1. Hukuk Dairesi 2019/2339 E. , 2020/4247 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece usulüne uygun dava açılmadığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan ...oğlu ...’in yasal mirasçısı olduğu halde ketmedilerek 27 parça taşınmazın hatalı veraset ilamına göre davalıya intikal ettirildiğini ileri sürerek davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile kesinleşen hasımlı veraset ilamındaki payları oranında mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada talebini miras payına hasretmiştir.
Davalı, davacının ... oğlu ...’in mirasçısı olduğunu kabul ettiğini, ancak yaptıkları sözleşme ile davacının miras payını kendisine devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, eksik harcın tamamlanmaması nedeniyle, usule uygun dava açılmadığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar, Dairece “... mahkemece eksik kalan harç miktarı tespit edilmeden davacıya süre verilmiş, verilen süre içinde harç ikmal edilmediği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hâl böyle olunca, öncelikle dava konusu taşınmazların dava tarihi itibariyle belirlenen değerleri üzerinden davacının miras payına isabet eden kısmın saptanması ve ondan sonra eksik harç tespit edilerek Harçlar Kanunu 30 ve Hukuk Mukameleri Kanunu 150. maddesi uyarınca davacıya sonraki celseye kadar süre verilmesi, mahkemece (belirlenen değer üzerinden) harcın tamamlanmaması durumunda 492 s. Harçlar Yasasının 30. maddesi yollaması ile 6100 s. HMK"nın 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılması ve şartlar oluştuğu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir. ” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda iki haftalık kesin süre içerisinde harç yatırılmadığı için usulüne uygun dava açılmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, Anayasamızda hak arama özgürlüğünün kullanılabilmesi ve adil yargılama hakkının unsurlarından olan, taraflar arasında silahların eşitliği ilkesinin hayata geçirilebilmesi için gerekli yargılama giderlerini ödemede sıkıntıya düşecek veya ödeyemeyecek durumda bulunan kişilere, her türlü mali ve hukuki korunma taleplerinde kolaylık sağlanması, sosyal hukuk devletinin ilkelerinden olup, bu gereğin yerine getirilebilmesi de adli yardım ile mümkündür. Bu nedenle adli yardım müessesesi 1086 sayılı HUMK"nin 465 ila 472 maddeleri ile 6100 sayılı HMK"nin 334 ila 340. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; adli yardım, fakir bir kimsenin bir davanın gerektirdiği oldukça kabarık olan harç ve masrafları sağlayamaması durumunda, bu mali külfetlerden geçici olarak muaf tutulmasıdır. 6100 sayılı HMK"nin 336. maddesine göre adli yardımın, asıl talep veya işin karara bağlanacağı mahkemeden; icra ve iflas takiplerinde ise takibin yapılacağı yerdeki icra mahkemesinden isteneceği, kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebinin ise bölge adliye mahkemesine veya Yargıtay’a yapılacağı düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un adli yardım talebinin incelenmesi başlıklı 337. maddesinde mahkemenin, adli yardım talebi hakkında duruşma yapmaksızın karar verebileceği düzenlenmiş, 11.04.2013 gün ve 6459 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile eklenen cümle ile de, talep hâlinde incelemenin duruşmalı olarak yapılacağı, adli yardım taleplerinin reddine ilişkin mahkeme kararlarında sunulan bilgi ve belgelerin kabul edilmeme sebebinin açıkça belirtileceği düzenlemesi getirilmiştir.
Yine, 6459 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonunda adli yardım talebi hakkında verilen kararlara karşı itiraz yasa yoluna gidilebileceği; buna göre adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebileceği, kararına itiraz edilen mahkemenin, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli en yakın mahkemeye göndereceği, itiraz incelemesi neticesinde verilen kararın kesin olacağı düzenlenmiştir.
Ayrıca, 6100 sayılı HMK"nin 337/son maddesinde adli yardımın daha önce yapılan yargılama giderlerini kapsamayacağı da hüküm altına alınmıştır.
Adli yardım ancak derdest olan bir davada asıl talep veya işin karara bağlanacağı mahkemeden; Kanun yollarına başvuru sırasında ise bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay’dan istenebilecektir. Bir diğer deyişle esas hakkında verilen karar kesinleştikten sonra artık kesinleşen dosyada adli yardım talep edebilmek imkânı bulunmamaktadır. (Y.HGK"nin 14.06.2013 gün ve 2013/19-1017 E, 2013/832 K. sayılı ilamı)
Somut olayda, hükmüne uyulan bozma ilamında, davacı tarafça harcın tamamlanmaması durumunda mahkemece izlenilmesi gereken yol; açıkça eksik olduğu tespit edilen harcın yatırılması için Harçlar Kanununun 30. maddesi uyarınca davacıya sonraki celseye kadar süre verilmesi, mahkemece belirlenen değer üzerinden harcın tamamlanmaması durumunda ise Harçlar Kanununun 30. maddesinin yollaması ile 6100 sayılı HMK"nin 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılması ve şartlar oluştuğu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi, şeklinde anlatılmasına rağmen, kesin süre içerisinde harç yatırılmadığı gerekçesiyle usulüne uygun dava açılmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Hâl böyle olunca, dava konusu taşınmazların dava tarihi itibariyle belirlenen değerleri üzerinden davacının miras payına isabet eden kısmın saptanması, ondan sonra eksik harç tespit edilerek Harçlar Kanunu 30. ve HMK’nin 150. maddesi uyarınca davacıya sonraki celseye kadar süre verilmesi, mahkemece (belirlenen değer üzerinden) harcın tamamlanmaması durumunda 492 sayılı Harçlar Yasasının 30. maddesi yollaması ile HMK"nin 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılması ve şartlar oluştuğu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile usulüne uygun dava açılmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de; talepte bulunan davacının yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığı gözetilerek, adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken adli yardım talebinin reddedilmesi de isabetsizdir.
Davacı vekilinin, değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, sair husuların incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.