8. Hukuk Dairesi 2017/10582 E. , 2017/5215 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı 3. kişi vekili, 10.9.2013 tarihinde haczedilen menkullerin müvekkili şirkete ait olduğunu, müvekkili şirketin borçlu şirket ile organik bağının bulunmadığını, her iki şirketin farklı tüzel kişiliğe sahip farklı adreslerde ve farklı alanlarda faaliyet gösteren firmalar olduğunu iddia ederek, istihkak davasının kabulü ile,tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, 3.kişi şirket ile borçlu şirket arasında organik bağ bulunduğunu açıklayarak davanın reddi ile davacı 3. kişilerin tazminata mahkum edilmesini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; borçlu şirket ile davacı 3. kişi şirket arasında organik bağ bulunduğu, haciz sırasında borçlu şirkete ait evrakların bulunduğu, buna göre borçlu ve 3. kişi şirketin alacaklıdan mal kaçırmak amacı ile birlikte hareket ettiği, fatura ve vergi levhasının davacının iddiasını ispata yeterli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili ve davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3. kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı 3. kişi vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Davalı alacaklı vekilinin tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
İİK"nun 97/13. maddesine göre istihkak davası üzerine takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa, alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken miktarın %20"sinden aşağı olmamak üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunacağı kurala bağlanmıştır.
Somut olayda yargılama esnasında, davacı 3. kişi vekilinin talebi doğrultusunda, 07.10.2013 tarihli tensip zaptının 10 nolu ara kararı ile davaya konu menkullerin satışının tedbiren durdurulmasına karar verildiği, bu ara kararın mahcuzlar yönünden takibin durdurulması niteliğinde olduğu tazminat koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, davalı alacaklı şirket lehine istifası geciken miktarın, %20"sinden aşağı olmamak üzere, davacıdan tazminat alınmasına karar verilmesi gerekirken, bu yönde karar verilmemesi doğru değildir.
Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden 6100 sayılı HMK"nun ek Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulüne ve hüküm fıkrasına ""İİK"nun 97/13. maddesi uyarınca hacizli malların değerinin %20 si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalı alacaklıya verilmesine,"" cümlesinin eklenmesine hükmün düzeltilen bu şekli ile ONANMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde davalıya, 31,40 TL onama harcının peşin harca masubu ile artan 208,60 TL"nin davacıya ayrı ayrı iadelerine, 06.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.