Esas No: 2021/2585
Karar No: 2021/6415
Karar Tarihi: 17.05.2021
Danıştay 6. Daire 2021/2585 Esas 2021/6415 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/2585
Karar No : 2021/6415
DAVACI : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı/…
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri v. …
DAVANIN KONUSU : Çevre ve Orman Bakanlığınca 25.8.2009 tarihinde onaylanan Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Akhan Kervansarayının üstüne hidroelektrik santrali(HES) planlanmasının koruma ilkesi ile çeliştiği, plan notlarının "Genel Hükümler" başlığı altındaki 7.21 ve 8.31.8.4. Sayılı plan notlarının sanayi tesislerine ilişkin yapılacak işlemler konusunda çelişki oluşturduğu, Denizli Belediye Başkanlığının 11.6.2009 tarihli yazısına cevaben gönderilen değerlendirme raporunun 15. maddesinde konut dışı kentsel çalışma alanlarında (KDKÇA) yoğunluk artışının uygun olmadığının belirtildiği, halbuki Belediyeler Tip İmar Yönetmeliği’nin 15.maddesinin 22.bendinde tanımlanan KDKÇA'da çok çeşitli fonksiyonu içerdiğinden yoğunluk artışı yapılabilecek olmasına karşın 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı notlarıyla uygulama imar planına direk müdahale edildiği, Plan Hükümleri Madde 7.43 ile her türlü plan kararında bakanlığın görüşünün alınacağı düzenlemesinin yerel ve yerinden yönetim ilkesine aykırı olduğu, dava konusu çevre düzeni planı(ÇDP)’nın plan müellifinin Bakanlık olduğunun belirtilmesi İmar Kanunu’nun Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğinin 12. maddesine aykırı olduğu, ÇDP ile minimum ifraz şartı ve yapılaşma koşulu getirilmesinin uygulama imar planlarının konusu olduğu, çevre düzeni planlarının sadece çevre kirliliğini önlemek amacıyla yapılmasının gerektiği, bu konudaki başvurularına karşılık plan notlarına hiç bir dayanağı olmayan önemli doğa alanları başlıklı 8.8.2 sayılı plan notunun eklendiği, çevre düzeni planının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
DAVALININ SAVUNMASI : Akhan Kervansarayının üstüne HES planlandığı iddiasının yerinde olmadığı, HES'in ilgili kurumlarca yatırım programına alındığı ve plan paftalarında sadece sembol olarak ifade edildiği, çevre düzeni planı kararları ile HES planlanmasının mümkün olmadığı, plan "Genel Hükümleri" ile planlama bölgesi sınırları içinde planlama alt bölgeleri oluşturulduğu ve belirlenen alanlara ilişkin plan kararları getirildiği, alt ölçekli plan kararlarına esas olacak azami yapılaşma koşullarının belirlendiği, 8.2.5.1 sayılı plan notu ile alt ölçekli planlara müdahale edilmediği yalnızca idarece onaylanmış imar planı koşullarının kabul edildiği, nüfus kabullerinin 2025 yılı hedef alınarak revize edildiği, önemli doğa alanlarının bilimsel kriterler ve uluslararası öneme sahip olduğu kanıtlanan alanlar olarak belirlendiği, kanunlarla belirlenen yetkiye istinaden yapılan çevre düzeni planının hukuka uygun olduğu savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 21/04/2016 tarihli, E:2014/3352, K:2016/1695 sayılı kararı ile Danıştay Altıncı Dairesinin 25/12/2013 tarihli, E:2010/2049, K:2013/9202 sayılı kararının "7.43 sayılı plan hükmü"ne ilişkin kısmının bozulmasına, kararın bunun dışında kalan diğer kısımlarının onanmasına karar verilmiştir.
Plan hükümlerinin 7.43 sayılı maddesinde yer alan düzenlemenin, plan esnekliğini ve dinanizmini sağlaması açısından önemli olmasına karşın fazlasıyla genel bir madde olduğu, hangi yatırım kararlarının çevre düzeni planında değişiklik gerektireceği, hangilerinin ise gerektirmeyeceği konusunda net bir çerçeve çizecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğinden "7.43 sayılı plan hükmü"ne ilişkin kısmının iptali gerektiği düşünülmektedir
DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava, Çevre ve Orman Bakanlığınca 28.8.2009 günlü işlemle onanan Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının iptali istemiyle açılmıştır.
