13. Hukuk Dairesi 2015/32986 E. , 2018/2356 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı üniversiteye ihaleler ve sözleşme kapsamında fatura karşılığı olarak tıbbi malzeme sattığını, malzeme bedelinin kararlaştırılan tarihte ödenmediğini belirterek 8.015.388,80 TL asıl alacak, 1.030.322,01 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.045.710,81 TL"nin davalıdan tahsiline ve asıl alacağa dava tarihinden itibaren ticari faiz yürütülmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, borçlarını imkan buldukça ödediklerinden eldeki davanın açılmasında hukuki yarar olmadığını, dava açılmadan evvel 1.525,801,85 TL ödediklerini bu miktarın da mahsubundan sonra geriye kalan 6.797,681,85 TL"yi kabul ettiklerini savunarak davanın reddini dilemiş, yargılama aşamasında ise beyanını düzelterek dava açılmadan evvel yapılan ödemenin 897.035,23 TL olduğunu, geriye kalan tutarın ise dava açıldıkdıktan sonra yapıldığını belirtmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 8.015.388,80 TL"nin mükerrer tahsile sebebiyet vermemek üzere dava tarihinden sonra davalının yaptığı ödemeler varsa bunlar mahsup edildikten sonra davacıya dava tarihi olan 25/03/2013 tarihinden itibaren asıl alacağa (dava tarihinden sonra yapılan ödemeler varsa gözönüne alınarak) ticari faiz işletilerek ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, davadan önceki işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, medikal malzeme satışı nedeniyle alacağın tazmini istemine ilişkindir. Dosya kapsamında yapılan incelmeden davalının dava açılmadan evvel 897.035,23 TL ödediği, yapılan ödemede bu ödemenin hangi borca mahsuben yapıldığının belirtilmediği, yapılan bilirkişi incelemesi ile dava aşamasında da ödemeler yapıldığı, dava açılmadan evvel ve açıldıktan sonra yapılan ödemenin toplamının 2.905.189,16 TL olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, dava açılmadan önce yapılan ödemenin hangi borçtan mahsup edileceğini belirleme yetkisinin alacaklı davacıda olduğu, alacaklı bu miktarı mahsup etmeden açtığından mahkemece mahsup yapılamayacağı ve dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla icrada dikkate alınacağına karar verilmiş ise de eldeki dava takibe vaki bir dava olmayıp alacak istemine ilişkin bir eda davasıdır. Dosya kapsamında davadan evvel yapılan ödemenin hangi borca mahsuben yapıldığı anlaşılamaktadır. Davacıda başka alacaklarımızdan mahsup ettik demek suretiyle yapılan ödemenin hangi alacaktan mahsup edildiğini açıklamamıştır.Ayrıca ödeme bir itiraz olup mahkemece her zaman dikkate alınması gerekir. O halde, mahkemece, ilk olarak dava açılmadan evvel yapılan ödemenin hangi borca mahsuben yapıldığına ilişkin kanıtları sunmak için davacıya süre verilmeli, davacının davadan önceki bir borçtan mahsup ettiğini kanıtlaması halinde bu miktarın eldeki dosyadan mahsup edilemeyeceği gözetilerek yalnızca davadan sonra yapılan ödemelerin dikkate alınıp, ödenen miktar kadar kısmın konusuz kaldığıda gözetilerek haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücreti belirlenerek hüküm kurulması ya da alacağın önceki bir borçtan mahsup edildiğinin davacı yanca kanıtlanamaması veyahut dava tarihinden sonra doğan bir borçtan mahsup edildiğinin davacı yanca belirtilmesi halinde davacının hangi alacaktan ödemeyi mahsup edeceğine ilişkin seçimlik yetkisi olmadığı dikkate alınıp, davadan önce yapılan ödemenin mahsup edilmesi ve davadan sonra ödenen miktar kadar da kısmın konusuz kaldığıda gözetilerek haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücreti belirlenerek hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde infazda tereddüt yaratacak mahiyette karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.