Abaküs Yazılım
8. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/5867
Karar No: 2019/1716
Karar Tarihi: 11.02.2019

Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2018/5867 Esas 2019/1716 Karar Sayılı İlamı

8. Ceza Dairesi         2018/5867 E.  ,  2019/1716 K.

    "İçtihat Metni"



    İhbarname No : KYB - 2018/40519 KYB/2005


    Mala zarar verme suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 151/1, 62 ve 50/1-a maddeleri uyarınca 3.320,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.01.2014 tarihli ve 2013/674 esas, 2014/4 sayılı kararının temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 20.09.2017 tarihli ve 2017/6038 esas, 2017/10054 karar sayılı ilâmı bozulmasını müteakip, anılan suçtan yapılan yargılama sonunda sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 151/1, 29, 62, 50/1-a ve 52. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin aynı Mahkemenin 20.12.2017 tarihli ve 2017/715 esas, 2017/1152 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Dosya kapsamına göre, sanığın mala zarar verme suçunu işlediğine dair soyut beyan dışında kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 08.05.2018 gün ve 2343 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.05.2018 gün ve KYB/2018-40519 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere kanun yararına bozmaya konu olabilecek yasaya aykırılık halleri uygulamadaki esaslı yanlışlıklar ile esasa etkili usul hatalarıdır. Buna göre, maddi ceza yasaları ile yargılama yasası kurallarına aykırılık hallerinde bu yola başvurulması mümkün olmakla birlikte hakimin takdir, tercih ve değerlendirmesine ilişkin sorunlar bakımından anılan yola gitme olanaksızdır.
    Kanun yararına bozma talebine konu olayda mahkemece, dava dosyasındaki tüm deliller birlikte incelenip tartışılarak bu hususların da delil takdiri yapılmak suretiyle karar verilmiş olup, delil takdirine dayanan karar aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceği cihetle,Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na düzenlenen ihbarname içeriği açıklanan nedenlerle yerinde görülmediğinden kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı"na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 11.02.2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

    (K.D.) (K.D.)

