11. Hukuk Dairesi 2018/1177 E. , 2019/3046 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 01/11/2017 tarih ve 2017/433-2017/1171 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirket ortağı olduklarını, davalının 16.02.2012 tarihli genel kuruluna sunulan 2010 yılı ayrıntılı bilançosunda öz sermayenin -4.510.666,68 TL olarak belirtildiğini, böylece davalı şirketin sermayesinin ve kanuni yedek akçelerinin tamamını yitirdiğini, borca batık olduğunu, yöneticilerin, şirket fiilen iflas etmiş ve borca batık bir durumda olmasına rağmen, kanunun ilgili maddelerini ısrarla tatbik etmeyerek bu konuda genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırmadıklarını, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkarmadıklarını, mahkemeden şirketin iflasını istemediklerini, davalı şirkete ait makine ve tesisatın diğer ortaklar tarafından satış gibi gösterilmek suretiyle kendi şirketlerine aktardıklarını, TTK"ya göre anonim şirketin işletme konusunun imkansız hale gelmesinin sona erme sebebi olduğunu ileri sürerek davalı şirketin 6102 sayılı TTK"nın 531/1 maddesi uyarınca feshine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, 2010 yılındaki bilançoya dayanılarak 2 yıl sonra bu davanın açılamayacağını, öz sermayenin korunduğunu, şirketin mali durumunun kuvvetli olduğunu, uygun fırsatlar bulunduğunda ticari faaliyetin devam edeceğini, bir süre faaliyete ara vermenin feshi gerektirmeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, keşif gününde mahkemece yapılan gözleme göre herhangi bir ofis çalışanı bulunmadığı gibi bir personel kaydının bulunmadığı, makina ve demirbaşların olmadığı, şirkete ait iş yerinin İzotek İzolasyon Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti."ne ait bir iş yerinin alçı panellerle bölünerek oluşturulduğu, iş yerinin dışında davalı şirketin iş yerinin camına yapıştırılmış basit bir tabelası bulunduğu, buna karşılık iş yerinin üst kısmında İzotek firmasına ait büyük bir tabela mevcut olduğu, iş yerinde bulunan malzeme ve eşyaların keşif heyetinin gelişine göre hazırlanmış eşyalar olduğu, şirketin faaliyetine devam ediyormuş izlenimi vermeye yönelik olarak düzenleme yapıldığı, dava açıldığında ve dava sürerken şirketin ciddi bir ticari faaliyette bulunmadığının rapor içeriğinden açıkça anlaşıldığı, davalı şirketin tutumunun açılan fesih ve tasfiye davasını sonuçsuz bırakmak amacıyla şeklen ayakta kalmaya yönelik olduğu, şirketin ciddi bir üretim ve pazarlama faaliyeti içinde olmadığı, şirketin devamındaortaklar için yarar kalmadığı, bu sebeple tasfiye yerine başka bir çözüm ön görülmesine de lüzum olmadığı, şirketin tasfiyesi için haklı sebeplerin mevcut olduğu gerekçeleriyle davalı şirketin tasfiyesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Ancak, somut olaya uygulanması gereken 6102 sayılı TTK 531. maddesi gereğince haklı sebeplerin gerçekleşmesi halinde mahkeme fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir. Somut olayda, davacıların payı toplam % 16 olup, davalı işbu davada şirketin amaçlarını gerçekleştirmeye uygun finansal yapı ve aktif mal varlığı bulunduğunu savunmuştur. Yine, dava açıldıktan sonra olsa dahi, davalı şirket ticari mal alım satımı yapmış olup, dosyadaki bozma ilamı sonrası alınan bilirkişi raporunda, davalı şirketin 2013, 2014, 2015 yıllarında toplam 1.135.539,83 TL dönem net zararı olmasına rağmen 2016 yılında 763.709,33 TL dönem net kârının bulunduğu, 06/2017 döneminde 50.041,03 TL ticari bilanço karının olduğu, 30.06.2017 tarihi itibarı ile öz sermayesinin 1.551.855,87 TL olduğu belirtilmiş, ayrıca davalı şirket tarafından mahkeme kararından önce dosyaya sunulan 01/11/2017 tarihli dilekçe ekindeki evraklara göre davalı şirketin Hasanağa Organize Sanayi Bölgesindeki taşınmazı ile ilgili inşaat başlatılıp neticesinde üretim faaliyetine geçilmesi için yönetim kurulunun genel kurulu toplantıya çağırarak şirketin sermayesinin artırılması için çalışmalar yaptığı ve bu konuda 17/11/2017 tarihinde olağanüstü genel kurul yapılması ile ilgili evrakların dosyaya sunulduğu görülmüştür. Davalı şirket, faaliyetine devam etmek istediğini beyan etmektedir. 6102 sayılı TTK"nın 531. m. uyarınca fesih talebinde bulunabilmesinin en son çare olarak dikkate alınması gerektiği zira, asıl olanın şirketin devamlılığı olduğu, davalı şirketin aktif taşınmaz mal varlıklarının bulunması, dava açıldıktan sonra dahi olsa kar eder hale gelmesi, davacıların davalı şirketteki hisse oranları, şirketin Organize Sanayi Bölgesinde bulunan fabrikasını faal hale getirme konusundaki girişimleri dikkate alındığında, davalı şirketin feshinden önce davacı pay sahiplerine paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir çözüme karar verilmesi gerekirken, haklı sebeplerin varlığı halinde anılan madde kapsamındaki fesih yerine seçimlik diğer yetkilerin kullanılıp kullanılamayacağı hususunda yeterli bir gerekçeye yer verilmeden şirketin feshine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle de kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 16/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.