21. Hukuk Dairesi 2019/1984 E. , 2019/4662 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi
A)Davacı İstemi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin geçirdiği iş kazası nedeniyle 10.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı: Davalılardan ... Turizm vekili cevabında servis aracının malikinin müvekkili şirkette olmadığını, kazayla her hangi bir ilgisinin bulunmadığını, SGK nun her hangi bir malüliyet vermediğini, davacının kazadan önce bel fıtığı rahatsızlığının olduğunu ve korse kullandığını, araçta bulunan diğer işçilerin yaralanmadığını, davacının da her hangi bir yarasının olmadığını, kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin kusurunun da bulunmadığını, bu sebeplerle davanın reddini beyan etmiştir.
Davalı ... Elektrik şirketi vekili cevabında olayın iş kazası olmadığını, davacının kazadan iki gün önce bel fıtığı teşhisiyle rapor aldığını, kazayla rahatsızlığı arasında illiyet bağı bulunmadığını, davacının ertesi gün iş yerine özel arabasıyla geldiğini, beyanlarının doğru olmadığını, ibraz edilen taksi fişlerinin üzerindeki yazıların aynı tarihli, tarihsiz ve aynı kişinin eli ürünü olduğunu, farklı tarihlerde olanlarında numaralarının ardı ardına geldiğini, bu sebeple usulsüz olduğunu, fişlerdeki miktarların da fahiş olduğunu, bu sebeplerle davanın reddini talep ve dava etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:Dosya sunulan tüm bilgi ve belgeler incelenmiş, dosya konusunda uzman bilirkişiye verilerek rapor alınmış, alınan bu rapor dosya içeriğine, bilimsel verilere, yasa ve usule uygun bulunarak itibar edilerek davanın kısmen kabulü yönünde aşağıdaki hüküm kurulmuştur." şeklinde gerekçe oluşturularak davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
İstinaf Başvurusu
Davalı ... Taş. ve Servis Tic. A.Ş vekili gerekçeli istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, cevap dilekçesinde husumet itirazında bulunmalarına rağmen bu husus incelenmeden hüküm tesis edildiğini, müvekkilinin ... plakalı aracın maliki olmadığını, aynı şekilde araç sürücü ..."nun müvekkil şirketin çalışanı olmadığını, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda müvekkil şirket ile araç sürücüsü arasında iş akdi olduğu yönündeki değerlendirmenin doğru olmadığını, ilk derece mahkemesi tarafından davacının hiçbir zarar olmamasına rağmen tedavi ücretinin ödenmesine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini talep etmiştir.
Davacı vekiline gerekçeli istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporundaki davacının sürekli iş göremezlik kaybı olmadığı için tazminat hesabı yapılamadığı yönündeki tespitin kabulünün mümkün olmadığını, bilirkişilerin mahkemenin kendilerinden talep ettikleri hususlarda rapor hazırlamadıklarını, kaldı ki bilirkişi raporlarının bağlayıcı niteliğinin de bulunmadığını, yasaya ve usule aykırı olarak düzenlenen Adli Tıp Kurumu raporuna itibar edilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu kaza ile müvekkilin mevcut arızası arasında doğrudan illiyet bağı bulunduğunun açık olduğunu, maddi tazminat taleplerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini talep etmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
“”Davacı vekilince henüz gerekçeli karar yazılmadan ve tebliğ edilmeden 23/12/2016 tarihinde gerekçesiz istinaf dilekçesi süresi içerisinde verilmiş ve istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Tarafların gerekçeli istinaf dilekçelerini verme süresi gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren 8 gündür. Gerekçeli karar davacı tarafa 20/02/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olup davacı tarafından gerekçeli istinaf dilekçesinin 8 günlük yasal süre geçtikten sonra 02/03/2017 tarihinde dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından verilen 23/12/2016 tarihli gerekçesiz istinaf dilekçesi süresi içerisinde verilmiş olan ve geçerli olan istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesidir. Bu dilekçede her ne kadar istinafa konu edilen sebep ve gerekçeleri belirtilmemiş ise de; geçerli bir istinaf yoluna başvuru dilekçesi olduğundan kamu düzenine ilişkin şartlar incelenmiş olmakla, kamu düzenine aykırı herhangi bir durumunda bulunmadığı görülmekle DAVACI VEKİLİNİN istinaf kanun yoluna başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
Davalı vekili tarafından istinaf kapsamında bulunan ilk derece mahkemesi kararı yönünden hüküm altına alınan alacağın, 1.206,00 TL olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun miktar yönünden kesinlik sınırının altında kaldığı anlaşıldığına göre, DAVALI VEKİLİNİN istinaf başvurusunun miktar yönünden kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 346/2 ile 352/1 maddeleri gereğince MİKTAR İTİBARİYLE REDDİNE karar verilmesi gerekmiş olup, oy birliğiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
... ANADOLU 2. İŞ MAHKEMESİ"nin 21/12/2016 tarih 2011/1001 esas, 2016/792 karar sayılı kararına karşı davacı tarafın gerekçeli istinaf başvurusunun süresinde olmaması, süre tutum dilekçesinin gerekçe ve sebep içermemesi, kararda kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hataya da rastlanmamış olması nedeniyle ESASTAN REDDİNE,
... ANADOLU 2. İŞ MAHKEMESİ"nin 21/12/2016 tarih 2011/1001 esas, 2016/792 karar sayılı kararına karşı Davalı Vekilinin istinaf başvurusunun miktar yönünden kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 346/2 ile 352/1 maddeleri gereğince MİKTAR İTİBARİYLE REDDİNE, karar verilmiştir.