Davacının Anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmemiştir.
Davalı idarenin usule ilişkin iddiaları yerinde görülmeyerek işin esası incelendi:
Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmelikte "Havza"; bir akarsu kaynağını besleyen yüzey ve yer altı su kaynaklarının tabii su toplama alanını kapsayacak biçimde, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce belirlenmiş alanlar, "Bölge"; coğrafi, sosyal, ekonomik, fiziksel nitelikleri açısından benzerlik gösteren alan ve/veya Devlet Planlama Teşkilatınca belirlenmiş olan istatistiki bölge (düzey 2) birimleri olarak tanımlanmış, Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmeliğin 4. maddesi (ç) bendinde, Çevre düzeni planı açıklama raporu: Çevre düzeni planının vizyonunun, amacının, hedeflerinin, stratejilerinin, ilkelerinin ve politikalarının açıklandığı ve bunlar doğrultusunda belirlenen projeksiyon nüfusuna, sektörel yapıya, alan büyüklüklerine, plan kararlarına, plan uygulama araçlarına, kurumsal yapıya ve denetime ilişkin gerekçeli açıklamaların yapıldığı ve çevre düzeni planı ile bütün olan rapor, (d) bendinde; çevre düzeni planı araştırma raporu: Planlama alanına ilişkin geleceğe yönelik projeksiyonların yapılabilmesi, plan kararlarının, koruma ve gelişme politika ve stratejilerinin ve plan hükümlerinin belirlenebilmesi için 7 nci madde kapsamında toplanan verilerin planlama çalışmasında kullanılacak biçimde analiz ve sentezinin yapıldığı, alana yönelik fırsatların, tehditlerin, güçlü yönler ve zayıflıkların belirlenerek ilgisine göre farklı disiplinlerden uzmanlarca hazırlanan rapor olduğu belirtilmiştir.
Diğer taraftan, Devlet Planlama Teşkilatı tarafından 2003 yılında yayımlanan İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırılması Düzey - 1 Sosyo - Ekonomik Gelişmişlik sıralamasına göre Aydın-Muğla-Denizli illeri NUTS II. Düzey bölgesi olarak tanımlanmıştır.
Dava konusu Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının; ilgili mevzuatta belirlenen esaslara, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığının belirlenmesi amacıyla Danıştay Altıncı Dairesince mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda; "Çevre düzeni planında Aydın-Muğla-Denizli İllerinin birleştirilmesi suretiyle oluşturulan planlama alanının bölge sınırları ile çakıştığı ve planlama bölgesinin uygun olduğu, Aydın, Muğla ve Denizli illerinin bir NUTS II düzeyi bölgesi olarak tanımlandığı, Çevre Düzeni Planının hazırlanması sürecinde yapılmış olan araştırmaları içeren Plan Araştırma Raporunun incelenmesinden planın Yönetmelikte tanımlanan bilgiler toplanarak ve "Uyulacak Temel Esaslar" dikkate alınarak hazırlandığı, dava konusu Çevre Düzeni Planında gerek su kaynaklarınım yönetebilirliği, gerekse ekolojik ve tarım ürünleri açılarından bakıldığında, mekansal bir bütünlük sağlanarak su ve tarım havzaları bütünlüğünün oluşturulduğu, Plan Araştırma Raporunda üç il için 1980-2000 döneminde, istihdamda nüfus sayımı verilen kullanılarak ve sektörel üretim rakamları da değerlendirilerek, ilçeler düzeyine kadar inilmek suretiyle mevcut durum ve gelişme eğilimleri incelendiği, Raporda, yalnızca 2025 yılı için istihdamın üç sektöre dağılım oranlarından ibaret olan projeksiyonların nasıl, hangi kabullere göre ve hangi yöntemler kullanılarak yapıldığı hakkında herhangi bir açıklama bulunmadığı, çok abartılı olduğu nüfus projeksiyonlarına bu oranlar uygulanarak bulunacak çalışan sayılarının karşılığı olan arazi kullanım miktarlarının dava konusu çevre düzeni planında (ÇDP) ayrılıp ayrılmadığını belirlemenin mümkün olmadığı, organize sanayi bölgeleri (OSB) ile 50 hektardan büyük sanayi bölgeleri için dava konusu ÇDP'nda yer ayrılmadığı için planın çalışan kişi sayısının karşılığı olan miktarda çalışma alanı belirlemek kaygısının olmadığı, Plan araştırma raporunda ulaşım, turizm, tarım, yerel kalkınma, sanayi ve hizmetler sektörlerinin mevcut durumları hakkında ayrıntılı değerlendirmeler yapılmış olmasına karşın bu sektörlere ilişkin geleceğe yönelik öngörülerin yapılmış olduğunun söylenemeyeceği, Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında hedef yılı olan 2025 için nüfus hesabı sonucunda planlama bölgesinin 2000 yılında yaklaşık 2.5 milyon olan nüfusunun 2025 yılında 6.8 milyona çıkacağının öngörüldüğü, buna göre planlama bölgesinin toplam nüfusu 2000-2025 arasındaki 25 yıllık dönemde neredeyse 3 katı artarak 6.8 milyona ulaşacağı, Planda öngörülen nüfusa erişebilmek için 25 yıl boyunca Aydın ilinin %3.7, Muğla ilinin %4. Denizli ilinin ise %5.1 hızla büyümesinin gerekeceği, TUlK'in yapmış olduğu nüfus projeksiyonuna göre ise Türkiye nüfusunun yıllık ortalama olarak %1,1'lik bir artış hızıyla büyüyeceği, Çevre Düzeni Planı kapsamında Denizli bütünü için 2000-2025 döneminde öngörülen %4,3’lük büyüme hızının abartılı ve gerçekçilikten uzak olduğu, sonuç olarak dava konusu 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’na esas olan nüfus projeksiyonları, Türkiye genelinde gözlenen ve geri çevrilmesi en azından kısa dönemde mümkün olmayan kalıcı demografik eğilimlere tümüyle ters varsayımlara dayandığı, Planda Akhan kervansarayının bulunduğu yerde HES rumuzunun yer almasının bu kesimde hidroelektrik santrali kurulacağı anlamına geldiği, ancak burasının düz bir ova olması ve uygun topoğrafyanın bulunmaması nedeniyle burada HES inşa edilmesinin mümkün ve uygun olmadığı, plan hükümlerinden 7.21 sayılı olanın 8.31.8.4 sayılı Denizli Planlama Alt Bölgesine ait hükümle birlikte değerlendirilmesinin gerektiği, Denizli'nin planlanan alan içinde sanayinin en yoğun olduğu il ve yerleşme olduğu dikkate alındığında burası için yerleşim alanı içinde sanayi ve depolamayı dışlamayan özel plan hükmü getirilmesinin şehircilik ilkeleri ve kamu yararına uygun olduğu, 8.2.5.1 sayılı Plan hükmü ile onaylı imar planı bulunan yerleşmelerin Konut Dışı kentsel Çalışma Alanı (KDÇA) olarak ayrılan yerlerinde yapılaşma yoğunluğu artışına izin verilmemesinin şehircilik ve planlama ilkelerine uygun olduğu, Plan hükümlerinden 7.43 sayılı olanında Çevre Düzeni Planına uygun olarak ilgili idareler tarafından hazırlanıp onaylanacak alt ölçekli planların Bakanlık tarafından izlenip denetleneceğinin belirtilmesinin Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmeliğin Planlara ilişkin uygulamaların izlenmesi ve denetlenmesi başlıklı 14. Maddesinde de benzer hüküm yer aldığı için mevzuata uygun olduğu, Çevre Düzeni Planı ile minimum ifraz şartı ve yapılaşma koşulu getirilmesine, bu kararların uygulama imar planlarının konusu olduğu hakkındaki itirazla ilgili olarak Çevre Düzeni Planında çevresel etkiler bakımından en uygun yapılaşma yoğunluğunu sağlamaya yönelik bu tür araçların kullanılabileceği, parselasyon ve yapılaşmayla ilgili sınırların baştan tanımlanmasının alt ölçekli planların ve uygulamaların Çevre Düzeni Planına uygunluğunun sağlanmasını oldukça kolaylaştıracağı, önemli doğa alanları başlığı altında 8.8.2.1 ve 8.8.2.2 sayılı plan hükümlerinin şehircilik ve planlama ilkeleriyle çevre mevzuatına uygun olduğu belirtilmiştir.
