4. Hukuk Dairesi 2016/5022 E. , 2018/1422 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 25/08/2014 gününde verilen dilekçe ile sulama bedelinin tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 25/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, sulama bedeli alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm , davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının 2008-2009-2010-2011 yıllarına ait sulama bedelini ödemediğinden aleyhine takip başlattıklarını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı, alacağın zamanaşımına uğradığını, ayrıca kendi imkanlarıyla sondajla sulama yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının sulama kanallarını kullandığının dosya kapsamından sabit olmadığı, davacı tarafın ileri sürdüğü iddianın sübuta ermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bakanlar Kurulu kararı ile kurulan sulama birlikleri, 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 1580 sayılı (mülga) ve 5393 sayılı Belediyeler Kanunu, 442 sayılı Köy Kanunu ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu"nda yer alan düzenlemelerle yönetilmiş, 22/03/2011 tarihinde ise 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu yürürlüğe girmiştir.
6172 sayılı Kanunun amacı; ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımı maksadıyla umumi sulardan faydalanmak üzere Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilmiş veya halen inşa edilmekte olan ya da inşa edilmesi planlanan sulama tesislerini gayelerine uygun şekilde kullanmak, işletmek, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün onayını almak suretiyle işlettirmek, bu tesislerin bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunu yürütmek, tesisi geliştirmeye yönelik yeni projeler yapmak, yaptırmak veya tesisi yenilemekle görevli sulama birliklerinin kuruluşu, organlar ile görev ve yetkilerini düzenlemektir. Kanunun amacından da anlaşılacağı üzere; sulama birliklerinin en önemli görevlerinden biri ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımını sağlamaktır. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için; yetki sahasındaki gerek yer altı, gerekse yer üstü suları üzerinde tasarruf ve tevzii yetkisinin sulama birliğine ait olduğunun kabulü gerekmektedir. Zira uygulamada yüzeye
yakın suların çıkarılmasına 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun uyarınca müdahale edilmemekte, dolayısıyla yer altı sularının kontrolsüz kullanımına yol açılmakta olduğu, cazibeli sular yönünden ise çiftçiler arasında eşitsizliğe neden olacağı ve sulama tesislerinin su temin ettiği göl havzasının kurumasına ve dolayısıyla birlik hizmetlerinin aksamasına yol açılabileceği anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle, yeraltı suyu kullanımının su rejimini doğrudan etkileyeceği açıktır. Belirtilen nedenlerle, su kaynağı dışındaki diğer cazibeli sular ile sondaj sularının ücretlendirilmesinde hukuka aykırılık bulunmamakta, davalının arazilerini yeraltı suyu ile suluyor olması, sulama bedelinden muaf olduğu anlamına gelmemektedir. Yine 6172 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca sulama bedeli ödemek için birlik üyesi olmak da gerekmemektedir.
Bu durumda, mahkemece, 2008-2009-2010-2011 yıllarına ilişkin sulama bedeline yönelik davalının sorumluluğunun kapsamı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 01/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.