MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.03.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin görevsizliğine dair verilen 29.09.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R
Dava, aynı zamanda arsa sahibi olan davalı yüklenici şirketten adi yazılı tarihsiz konut satış sözleşmesiyle satın alınan bağımsız bölümün tescili, 13 aylık gecikme bedeli toplamı 3.900,00 ABD Dolarının tahsili istemiyle tüketici mahkemesinde açılmıştır.
Davalı, tüketici mahkemesinin görevsiz olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, görevsizlik kararı verilmiş, bu hükmü davacı temyiz etmiş, karar Dairemizin 15.01.2007 tarihli ilamıyla çekişmenin esasının incelenmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmuş, ancak Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin bazı ilamlarından söz edilerek yine görevsizlik kararı verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Burada öncelikle ve özellikle usuli kazanılmış hak kavramı üzerinde durulması gerekmektedir. Usul yasasında düzenlenmemiş olmakla birlikte usuli kazanılmış hak kavramı, Yargıtay içtihatlarıyla kabul edilmiş ve geliştirilmiştir. Bu müessesenin tarifi ise 09.05.1960 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında yapılmıştır. Belirtilen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre “bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda
kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o Kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması usule uygun sayılmaz ve bozma sebebidir.” Buna göre mahkemenin doğru bularak uyduğu veyahut kanun gereğince uymak zorunda olduğu bozma kararıyla dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir. Buna aykırı karar verilmesi usul ve kanundan uzaklaşmak anlamına gelir ki böyle bir sonucun kabulü olanaksızdır.
Somut olaya gelince;
Mahkemece Dairemizin 15.01.2007 tarihli bozma ilamına 14.06.2007 tarihli oturumda uyulmuştur. Dolayısıyla, bozma ilamı lehine bozma yapılan taraf bakımından usuli kazanılmış hak doğuracağından mahkemece bu hakkın doğurduğu sonuçların ihlali suretiyle yeniden görevsizlik kararı verilmesi mümkün değildir.
Kararın çekişmenin esası incelenmek üzere değinilen nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 16.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.