E)Bölge Adliye Mahkemesi Ek Kararı ve Gerekçesi:
“”Açıklanan tüm bu hususlar dahilinde davacı vekilinin tavzih istemli dilekçesinde beyan ettiği 12/05/2016 tarihli azil beyanı ve azilnamenin davacı vekili Av. ..."ı kapsamadığı söz konusu vekilin vekalet ilişkisinin ilk derece mahkemesi yargılaması esnasında yöntemince sonlandırıldığının yine yöntemince gösteren beyan ve belgelerinde sunulmadığı anlaşıldığına ve dosyadaki mevcut belgelere göre vekaletini sürdüren davacı vekiline yöntemince gerekçeli kararın tebliğ edildiği; dairemizin süreler bakımından usulsüzlüğü ispatlanamayan bu tebliğe itibar ederek hüküm tesis etmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı sonucuna ulaşıldığına göre davacı vekilinin tavzih isteminin yerinde olmadığı” gerekçesi ile davacı vekilinin tavzih isteminin reddine, karar verlmiştir.
F)Temyiz: Davacı vekili istinaf mahkemesince gerekçeli karara ilişkin olarak tarafımıza usulüne uygun şekilde yapılmış bir tebligatın bulunmadığı, tebligatın yapıldığı vekilin vekillik görevinin sona erdiği ve dolayısıyla davacı vekili sıfatıyla yapılan tebligatın müvekkilimizin azledilen eski vekiline yapıldığı istinaf mahkemesinin istinaf talebimizin esastan reddine kesin olarak karar verilmesi yasaya, usule ve hakkaniyete açıkça aykırı olup, bu durum müvekkilimizin telafisi imkansız zararlarla karşı karşıya kalmasına sebep olacağından istinaf mahkemesı kararının bozulması talep etmiştir.
G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesinde “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re"sen gözetir.” düzenlemesine yer verilmiş ve 352/1. maddesinde de başvuru şartlarının yerine getirilmemesi ya da başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi halinde gerekli kararın verileceği belirtilmiştir.
Dava iş kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup, davanın kısmen kabulü yönündeki mahkeme kararının davacı vekiline 21/12/2016 tarihli duruşmada tefhim edildiği, davacı vekilinin ilgili karara karşı süresinde, 23/12/2016 tarihinde süre tutum dilekçesi verdiği, 02/03/2017 tarihinde de gerekçeli istinaf dilekçesi vererek istinaf isteminde bulunduğu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 10/04/2018 tarih ve 2017/1057 E.- 2018/577 K. sayılı kararı ile gerekçeli kararın 20/02/2017 tarihinde tebliğine rağmen yasal 8 günlük süre geçtikten sonra 02/03/2017 tarihinde gerekçeli istinaf dilekçesi sunulduğundan bahisle ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık görülmediğinden ve süresinde istinaf sebep ve gerekçelerini içerir dilekçe sunulmadığından, davacının istinaf başvurusunun HMK"nın 342/2-e bendi, 352. ve 355. maddeleri ile İİK"nın 363/1 maddesi gereğince reddine karar verildiği, davacı vekilinin tavzih istemli dilekçesinde 12/05/2016 tarihli azil beyanı ve azilnamenin davacı vekili Av. ..."ı kapsadığı, yöntemince gerekçeli kararın tebliğ edilmediğini beyan ettiği, ... Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 14/12/2018 tarih ve 2017/1057 E.- 2018/577 K. sayılı ek kararı ile davacı vekilinin tavzih isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle tavzih isteminin reddi kararı üzerine davacı vekilinin temyiz dilekçesinde gerekçeli karar tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürdüğü görülmektedir.
Davacı vekili ...’ın 12/05/2016 tarihinde vekaletname sunduğu ve bu tarihten sonraki duruşmaları takip ettiği ve 23/12/2016 havale tarihinde istinaf süre tutum dilekçesi verdiği görülmekle, gerekçeli kararın aynı vekile tebliğ edilerek istinaf yoluna başvuru süresi geçtikten sonra, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından inceleme yapılması gerekirken yazılı şekilde eksik tebligat ile sadece süre tutum dilekçesi incelenerek sonuca gidilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılacak iş, Mahkeme gerekçeli kararının istinaf süre tutum dilekçesi veren vekile tebliğ edilerek istinaf yoluna başvuru süresi geçtikten sonra, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından inceleme yapılması gerekirken, süre tutum dilekçesine göre yalnızca kamu düzenine aykırılık yönünden istinaf incelemesi yapılarak, istinaf talebinin reddine karar verilmesi isabetsizdir.
H )Sonuç:... Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 2017/1057 E.- 2018/577 K. kararının yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
24/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.