Dava dosyası ve bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesi sonucunda; nüfus projeksiyonlarının, son derece abartılı ve gerçeklikten uzak olduğu,Türkiye genelinde gözlenen ve geri çevrilmesi en azından kısa dönemde mümkün olmayan kalıcı demografik eğilimlere tümüyle ters varsayımlara dayandığı, Plan Araştırma Raporunda ulaşım, turizm, tarım, yerel kalkınma, sanayi ve hizmetler sektörlerine ilişkin geleceğe yönelik öngörülerin yapılmadığı, Akhan kervansarayının bulunduğu yerde HES inşa edilmesinin mümkün ve uygun olmadığı anlaşıldığından, dava konusu planda bu yönlerden şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olmadığı, diğer yönlerden ise dava konusu Çevre Düzeni Planında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu çevre düzeni planının nüfus projeksiyonları, sektörel projeksiyonlar, Akhan kervansarayının bulunduğu yerde HES projesine ilişkin kısmının iptaline, dava konusu çevre düzeni planında diğer açılardan hukuka aykırılık bulunmadığından davanın bu kısmının reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosya incelendikten sonra, davaya konu çevre düzeni planının nüfus projeksiyonları, sektörel politikalar, Akhan Kervansarayının bulunduğu alanda HES getirilmeye yönelik bölümünün iptali, diğer kısımlar yönünden davanın reddi yolundaki Danıştay Altıncı Dairesinin 25/12/2013 tarihli, E:2010/2049, K:2013/9202 sayılı kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 21/04/2016 tarihli, E:2014/3352, K:2016/1695 sayılı kararı ile dava konusu planın, "7.43 sayılı plan hükmü"ne ilişkin kısmının bozulması, kararın bunun dışında kalan diğer kısımlarının onanması üzerine, bozulan kısma yönelik olarak işin gereği görüşüldü:
Dava, mülga Çevre ve Orman Bakanlığınca 25.8.2009 tarihinde onaylanan Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planınını iptali istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, 11.11.2008 günlü, 27051 sayılı Resmi Gazetede Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmeliğin yayımlandığı, sözü edilen Yönetmeliğe karşı açılan davanın Danıştay Altıncı Dairesinin 10.11.2010 günlü, E:2009/327, K:2010/10321 sayılı kararıyla reddine karar verildiği, belirtilen Yönetmeliğin yayımı üzerine dava konusu 28.08.2009 onay tarihli 1/100.000 ölçekli Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planının tesis edildiği anlaşılmıştır.
Mülga Çevre ve Orman Bakanlığınca 25/08/2009 tarihinde onaylanan Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının 7.43 sayılı plan hükmünde “Bu plan kapsamındaki alanlarda, ihtiyaç olması halinde, güvenlik, sağlık, eğitim v.b. sosyal donatı alanları, büyük kentsel yeşil alanlar, kent veya bölge/havza bütününe yönelik her türlü atık bertaraf tesisleri ve bunlarla entegre geri kazanım tesisleri, arıtma tesisleri, sosyal ve teknik alt yapı, karayolu, demiryolu, denizyolu, havaalanı, baraj, enerji üretimi ve iletimine ilişkin kullanımların alt ölçekli planları, bu planın koruma, gelişme ve planlama ilkeleri doğrultusunda, bakanlığın uygun görüşü alınmak kaydıyla, ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri dikkate alınarak, çevre düzeni planı değişikliği yapılmaksızın, ilgili idaresince bu planın ilke ve esasları çerçevesinde hazırlanır ve onaylanır. Onaylanan planlar sayısal ortamda veri tabanına işlenmek üzere bakanlığa gönderilir. Söz konusu tesisler/tesis alanları amacı dışında kullanılamazlar.