Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2070
Karar No: 2012/5517
Karar Tarihi: 13.04.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2070 Esas 2012/5517 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi         2012/2070 E.  ,  2012/5517 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.08.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil ile araç trafik kaydının iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedellerinin tahsilinin istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.03.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... ile duruşmasız temyizi davalı ... ve ... vekili ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 10.04.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ile karşı taraftan davacı vekili Av.... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı, davalılardan ...’nun annesi olduğunu, eşi olan dava dışı ...’in aleyhine boşanma ve tazminat davası açtığını, mal varlığına tedbir konulması korkusuyla yaptığı işleri davalı ...’nun verdiği 07.03.2007 tarihli vekaletname ile onun adına yapılmış gösterdiğini ve bu suretle 8 adet taşınmaz ile ... plakalı aracı vekaleten ... adına aldığını, ancak hem taşınmazların hem de aracın gerçek malikinin kendisi olduğunu, annesi ile aralarının bozulması üzerine taşınmazlara kayden malik görünen davalı ...’ın tüm taşınmazları tapuda davalılardan ...’ya 26.10.2007 tarihinde sattığını, satış yaptığı ...’dan aynı tarihli vekaletname aldığını, aldığı bu vekaletname ile 193 ada 17 sayılı parseldeki 3 numaralı bağımsız bölümü 19.12.2007 tarihinde davalı ...’e tapuda satış gösterdiğini, 753 ada 3 sayılı parseldeki 19 numaralı bağımsız bölümü de davanın açıldığı 05.08.2008 tarihinden sonra ihtiyati tedbir kararına
    rağmen 08.08.2008 tarihinde diğer davalı ...’a sattığını, inanç ilişkisi ve son kayıt maliklerinin kötüniyetleri sebebiyle taşınmazlara ait tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, ... plakalı aracında mülkiyetinin iptali ile adına tescilini, mümkün olmadığı takdirde bedellerinin tahsilini istemiştir.
    Davalılardan ..., inanç ilişkisinin varlığını kabul etmiş ancak taşınmaza sonradan malik olan diğer davalıların iyiniyetli olduklarını, davanın bu sebeple reddi gerekeceğini savunmuştur.
    Kayıt maliki olan diğer davalılar ise iyiniyetli malik olduklarını, davanın reddi gerekeceğini savunmuşlardır.
    Mahkemece, dava kabul edilmiştir.
    Hükmü, davalılar temyiz etmiştir.
    Davacı, davalılardan ... ile inanç ilişkisinde olduğunu, diğer davalıların ise kötüniyetli kayıt malikleri olduklarını ileri sürerek bu davayı açmıştır. Burada öncelikle inanç ilişkisinin hukuki niteliği ve kayıt maliklerinin iyiniyet veya kötüniyetle mülkiyet kazanması durumlarının hukuki sonuçlarının ne olduğu hususları üzerinde durulması gerekecektir.
    İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
    İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
    İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
    İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine
    getirilmesi istenebilir.
    İnanç sözleşmesi, 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
    Eldeki davada, taraflar arasında yukarıdaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı bir sözleşme yoksa da inanç ilişkisinin varlığı davalı ... tarafından kabul edildiğinden davacı bu ilişkinin varlığını ...’na karşı kanıtlamıştır.
    Belirtildiği üzere, ikinci kademede diğer davalıların kaydı iyi veya kötü niyetle kazanıp kazanmadıklarının da incelenmesi gerekecektir.
    Bir tanımlama yapmak gerekirse iyiniyetten maksat, 08.11.1991 tarihli ve 1990/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Karar gerekçesinde açıklandığı üzere “hakkın doğumuna engel olacak bir hususun hak iktisap edilirken kusursuz olarak bilinememesidir.” Belirtilen bu ilke, Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinde aynen “tapu kütüğündeki sicile iyiniyete dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” şeklide açıklanmış, aynı ilke tamamlayıcı madde olan m.1024’de “bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz” biçiminde vurgulanmıştır.
    Davalılardan ... 1973 doğumludur. Yaptırılan araştırmaya göre bir iş yeri sahibi olup aylık geliri 2.000,00 TL – 2.500,00 TL civarındadır. Tanıkların sözlerine göre de davalılardan ... ile taşınmaz satışından evvel de ilişki halindedir. ... ise dava konusu 753 ada 3 sayılı parsel üzerindeki 19 numaralı bağımsız bölümü davanın açılmasından sonra ve ihtiyati tedbir kararına rağmen satın almıştır. Bu kişilerin kaydı iyiniyetle kazandıklarını kabule olanak bulunmamaktadır. Dolayısıyla, söz konusu kişilerle ilgili davanın kabulünde bir yanılgı yoktur.
    Davalılardan ... ile ...’nun diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Davalılardan ..., 193 ada 17 sayılı parsel üzerindeki 3 numaralı bağımsız bölümü 19.12.2007 tarihinde ... vekili ...’dan satın almıştır. Aynı tarihte, davanın ihbar edildiği Akbank A.Ş.’den konut kredisi kullandığı, kullandığı konut kredisinin vekili olan ...’na ödenmesi için bankaya talimat verdiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu davalının kötüniyetine ilişkin davacı tarafından getirilen başkaca da delil bulunmamaktadır. Değişik bir ifadeyle, davalı ...’in kötüniyetli malik olduğu kanıtlanmadığından mahkemece 193 ada 17 sayılı parsel üzerindeki yapının 3 numaralı bağımsız bölümüne ilişkin tapu
    iptali ve tescil davası reddolunmalıdır.
    Davalılardan ...’nun ... plakalı araçla ilgili temyiz itirazına gelince;
    Araç trafik sicilinde ... adına kayıtlıdır. Trafikte kayıtlı olan aracın kaydında düzeltme yapılması idari nitelikteki bir işlem olup bu husustaki uyuşmazlık idari yargı yerinde giderilebilir. Fakat, satışın yapılıp yapılmadığının tespiti davası genel mahkemelerde görülebilir. Araç mülkiyetinin nakli talebi içinde aracın satışının yapılıp yapılmadığının tespiti istemi de bulunacağından mahkemece davacının trafik kaydının iptali ile tescil isteminin görev yönünden reddine, şayet araç satışı gerçek bir satış değilse satışın yapılmadığına dair tespit hükmü kurulması gerekirken aracın kaydının iptali ile davacı adına tescili şeklinde hüküm tesisi de doğru olmamıştır.
    Karar, açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 900,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...’e, 900,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin de davalılar ..., ... ve ...’dan alınarak davacıya verilmesine, verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıran taraflara iadesine, 13.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi