10. Hukuk Dairesi 2015/19123 E. , 2015/18824 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, davalı şahıs işyerinde 03.10.2001-18.09.2009 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozma ilamına uyularak yapılan yargılam neticesinde ilâmda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, 03.10.2001-18.09.2009 tarihleri arasında davalı şahıs işyerinde çalıştığını ve bu sürelerin tespitini talep etmiş olup, Mahkemece, bozma ilamına uyularak, davalı Kurumdan işyerine ait dönem bordroları celp edilmeksizin, bordro tanıkları dinlenilmekszin kamu tanıklarının beyanlarına itibar edilerek “Davacının ... Mahallesi, ... Sokak, No:6 .../... adresinde bulunan davalı 1112173.35 sicil numaralı ..."ye ait perde satışı işyerinde hizmet akdine istinaden 20/01/2015 havale tarihli bilirkişi Av. ... tarafından düzenlenen davacının çalışma süresini gösterir tabloda belirtildiği şekilde sürekli ve kesintisiz 2856 gün hizmet akdi ile çalıştığının tespitine” şeklinde infazında tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesis ettiği anlaşılmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalı, 506 sayılı Kanunun 79. maddesine 25.08.1999 tarih, 4447 sayılı Yasayla eklenen “Ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen sigortalıların otuz günden az çalıştıklarını açıklayan bilgi ve belgelerin işverence prim bildirgelerine eklenmesi şarttır.” düzenlemesi uyarınca, anılan tarih sonrasına ilişkin eksik
bildirimlerin dayanağı belgelerin Kuruma ibraz edilip edilmediği de incelenip, aksine durumda Kurumun eksik bildirim nedeniyle resen tahakkuk işlemi gerçekleştirip gerçekleştirmediği yönü araştırılmalıdır.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, 1112173 nolu davalı işyerinin 3.11.1997 tarihinde kapsama alındığı, davaya konu edilen dönemlerde faal olduğu, davacıya ilişkin itilaf konusu dönemde 11.12.2006-31.3.2007 tarihleri arası 111 gün davalı işyerinden bildirim yapıldığı, başka bir işyerinden bildirim bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davalı Kurumdan uyuşmazlığa konu döneme ilişkin dönem bordrolarının celp edilmediği, ifadesi hükme dayanak alınan tanıkların vergi kayıtları, kurum kayıtları, hizmet döküm cetvellerinin celp edilmediği, tanıkların beyanlarının denetlenmediği, resen bordro tanıkları dinlenmediği, açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; uyuşmazlık konusu dönem yönünden işverence bildirim yapılan çalışmaların haricindeki sürelere ilişkin dönem yönünden tüm çalışma dönemine yönelik kesintisiz çalışıldığı iddia edildiğinden, hizmet tespiti davalarında gerekli araştırmaların mahkemece re"sen yapılması ilkesi ışığında; mahkemece, (1112173) sicil nolu davalı işyerine ait 3.10.2001-18.9.2009 tarihleri arası dönem bordrolarının davalı Kurumdan celp edilerek, davalı Kuruma verilmiş dönem bordrolarından kayden çalışması görünen bordro tanıkları re’sen belirlenerek beyanlarına başvurulmalı; dönem bordrolarında bildirimli çalışan bordro tanıkları tespit edilemediğinde, sigortalı ile birlikte çalışan kişiler ile aynı çevrede işyeri olan işveren ya da bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler re’sen saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı; bozmadan önce dinlenilen tanıkların anlatımları ile bozmadan sonra bilgi ve görgülerine başvurulan tanıkların beyanları arasında varsa çelişkiler giderilmeli; dinlenen tanıkların hizmet döküm cetveleri, Kurum kayıtları ve vergi kayıtları celp edilerek beyanları denetlenmeli, sigortalının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu yeterince araştırılmalı; çalışmanın varlığı, kısmi ve kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalı, ilgili düzenlemeler dikkate alınarak toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre, infaza elverişli bir karar verilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.