(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/1604 E. , 2012/5522 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.06.2010 gününde verilen dilekçe ile intifa hakkına konu taşınmaza elatmanın önlenmesi ve taşınmazın teslimi istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 09.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 10.04.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 1110 parsel sayılı taşınmazda 27.11.2002 tarihinden başlamak üzere 15 yıl süreli intifa hakkı sahibi olduklarını, bu haklarını bayileri ... İnşaat A.Ş. aracılığı ile kullandıklarını, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmeyi feshettiklerini, intifa hakkına konu taşınmazın kendilerine verilmeyerek davalının kullanımına terk edildiğini ileri sürerek davalının taşınmaza elatmasının önlenmesi, taşınmazın kendilerine teslimi ve çekişmenin giderilmesini talep etmiştir.
Davalı, Rekabet Kurumunun 2002/2 sayılı Tebliği uyarınca davacının intifa hakkının sona erdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Rekabet Kurumu Tebliğleri ve Danıştay kararlarına göre süresi 5 yılı aşan intifa hakkı nedeniyle grup muafiyetinden yararlanılamayacağı, taşınmazın davalı tarafından kullanıldığı, taşınmaz üzerinde davacı şirkete ait herhangi bir tabela, malzeme, kurumsal kimlik, amblem ve logonun bulunmadığı, davacının ancak önceki bayisi ... İnşaat A.Ş."den tazminat isteyebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün
olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür.
Taşınmaz mallar üzerinde intifa hakkı, resmi senedin düzenlenerek tapuya tescili ile kurulur. Hak sahibi hakkını bizzat kulanabileceği gibi üçüncü kişiler aracılığı ile de kullanabilir.
İntifa hakkı; bir süreyle sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vazgeçmesi, intifa hakkı sahibinin ölümü veya tüzelkişi ise tüzel kişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünüyle, harap olması sebebiyle artık ondan yararlanma olanağının kalmaması durumlarında sona erer. (TMK.m.796)
İntifa hakkı sona erdirilmediği sürece de taşınmazdan tam yararlanma hakkına sahip olan intifa hakkı sahibi bu hakka yönelik elatmanın önlenmesini isteyebilir.
Somut olayda da; dava konusu taşınmaz üzerinde davacı lehine biçimine uygun olarak düzenlenmiş 27.11.2002 tarihli 15 yıl süreli intifa hakkı vardır. Davacı bu hakkını dava dışı bayisi ... İnşaat A.Ş. aracılığı ile kullanırken bayilik ilişkisini sona erdirmiş, şimdi intifadan kaynaklanan hakkını kullanmak istemektedir. Ancak taşınmaz üçüncü kişiye teslim edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz üzerindeki intifa hakkı sona erdirilmediği sürece hak sahibinin bu hakkını kullanmak istemesi hakkın özünden kaynaklanmaktadır. Rekabet Kanununun 4. maddesi ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin esasları belirleyen Rekabet Kurulunun 2002/2 - 2003/3 sayılı Tebliğleri uyarınca 18.09.2010 tarihine kadar dağıtım şirketleri ile bayiler arasındaki sözleşme ilişkisinin rekabet hukuku ilkeleri ile uyumlu hale getirilmesi için muafiyet tanınmıştır. Dağıtım şirketlerinin verilen süre içerisinde yükümlülüklerini yerine getirmemesi rekabet hukukunda öngörülen yaptırımların uygulanmasına neden olabilir. Davacının özel hukuk açısından halen geçerliliğini koruyan intifa hakkını kullanmak istemesi nedeniyle davalının taşınmaza elatmasının önlenmesini isteme hakkı vardır.
Mahkemece açıklanan tüm bu hususlar gözetilerek davanın kabulü yerine yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 900,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 13.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.