Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın davacı idaresinde bulunan bisiklete çarpması nedeniyle davacının yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000 TL. maddi, 9.000 TL. manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili kusur oranı ve tazminat miktarını kabul etmediklerini, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, kazanın meydana gelmesinde davalının kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Hükme esas alınan raporlarda davacının ters yönden yola girmesi nedeniyle tam kusurlu olduğu belirlenmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de dava konusu olay nedeniyle İskenderun 1.Sulh Ceza Mahkemesinin 2008/700 E-2009/649 K. Sayılı kararında davalı D.. B.. hakkında yapılan yargılama sonunda sanığın da kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğu belirtilerek mahkumiyetine karar verilmiş, sanık tarafından temyiz edilen karar Yargıtay 12.Ceza Dairesi tarafından onanmıştır. Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesine etkisi Türk Borçlar Kanununun 74. (BK.53.) maddesinde düzenlenmiş olup, Hukuk Hâkimi Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Türk Borçlar Kanununun 74 (BK.53.) maddesinde, “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.Hükmü öngörülmüştür. Bu açık hüküm karşısında, Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ceza Mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun Hukuk Mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Y.H.G.K. 11.10.1989 gün ve E.1989/11-373, K.472 sayılı ilamı). Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından Ceza Hâkiminin Hukuk Hâkiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. O halde bir Ceza Mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki Hukuk Mahkemesinde de kesin delil oluşturacağı açıktır. Hukuk Genel Kurulu - 2008/4-564 E, 2008/536 K. Açıklanan nedenlerle ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile davalı D.. B..’ın da kusurlu olduğu belirlendiğine göre mahkemece kesinleşmiş ceza mahkemesi dosyası da değerlendirilerek bilirkişi heyetinden kusur oranlarının belirlenmesi için rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiştir. SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 8.7.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.