19. Hukuk Dairesi 2017/4515 E. , 2018/5708 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davalı tarafından iki adet senede istinaden davacı hakkında icra takibi yapıldığını, davacının ... 11. İcra Hukuk Mahkemesine imza itirazında bulunduğu halde icra tehditi altında senet bedellerini icra dosyasına yatırmak zorunda kaldığını, icra hukuk mahkemesince imza itirazının kabulü ile takibin davacı yönünden durdurulmasına karar verildiğini ileri sürerek davacının icra tehdidi altında icra dosyasına yatırdığı 6.500,00 TL"nin yasal faiziyle birlikte davalıdan istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının senetleri dava dışı senet lehtarı ... "dan ciro ile teslim aldığını, iyiniyetli 3. kişi konumunda bulunduğunu, davacının açtığı imza itirazı davasında icra takibinin durdurulmasına yönelik tedbir talep etmediğini, senet bedellerini ödediğini, bonoların lehtarına karşı dava açılmadan salt davalı aleyhine husumet yöneltilmeyeceğini, davanın bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, icra hukuk mahkemesinden verilen kararın kesin hüküm niteliğinde bulunmadığını, dava konusu senetlerin borcundan dolayı dava dışı lehtara verildiği için davacının bu senetler nedeniyle borçlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, davacının icra tehditi altında icra dosyasına yaptığı son ödeme tarihinin 10.12.2010 tarihi olduğu, İİK"nın 72. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin davanın açılma tarihi itibariyle tamamlandığı gerekçesiyle davanın özel dava şartı eksikliği nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacı borçlu aleyhine kambiyo senedine mahsus yolla yapılan takip üzerine ödeme emrine karşı imzaya itiraz davası açan davacı borçlunun bu itirazında haklı olduğu anlaşılmasına rağmen takip sırasında ödemek zorunda kaldığı paranın istirdatı davasıdır.
Mahkemece, dava İİK"nın 72/7 maddesindeki hak düşürücü süre geçtiği için reddedilmiş ise de bu madde koşulları somut olayda oluşmadığı için mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Kambiyo senetlerine mahsus özel yolla yapılan takipte borçlunun itirazı takibi durdurmadığı için adı geçenin dosya borcunu ödediği görülmektedir. Bundan sonra icra mahkemesinin kararı ile borçlunun imza itirazı kabul edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda İİK"nın 361.maddesinde belirtilen koşullar oluşmuş ve borçlu ödenmemesi gereken parayı ödemiş olduğundan bu meblağı herhangi bir hükme hacet kalmadan alacaklıdan ve bu takip dosyasında isteyebilir. (Y. 12.HD 15.06.2004 tarihli ve 2014/11561 E. -2014/15261) Buna göre, davacı borçlunun icra hukuk mahkemesinde açtığı ödeme emrine karşı imzaya itiraz davasında verilen kararın kesinleşmesinden sonra İİK"nın 361. maddesine göre icra müdürüne başvurarak kendisinden alınan paranın iadesini istemesi ve icra müdürünün bu talebini kabul etmemesi halinde İİK"nın 16/2 maddesi gereğince süresiz şikayet yoluna başvurması gerekir. Hakim, önüne gelen bir davada, dava şartlarının mevcut olup olmadığını re"sen gözetmelidir. Olumlu dava şartlarından biri de, davacının o davayı açmakta "hukuki yararının" bulunmasıdır. Açılmasında davacısı yönünden hukuki yarar bulunmayan bir dava, dava şartının yokluğundan dolayı reddedilmelidir. Bir hakkın, mahkeme kararına gerek olmaksızın, başka bir yolla ve aynı ölçüde güvenli olarak elde edilmesinin mümkün bulunduğu hallerde o hakla ilgili olarak dava açılmasında hukuki yarar yoktur. Bazen bizzat kanun, bir hakkın dava dışı bir yolla elde edilebileceğini açıkça düzenler ve hak sahibinin ayrıca bir ilam almasına gerek bulunmadığını özellikle vurgular. "Mahkeme kararına gerek bulunmadığı" kanunda özel olarak belirtilen hallerden biri de İİK"nın "Fazla verilen paranın geri alınması" başlıklı 361.maddesidir. Belirtilmelidir ki; 361. madde hükmü, ilamlı veya ilamsız tüm icra takiplerinde, her ne sebeple olursa olsun, borçludan fazla para tahsil edilen her durumda uygulama yeri ve alanı bulunan, özel bir hükümdür. İcra müdürü, dayanağı ve şekli ne olursa olsun, girişilmiş, bir icra takibinde, borçludan tahsil edilen paranın, esasen tahsili gerekmediğinin belirlediği durumlarda, cebri icra gücünü kullanarak, fazla tahsilatı borçluya geri verecektir. Hal böyle olunca, somut olayda, davacının fazladan tahsil edildiğini bildirdiği miktarlar yönünden İİK"nın 361. maddesi çerçevesinde talepte bulunması gerektiğinin, eldeki istirdat davasını açmakta hukuki yararı bulunmadığının, dolayısıyla davanın bu nedenle reddi gerektiğinin kabulü zorunludur. (HGK 14.11.2007 tarihli ve 2007/13-848, 2007/840) Hal böyle olunca, mahkemece davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle dava şartı eksikliğinden reddi gerekirken yazılı şekilde reddedilmesi doğru olmayıp kararın bu nedenle bozulması gerekirse de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sonuç itibariyle doğru olan mahkeme kararının gerekçesinin bu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca hükmün belirtilen gerekçeler doğrultusunda gerekçesi düzeltilerek ONANMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.