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava konusu imar planının revizyonu niteliğindeki 09/03/2011 tarihinde onaylanan Aydın-Muğla- Denizli Çevre Düzeni Planına karşı TEMA Vakfı tarafından Danıştay Altıncı Dairesinin E:2011/7321 esas sayılı dosyasında açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, dava konusu 7.43 sayılı plan hükmü ile aynı nitelikteki 7.44 sayılı plan hükmüne ilişkin olarak "Çevre düzeni planları, doğası gereği ele aldığı bölge ya da havza bazında uzun erimli stratejik kararlar üreten ve söz konusu bölgenin uzun dönemli geleceğine ilişkin çerçeve çizen planlardır. Ancak uzun dönemli kararlar üretmek gereği, önemli bir risk ve bilinmezlik unsurunu da kendi içinde barındırmaktadır. Planın yapıldığı dönemde öngörülmesi mümkün olmayan kimi gelişmeler zaman içinde ortaya çıkabilmekte, yeni yatırım kararları ile planın gözden geçirilmesi gereği söz konusu olabilmektedir. Bu anlamda uzun dönemli ve genel kararlar üretmek durumunda olan çevre düzeni planlarının, plan yapımından sonra ortaya çıkabilecek gelişmelere uyum gösterebilecek bir esnekliğe ve dinamizme sahip olması temel bir zorunluluktur. Bu anlamda çevre düzeni planları, ele aldığı bölge ya da havzaya ilişkin olarak değişmez ve statik kararlar üreten bir çerçeve değil de farklı gelişmelere ve yatırım kararlarına uyum sağlayabilecek esnek ve dinamik bir çerçeve olarak görülmelidir. Bu çerçeve içinde bakıldığında davalı idarenin planların dinamik olması gereği hususuna yaptığı vurgu, planların olmazsa olmaz önemli bir unsuru olarak görülmelidir.
Ancak planların esnek ve zaman içinde ortaya çıkabilecek öngörülmesi mümkün olmayan gelişmelere uyum sağlayabilmesi zorunluğu, çevre düzeni planlarının her tür yatırım kararını ve farklı gelişmeyi mümkün kılabileceği şeklinde de yorumlanmaması gerekir. Böylesi bir yaklaşım da sonuçta yapılan planı anlamsız ve geçersiz kılabilecek bir noktaya götürebilecektir. Dolayısıyla çevre düzeni planlarının, hangi yatırım kararlarının plan ilke ve stratejilerine uygun olarak planda değişiklik gerektirmeden yapılabileceği, hangilerinin ise planda değişiklik gerektirebileceği konusunda net bir çerçeve çizmesi gereklidir. Bazı yatırım kararları, çevre düzeni planında değişiklik gerektirmeden, plan ilke ve hükümlerine uygun olarak ilgili idareler tarafından alınabilecek kararlar iken, bazıları mutlaka çevre düzeni planının gözden geçirilmesini gerektirebilecek önemdedir.
Çevre düzeni planlarının esnek olabilmesi ve zaman içinde ortaya çıkabilecek değişikliklere uyum gösterebilmesi için gerekli dinamizmi sağlaması açısından önemli olmakla birlikte, Plan Hükümlerinin 7.44 nolu maddesi ilgili idarelere yol gösterici olmaktan uzak, fazlasıyla genel hükümler içermektedir. Söz konusu maddede bahsi geçen yatırım kararlarının önemli bir bölümü, plan ilke ve hükümlerine uygun olduğu takdirde, çevre düzeni planında değişiklik yapılmasını gerektirmeyen kararlardır. Örneklemek gerekirse, maddede sayılan kullanımlardan güvenlik, sağlık, eğitim vb. sosyal donatı alanları, büyük kentsel yeşil alanlar, atık bertaraf tesisleri, geri kazanım tesisleri, arıtma tesisleri, sosyal ve teknik alt yapı, belediye hizmet alanı, mezbaha gibi kulanımlar büyük ölçüde kentsel alanlar ile birlikte ele alınması gereken ve plan bütünlüğünü bozmamak ve planda belirlenen ilke ve stratejilere uyulmak kaydıyla ilgili idareler tarafından alınabilecek ve bu anlamda da çevre düzeni planında değişiklik gerektirmeyen kararlardır. Bu belirtilen kulanımlara yönelik yatırım kararlarının, plan ilke ve hedefleri doğrultusunda ilgili idareler tarafından alınması ve plana işlenmesi yerinde ve planın esnekliğini sağlayıcı bir hüküm olarak görülmelidir.