    KARŞI OY GEREKÇESİ

    CMK.nun 309/1. maddesine göre "hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunması halinde kanun yararına bozma yoluna başvurulabileceği" öngörülmüştür. Bu maddede hukuka aykırılığın niteliği konusunda bir ayrıma gidilmemiştir. Ancak maddenin gerekçesinde gerek maddi gerekse usül hukukuna aykırılıkların madde kapsamında kaldığı belirtilmiştir. Aynı kanunun 288/2 maddesinde hukuka aykırılık; "bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması" olarak tanımlanmıştır. Aynı maddenin 1. fıkrasında "temyizin, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayandığı" öngörülmüş, aynı kanunun 289. maddesinde ise "hukuka kesin aykırılık halleri" açıklanmıştır.
    Kanun yararına bozma kanun yolunun amacı yine gerekçeye göre; kanunun eşit uygulanması ve sanığın aleyhine olmamak koşuluyla hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesidir.
    Kanun yararına başvurulmasının nedeni olağan kanun yoluna imkan bulunduğu halde süresinde başvurulmaması olduğu gibi çoğu zaman da tarafların kanun yoluna başvurması mümkün olmayan kesin hükümlerdir. CMK.nun 309/4-c maddesine göre bozma nedenleri, davanın esasını çözüpte mahkumiyet dışındaki hükümlere ilişkin ise aleyhte sonuç doğurmaz ve yeniden yargılamayı gerektirmez.
    Hukuka aykırılık konusunda Ceza Genel Kurulu"nun bir çok kararında olduğu gibi 2008/5-19, 2008/31 sayılı kararında belirtildiği üzere "Yasa yararına bozma yöntemi, karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini ve ülke sathında uygulama birliğine ulaşılmasını sağlama amacıyla, olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu olarak Ceza Yargılaması Yasası"nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu denetimin konusu, madde ve yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılıklardır. Ancak, gerek kesin hükmün otoritesinin korunması zorunluluğu, gerekse olağanüstü bir denetim yolu olması nedeniyle dar kapsamlıdır; her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir. Nitekim, yasa yolunun bu özelliği nedeniyle, hakimin takdirini hatalı kullanmasına ilişkin hususlardaki hukuka aykırılıklar, örneğin; temel ceza miktarının saptanmasında kullanılan ölçütlerin hatalı takdir edilmesi, cezada artırma ve indirme yapılırken kullanılan oranların seçimindeki isabetsizlik gibi hususlar, Yargıtay"ın sadece olağan bir denetim yolu olan temyiz incelemesi sırasında dikkate alabileceği hukuka aykırılıklar" şeklinde bir ayrıma gitmiştir.
    Yine Ceza Genel Kurulu"nun 2007/7-170, 2017/195 sayılı kararında belirtildiği gibi "Yasa yararına bozma yasa yolunu düzenleyen 5271 sayılı CYY"nun 309. maddesinin 3. fıkrasına göre; Yargıtay ilgili ceza dairesinin yasa yararına bozma isteminde ileri sürülen nedenlerle bağlı bulunduğu, ileri sürülen hukuka aykırılık dışında başka bir hukuka aykırılığın tespit edilmesi halinde ise, Genel kurulun yerleşik kararlarında vurgulandığı üzere öncelikle bu husus hakkında yasa yararına bozma yoluna başvurulmasının sağlanmalıdır"
    Birçok Yargıtay kararında ve akademik eserlerde, kanıtların değerlendirilmesi ve takdirinde yanılgıya düşülmesi halinde kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceği ileri sürülmekte ise de bu düşüncenin yasanın lafzına ve özellikle amacına uygun olduğu söylenemez. Bu düşünceye göre suçu işlemediğini gösteren birçok kanıt bulunmasına rağmen sadece katılanın soyut beyanına itibar eden bir delil değerlendirmesi sonucu mahkumiyetine karar verilen sanık; kesin nitelikte verilen böyle bir hükme karşı kanun yararına başvuramayacak ama TCK.nun 43. maddesinin hatalı olarak lehe ya da aleyhe uygulanması kanun yararına bozma konusu olabilecektir. Sadece cezayı belli oranda arttıran yasa hükmünün hatalı uygulanması başvurulmasına olanak tanıyan ancak suçsuz bir insanın haksız yere mahkumiyeti sonucunu doğuran bir mahkeme kararına karşı başvuru olanağı tanımayan böyle bir yorum ve uygulama kanun koyucunun amacına ve yasanın lafzına aykırıdır. Zira ceza yargılamasının temel amacı maddi gerçeğe ulaşmak ve şüpheli şekilde bir kimsenin mahkumiyetine engel olmaktır. Şüpheden sanık yararlanır ilkesine açıkça aykırı bir biçimde yapılan kanıt değerlendirmesi sonucu verilen bir mahkumiyetin gerekçesini oluşturan fiilin sübutunun kanun yararına bozma yoluna konu edilememesi ceza yargılamasının amacının ve temel ilkelerinin inkar edilmesiyle eşdeğerdir. Kanun yararına bozmanın, bu amaç ve ilkelerin uygulanmasının ihmalini gideren bir kurum olduğu unutulmamalıdır. Kanun yararına bozma; yasal yollara başvurulmadan kesinleşen ya da niteliği itibariyle kesin olan kararın, Yargıtayca denetlenmesini sağlayarak, Yargıtayın yasaları yorumlamak ve içtihat birliğini sağlamak görevini desteklemek için düzenlenmiş olağanüstü bir kanun yoludur.
    Nitekim 20.09.1993 tarih 1-201-201 sayılı Ceza Genel Kurulu kararında özetle ve isabetli olarak; "Yazılı emir, yasal yollara başvurulmadan kesinleşen kararların Yargıtayca denetlenmesini sağlayan "olağanüstü" bir yasa yoludur. Yazılı emir yoluyla ortadan kaldırılması istenen karar ve hükümlerdeki yasaya aykırılıkların ciddi boyutlara varması gerekir. Yargılama Hukuku ile maddi hukuk kurallarına aykırılık yanında, mevcut kanıtların mahkumiyet için yeterli olmaması, kanıt bulunmaması hallerinde yazılı emir yoluna başvurulması mümkündür. Zira suç oluşmadığı halde, sanıkların
    ./...

    S/4

    cezalandırılmalarına karar verilerek yasaya aykırılık durumu oluşturulmuştur. Delil bulunup bulunmadığının saptanması sorunu; delil takdirinden ayrı bir sorundur. Ceza Genel Kurulu"nun 14.11.1988 gün 427/466 sayılı kararında belirtildiği üzere, sübut bulmayan veya yasal unsurları itibariyle suç oluşturmadığı görülen bir eylemde, uygulamaya ve sair yasaya aykırılıklara ilişkin hususların yazılı emir üzerine incelenmesini mümkün görüp, yargılamanın temelini ve esas amacını oluşturan sübut veya suçun tekevvün edip etmediğine ilişkin incelemeyi mümkün görmek hukuken ve mantıken izahı mümkün olmayan bir husustur."
    Sonuç olarak; kanun yararına bozma isteminde, sanığın üzerine atılı zarar verme suçunu işlediğine dair yeterli delil bulunmadığı ileri sürülmekte olup, yargılama hukuku ve maddi hukuk kurallarına aykırılık yanında, mevcut kanıtların mahkumiyet için yeterli olmaması, kanıt bulunmaması hallerinde kanun yararına bozma yoluna başvurulabileceği, kanıt bulunup bulunmadığının saptanmaması sorunu, kanıtların takdirinden ayrı bir sorun olup, istemin kabulü ile hükmün gösterilen gerekçeyle bozularak sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun kararına iştirak etmek mümkün olmamıştır. 11.02.2019

    Muhalif Üye Muhalif Üye
    ... ...








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi