davalının, müvekkili şirket ile acentelik sözlemesinden kaynaklanan cari hesap borcunun teminatını teşkil etmek üzere dava dışı 3. şahsa ait taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiğini, davalının acentelik sözleşmesinde belirtilen şartlara uymaması üzerine Beyoğlu 5. 13.11.2011 tarih ve 16216 yevmiye no.lu fesihnamesi ile müvekkili şirket tarafından acentelik sözleşmesinin feshedildiğini, davalının sözleşmeden kaynaklanan 67.855,23 TL cari hesap borcunun müvekkili şirkete ödenmesi için davalıya ve dava dışı ipotek verene ihtarname tebliğ edilmesine rağmen borcunun ödenmediğini, İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2013/3008 E. sayılı dosyası ile davalı şirket ve ipotek veren aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının yaptığı itiraz nedeni ile takibin durduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline, takibinin devamına, kötü niyetli olarak itirazda bulunulması nedeni ile davalının % 20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacı şirket ile acentelik faaliyetleri devam ederken tahsilat sıkıntısı yaşadıklarını ve sigortalı prim borçlarını zamanında ödeyemediklerini, bu süreçte 67.825,23 TL olan cari borçlarının takip rakamı olan 43.728,56 TL"ye kadar düşürebildiklerini, alamadıkları primlerle ilgili bazı poliçelerin iptalini yapmak istediklerini, ancak o dönemde sigorta poliçe giriş ekranları kapalı olduğundan buna müsaade edilmediğini, davacı ... şirketince müşterilere yazı gönderilip poliçenin borç ödenmez ise iptal edileceği bildirilmediğinden tüm prim borçlarının kendi acenteliği üzerinde kaldığını, % 70 faiz oranın ipotek belgesinde bulunup, sözleşmede böyle bir oranın olmadığını, gerçekten alınmayan sigortalı prim borçlarından dolayı acentelikleri üzerinde kalan ve iptali yapılmayan poliçelerin tespitinin yapılmasını ve asıl borçlarını yükselten kısmın düşürülmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirket müdürünün beyanı ve hükme esas alınan bilirkişi raporu gereğince, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 43.728,56 TL cari hesap alacağı, asıl alacağa ihtar tarihinden takip tarihine kadar sözleşmede kararlaştırılan % 70 faiz oranı uygulanmak suretiyle 23.733,00 TL işlemiş faiz alacağı bulunduğu, davalı şirketin poliçesini düzenlediği tüm prim borçlarının tahsil edilmesinin kendi sorumluluğunda olduğu, davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiği gerekçesi davanın kabulü ile davalının İstanbul 10. İcra Dairesinin 2013/3008 E. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacak olan 43.728,56 TL"nin %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz istemleri yerinde değildir.
2-Mahkemece, dosyaya sunulan bilirkişi raporlarındaki % 70 faiz oranı ve bu oran üzerinden yapılan faiz hesaplaması dikkate alınarak davalının icra takibine itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmiştir. Ancak, dosya içinde bulunan davacının davalıya keşide ettiği Beyoğlu 5. Noterliği’nin 19/09/2012 tarih 13917 yev. numaralı 67.855,23 TL.sı borcun ödenmesi talepli ve ihtarnamede, davacı tarafından “borcun ödenmemesi halinde borcun banka reeskont faizi ile birlikte tahsil edileceğinin” davalıya bildirmiş olduğu görülmekle, davalı aleyhine başlatılan icra takibindeki faiz alacak miktarının takip tarihi itibarıyla belirlenmesinde davacının ihtarnamedeki bu beyanı dikkate alınarak faiz alacağının belirlenmesi gerekirken, ihtarnameden önce düzenlenen 26/03/2010 tarihli ipotek belgesinde yazılı % 70 faiz oranı üzerinden hesaplama yapan raporlara itibar edilerek hüküm kurulması doğru olmamış, bu nedenle hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz istemlerinin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.