7.44 nolu plan hükmü, Çevre Düzeni Planı’nın bütünlüğünü bozabilecek ve planda öngörülen ilke ve kararlara ters düşebilecek bazı kararlarının alınmasına yol açabilecek hükümleri içermektedir. Söz konusu maddede belirtilen karayolu, demiryolu ve havaalanı gibi büyük ölçekli yatırım kararlarının planda değişiklik söz konusu olmadan alınması mümkün değildir. Karayolu, demiryolu ve havaalanı gibi kararlar ilgili idareler tarafından alınıp, plana işlenecek kararlar gibi görülemez. Bu kararların hepsi, çevre düzeni planının esas konusu olan bölgesel ilişkileri değiştirebilecek ve zaman içinde planın geçersiz kalması sonucunu doğurabilecek kararlardır. Bu anlamda bu kararların alınması, sadece basit bir yer seçim sorunu olarak görülmemeli, bölgesel ilişkiler bağlamında da değerlendirilmeli ve bu kararlar için mutlaka Çevre Düzeni Planında gerekli değişiklikler yapılmalıdır.Bilirkişi Kurulumuz, plan esnekliğini ve dinamizmini sağlaması açısından önemli olmasına karşın, Plan Hükümlerinin 7.44 nolu maddesinin fazlasıyla genel bir madde olduğu ve dolayısıyla da hangi yatırım kararlarının planda değişiklik gerektireceği, hangilerinin ise gerektirmeyeceği konusunda net bir çerçeve çizecek şekilde yeniden düzenlenmesinin gerekli olduğu görüşündedir. " şeklinde görüş belirtildiği ve Danıştay Altıncı Dairesinin 23.12.2015 tarih ve E:2011/7321 K:2015/7735 sayılı kararıyla çevre düzeni planınının N20 sayılı paftasında Muğla Merkezinin kuzeydoğusunda golf alanı, N19 sayılı patfasında Kıyı Kışlacık yöresinde golf alanı, N19 sayılı paftasında Güllük Beldesinde havaalanının batısında yat limanı önerilen bölüm ve 7.44 sayılı plan hükümleri açısından iptaline, diğer açılardan davanın reddine karar verildiği, bu karara yapılan temyiz istemi sonucunda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 11.6.2019 tarih ve E:2016/3594, K:2019/2907 sayılı kararıyla dava konusu çevre düzeni planının M8 sayılı paftasında Söke'de golf alanı olarak önerilen bölüme ilişkin hüküm fıkrasının bozulması, diğer kısımlarının onanması yolunda karar verildiği anlaşılmaktadır.
Danıştay Altıncı Dairesinin E:2011/7321 dosyasında yer alan bilirkişi raporundaki tespitler bakılan dosyada da hükme esas alınabilecek nitelikte olup, plan hükümlerinin 7.43 sayılı maddesinde yer alan düzenlemenin, plan esnekliğini ve dinamizmini sağlaması açısından önemli olmasına karşın fazlasıyla genel bir madde olduğu, hangi yatırım kararlarının çevre düzeni planında değişiklik gerektireceği, hangilerinin ise gerektirmeyeceği konusunda net bir çerçeve çizecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu planın, "7.43 sayılı plan hükmü"ne ilişkin kısmının İPTALİNE,
2.Uyuşmazlığın sonuç olarak kısmen dava konusu işlemin iptali, kısmen davanın reddi ile sonuçlanması, İdari Dava Daireleri Kurulu kararıyla bozulan Dairemizin 25/12/2013 tarihli, E:2010/2049, K:2013/9202 sayılı sayılı kısmen dava konusu işlemin iptali kısmen de davanın reddi yolunda verilen kararda yargılama giderleri hükmedilen vekalet ücreti de dahil olmak üzere) hakkında hüküm kurulması ve yeni verilen kararın sonucu değiştirmemesi nedeniyle bu konuda (hükmedilen vekalet ücreti de dahil olmak üzere) yeniden hüküm kurulmamasına,
3. Davacının temyiz aşamasında yatırdığı harç ile posta gideri miktarı olan … TL'nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, davacının karar düzeltme aşamasında yatırdığı yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına, davalı idarenin temyiz ve karar düzeltme aşamasında yatırdığı yargılama giderlerinin davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 17/05/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.