Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/3765 Esas 2012/5554 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/3765
Karar No: 2012/5554
Karar Tarihi: 16.04.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/3765 Esas 2012/5554 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi         2012/3765 E.  ,  2012/5554 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

    Davacı tarafından, davalı aleyhine 21.10.2009 gününde verilen dilekçe ile eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.07.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R
    Dava, ayıplı meydana getirilen eserdeki ayıpların giderilmesi bedelinin tahsili istemiyle açılmıştır.
    Davalı, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, açılan davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, eserdeki ayıbın eser bünyesinden kaynaklanmadığı, binanın yapısından kaynaklandığı nedeniyle dava reddedilmiştir.
    Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
    Taraflar arasında 16.10.2007 tarihli sözleşmeyle davalı şirketin davacıya ait binada PVC doğrama yapım işini üstlendiği, eser bedelinin ödendiği hususları çekişmeli değildir. Yaptırılan tespit ve bilirkişi raporuna göre eserdeki ayıplar binanın yapısından kaynaklanan boşluk sebebiyle ortaya çıkmıştır.
    Bir tanımlama yapmak gerekirse eserdeki ayıp, sözleşmede üzerinde anlaşılan (yüklenicinin esere ilişkin olarak zikrettiği) niteliklerin veya dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken lüzumlu niteliklerin meydana getirilen eserde bulunmamasıdır. Başka bir ifadeyle, eserde sözleşme ve dürüstlük kurallarına göre olması gereken vasıfla fiilen mevcut olan arasındaki fark ayıptır. Açık ayıp, eserin iş sahibine teslimi anında kolaylıkla görülebilen
    ayıplardır. Buna karşılık gizli ayıp, eserin tesliminden sonra ve kullanımı sırasında kendini gösteren ayıp türüdür.
    Dinlenen tanık ifadelerine göre, PVC doğrama imalatının montajından sonra davacı iş sahibinin açık ayıplı imalatı tespit ettiği ve derhal giderilmesi için derhal davalı yükleniciye ihbarda bulunduğu da sabittir.
    Kural olarak yüklenicinin basiretli bir tacir gibi eseri fen ve sanat kurallarına uygun meydana getirmeyi üstlendiği kabul edilir. Çünkü, yüklenici işinin ehli, iş sahibine göre konusunda uzman olan kişidir. Hizmet aktinde olduğunun aksine, iş sahibine bağlı olarak ve onun talimatlarıyla hareket etmez. İşinde bağımsızdır. Bu niteliklerinden dolayı yükleniciden tecrübeli ve uzman bir kimsenin teknik ve sanat kurallarına uygun hareket tarzını ölçü alması beklenir. Borçlar Kanununun 357. maddesinin 3. fıkrasına göre de işin devam ettiği sırada iş sahibinin uygulama isteminde bulunduğu zeminde kusur olduğunun anlaşılması ve imalatın fen ve sanat kurallarına uygun düşmeyeceğinin ortaya çıkması üzerine yüklenicinin iş sahibini bundan dolayı derhal haberdar etmesi gerekir. Aksi takdirde bu durumun neticelerine yüklenici katlanmak zorundadır. Başka bir deyişle, yüklenici durumu iş sahibine ihbardan sonra beklemeli ve iş sahibinin talimatını almalıdır.
    Somut olayda ise yüklenici, zemindeki boşluğun eserin ayıplı meydana geleceğini görmesine rağmen imalata devam etmiş, durumdan iş sahibini haberdar etmeksizin ve onun talimatına başvurmadan ayıplı bir eser meydana getirmiştir. Bu durumda, Borçlar Kanununun 360. maddesinden yararlanma olanağı bulunan davacı iş sahibi eserdeki ayıplar nedeniyle bedelde indirim isteyebilir.
    Yapılan bu saptamaya göre mahkemece, tespit sonucu alınan bilirkişi raporundan yeniden yapım bedeli 1.200,00 TL olarak saptandığından bunun davalıdan tahsili yerine davanın reddi doğru olmamıştır.
    Karar, açıklanan nedenle bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 16.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.