16. Hukuk Dairesi 2012/3272 E. , 2012/6663 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Uran Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 131 parsel sayılı 379,22 ve 129 ada 2 parsel sayılı 130,53 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, taşınmazların kaçak ve yitik kişilerden intikal ettiği ve toprak tevzi komisyonunca oluşturulan tapu kayıtları olduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu, 101 ada 131 parsel sayılı taşınmazın 264,76 metrekarelik kısmının kadastro tespitinin iptali ile davacı Hazine adına tesciline, aynı taşınmazın 114,46 metrekarelik kısmı ile 129 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece 129 ada 2 parsel sayılı taşınmazın Hazine"nin dayanağı olan tapu kaydı kapsamında kalmadığı, 101 ada 131 parsel sayılı taşınmazın ise kısmen 193 numaralı toprak tevzi parseli kapsamında kaldığı gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi varılan sonuç da dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Kadastro müdürlüğü tarafından dosyaya gönderilen toprak tevzi pafta örneği ile kadastro paftasının çakıştırılması suretiyle... tarafından düzenlenen haritada 129 ada 2 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün 192 numaralı toprak tevzi parselinin, 101 ada 131 parsel sayılı taşınmazın ise kısmen 193 numaralı, kısmen de 194 ve 195 numaralı tevzi parsellerinin haritaları kapsamında kaldığı görüldüğü halde fen bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda 194 numaralı tevzi parselinin dava konusu taşınmaz ile herhangi bir bağlantısının bulunmadığı belirtilerek rapor ekindeki kroki de taşınmazın kısmen 193 numaralı tevzi parseli kapsamında kaldığı gösterilmiştir. Bu çelişki giderilmeden fen bilirkişisinin raporuna değer verilerek hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi 194 ve 195 numaralı tevzi parsellerine ait tapu kayıtlarının sınırlarında mera okunduğu halde bu yönde de araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Doğru sonuca varılabilmesi için, taşınmazların başında yeniden, yeterince yaşlı, taşınmazların bulunduğu yeri iyi bilen, tarafsız kişiler arasından ve komşu köylerden seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu aracılığı ile, ziraatçi bilirkişi de hazır olduğu halde keşif yapılmalıdır. Keşifte,
Hazinenin tapu kaydı dayanağı olan tevzi haritaları, kadastro paftaları ile ölçekleri eşitlenmek suretiyle çakıştırılarak zemine uygulanmalı, tevzi parsellerinin dayanakları olan tapu kayıtlarının kapsamları belirlenmeli, parsellerin dışında kalan bölümler yönünden toprak tevzi çalışmaları sırasında ne gibi işlem yapıldığı, bu yerlerin mera haritası kapsamında olup olmadığı araştırılarak; taşınmazların mera tahsisine ilişkin haritaların kapsamı dışında kaldığının anlaşılması halinde öncesi mera olsa bile, tahsisle birlikte mera niteliği kalkmış olacağından, kadastro tespit gününe kadar tapu kayıtları dışında kalan bölümler üzerinde, davalı taraf yararına 3402 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörüldüğü şekilde, taşınmazı edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda yerel bilirkişilerin ve gösterilmesi halinde tanıkların beyanları alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek, hükmün davalı tarafça temyiz olunmamış olması nedeniyle Hazine lehine oluşan kazanılmış hak da göz önüne alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi kabule göre; kadastro hakimi infazı mümkün hüküm oluşturmak zorunda olduğu halde tevzi haritası dışında kalan bölümlerin yüzölçümleri ayrı ayrı belirlenerek tescile karar verilmesi gerekirken, taşınmazın kalan bölümleri birbirleriyle bütünlük arzetmediği halde, "geri kalan bölümünün" davalı adına tesciline karar verilmesi de isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 14.09.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.