3. Hukuk Dairesi 2020/1301 E. , 2020/7402 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen muarazanın meni ve istirdat davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında, bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kurum ile Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesi imzaladığını, davalı kurumun 06/02/2015 tarihli yazısıyla; 17/10/2014 tarihli inceleme raporuna istinaden, kuruma 561.490,96 TL alacak ve 173.177,90 işlemiş faiz olmak üzere toplam 734.668,86 TL borcu bulunduğu ve bu borcun kurum nezdindeki alacaklarından mahsup yoluyla tahsil edildiğini bildirdiğini, 2012 yılına ait örnekleme yöntemi ile seçilen tedavi faturalarının ödendiği halde aradan iki yıl geçtikten sonra bazı sağlık hizmetlerinin ve kullanılan malzemelerin usulsüz bir şekilde fatura edildiğinden bahisle borç çıkarılmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; davalı kurum tarafından yaratılan muarazanın meni ile alacağından haksız şekilde mahsup edilen 734.668,86 TL"nin davalı kurumdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Davanın açıldığı Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesince; davacı şirketin 667 ve 670 sayılı KHK"lar gereği ticaret sicilinden terkedilmiş olduğu, mevcut durumda davacının Hazine davalın SGK olması nedeniyle 3533 sayılı Yasanın 4. maddesi gereği davanın tahkim usulüne göre halledilmesi gerektiği gerekçesiyle, dosyanın Yüksek Dereceli Hukuk Hakimine (Gaziantep 8. Asliye Hukuk Mahkemesi) gönderilmesine karar vermiştir.
Davaya hakem sıfatıyla bakan ilk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davalının istinaf başvurusunun reddine, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden kararın düzeltilmesine karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Mecburi tahkimi öngören 3533 sayılı Kanun’un 1. maddesi; “Umumi, mülhak ve hususi bütçelerle idare edilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı Devlete veya belediye veya hususi idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkan ihtilaflardan adliye mahkemelerinin vazifesi dahilinde bulunanlar bu kanunda yazılı tahkim usulüne göre halledilirler” hükmünü içermektedir.
Buna göre, bir uyuşmazlığın 3533 sayılı Kanun çerçevesinde çözülebilmesi için, anılan Kanunun yukarıda belirtilen 1. maddesindeki açık hükme göre, uyuşmazlık; umumi, mülhak ve hususi bütçelerle idare edilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı devlete veya belediye ve hususi idarelere ait olan daire ve müesseler arasında çıkmış olmalı ve adli yargının görev alanı içerisinde bulunmalıdır. Uyuşmazlığın her iki tarafının da bu hüküm kapsamında olması zorunlu olup, aksi takdirde davaya anılan Kanun çerçevesinde mecburi hakem sıfatı ile bakılması mümkün değildir.
Somut olayda; davalı kurumun anılan Kanun kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Zira, 01/01/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 2. maddesinde; bu Kanunun, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin mali yönetim ve kontrolünü kapsadığı açıklanmış, 3/d maddesinde, münhasıran bu Kanun’un uygulanmasında sosyal güvenlik kurumlarının, bu Kanuna ekli (IV) sayılı cetvelde yer alan kamu kurumlarını ifade ettiği belirtilmiş, Kanuna ekli (I) sayılı Cetvelde Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri, (II) sayılı Cetvelde Özel Bütçeli İdareler, (III) sayılı Cetvelde Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar sıralandıktan sonra (IV) sayılı Cetvelde Sosyal Güvenlik Kurumları olarak 5502 sayılı Kanunla kurulan Sosyal Güvenlik Kurumuna yer verilmiştir. Bu durumda, Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ile Özel Bütçeli İdareler arasında yer almayan davalı kurumun, 3533 sayılı Kanun kapsamında olmadığı hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesinin hakem sıfatıyla verdiği kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilmesine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, bölge adliye mahkemesince; davacı vekilinin istinaf isteminin kabul edilmesi nedeniyle, 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b-2. ve 359/2 maddesi hükümleri uyarınca ilk derece mahkemesi kararı tamamen kaldırılarak, taleplerin her biri karşılanacak biçimde, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi suretiyle yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken; infazda tereddüt oluşturacak şekilde, ilk derece mahkemesince verilen kararın sadece vekalet ücreti yönünden düzeltilmesi suretiyle hüküm tesis edilmesi doğru değildir.
2- Bozma nedenine göre, tarafların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle tarafların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HMK"nın 373/2 maddesi uyarınca dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 07/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi