(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/4247 E. , 2012/5514 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.06.2010 ve birleşen dosyada davalı ... aleyhine 26.10.2010 gününde verilen dilekçeler ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.11.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, TMK"nun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen dosyanın davalısı ..."ya usulüne uygun tebligat yaplmadığı görülmüştür.
Mahkemece, davanın kabulü ile 60 parsel sayılı taşınmaz lehine, kadastro bilirkişinin 05.10.2010 tarihli raporunda 1. seçenek olarak (A) ile gösterilen 41 no"lu parselin batı sınırı ile kısmen de güney sınırından 242,17 m2"lik kısmı ve 725 no"lu parselin doğu sınırından krokide (B) ile ve kırmızı renkle gösterilen 184,35 m2, toplamları 147,75 m uzunluğunda ve 3m genişliğinde olmak üzere geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Somut olayda; davacı 60 sayılı parselin maliki olduğunu, taşınmazının genel yola bağlantısının bulunmadığını belirterek 725 sayılı parsel maliki Hazineyi davalı göstererek geçit hakkı tesisi için dava açmıştır. Yapılan keşif sonucunda, 725 sayılı parselin genel yola ulaşmadığı, genel yola 41 sayılı parselle birlikte ulaşabileceği anlaşıldığından 41 sayılı parsel malikine karşı davacıya dava açması için süre verilmiş ve açılan dava eldeki dava ile birleştirilmiştir. Ancak 41 sayılı parselin maliki ..."ya dava dilekçesi ve duruşma günü Tebligat Kanununun 21.maddesine göre tebliğ edilmiş, ancak komşusunun imzası alınmamış olduğundan yapılan tebilgat usulüne uygun değildir.
Ayrıca, mahkemece 41 sayılı parsel ve 725 sayılı parselden geçit hakkı kurulmuştur. 725 sayılı parselin tapu kaydının incelenmesinde 11.978 m2 ham toprak vasfı ile Hazine adına kayıtlı olduğu ve okul yeri olarak Milli Eğitim Bakanlığına tahsisli olduğu anlaşılmaktadır. Kamu hizmetine özgülenen (okullar, parklar, cami yerleri vb.) taşınmazlar üzerinde geçit kurulamaz. Geçit davalarında gözetilmesi gereken ilkelerden biride özel mülkiyete konu
olamayacak kamu mallarından geçit verilemeyeceğidir. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Diğer taraftan dosyada mevcut kadastro paftasının ve fen bilirkişisinin krokisinin incelenmesinde davacıya ait bu parselin doğusunda kalan 486 sayılı parselin yüzölçümü daha büyüktür. Fen bilirkişisinin 05.10.2010 tarihli raporunda ve ekindeki krokide yeşil renkle ve (C) harfi ile gösterilen mevcut çıkmaz yol olan kadastro yoluna bağlanan ve oradan da 41 sayılı parselde kırmızı renkle ve (A) harfi ile gösterilen güzergahı takiben genel yola ulaşan seçeneğin değerlendirilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece, bilirkişiden (C) seçeneğine ilişkin görüşü alınarak 486 sayılı parselin tapu kaydı celbedilerek malik veya malikleri belirlenmeli, bu seçeneğin uygun olması durumunda davacıya bu parsel malik veya maliklerine karşı dava açması için süre verilmeli ve açılan dava eldeki dava ile birleştirilmelidir. 41 sayılı parselin malikine dava dilekçesi ve duruşma günü usulüne uygun olarak tebliğ edilerek savunması alınmalı, varsa delilleri toplanmalıdır. 486 parsel sayılı taşınmaz üzerinde belirlenen (C) seçeneğinin değerlendirilmesi yapılmadan kamu malı niteliğinde olan 725 parsel sayılı taşınmazdan geçit kurulması doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1).bentte açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2).bent uyarınca hükmün BOZULMASINA, 13.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.