1. Hukuk Dairesi 2020/2114 E. , 2020/4246 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar mirasçı ...ve birkısım davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..." un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili ile bedel istemlerine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan...’dan alınan vekaletname ile mirasbırakanın taşınmazlarının bir kısmının davalılara temlik edildiğini, bir kısmının ise satılarak başka taşınmazlar alındığını, mirasbırakanın aldatıldığını, ayrıca yapılan işlemlerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptaline karar verilmesini istemiş, aşamada verdiği dilekçe ile taşınmazların mirasbırakan adına tesciline karar verilmesini istemiş; birleştirilen davada ise, üçüncü kişilere temlik edilen taşınmazlar yönünden bedelin terekeye iadesine, diğerleri yönünden mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığını, mal kaçırma kastı bulunmadığını, mirasbırakanın ihtiyaçları için taşınmazların temlik edildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece “ ... davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine M.K."nun 640.maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi, davacıya tescil davası açması için önel verilmesi, açıldığı takdirde tescil davasının eldeki dava ile birleştirilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen usuli eksiklikler tamamlanmadan neticeye gidilmiş olması doğru değildir. Kabule göre de, mahkemece işlemlerde kullanıldığı ileri sürülen vekaletname ve dayanak belgeler getirtilmeden, miras bırakanın vekaletname verdiği ve işlemlerin yapıldığı tarilerde tutuklu mu yoksa, hükümlü mü olduğu, bunun sonucu olarak işlemlerde vasi aracılığıyla temsil edilmesi gerekip gerekmediği belirlenmeden ve miras bırakan tarafından veya adına yapılan tüm işlemler irdelenmeden karar verilmiş olması da isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan...’nın kızı ...’yı ...1. Noterliğinin 05.09.1990 tarih ve 33840 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile; kızı ...’yi de ...1. Noterliğinin 25.04.1991 tarih ve 16784 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil tayin ettiği, ...’nin anılan vekaletname uyarınca mirasbırakana ait çekişmeye konu 194, 316 ve dava dışı 205 parsel sayılı taşınmazları 30.04.1991 tarihinde mirasbırakanın kızı ...’e hibe ettiği, dava dışı 205 parsel sayılı taşınmazı daha sonra ... adına vekaleten mirasbırakan...’nın dava dışı ...’e devrettiği, ...’nın da mirasbırakana ait 861 parsel sayılı taşınmazı 13.09.1990 tarihinde...’nın eşi ...’a satış suretiyle temlik ettiği, ...’ın da 25.04.1991 tarinde ...’ye hibe ettiği, 17.10.1991 tarihinde ise ...’nin taşınmazı dava dışı Veysel’e satış suretiyle devrettiği, 7 numaralı bağımsız bölümün dava dışı ... tarafından ...’a satıldığı, kooperatiften gelen 2 numaralı bağımsız bölümün dava dışı Ruşen adına tahsis edildiği ve sonrasında ...’ye temlik edildiği, kooperatiften gelen 1 numaralı bağımsız bölümün ise ..., ... ve ... adına tahsis edildiği, ...’nın 04.12.2007 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak eşi ... ile çocukları ...,..., ..., ..., ... ve...’in (annesi...) kaldığı, ...2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1253 esaslı ve 17.04.2015 tarihli kararı ile...’nın terekesine ...’ın tereke temsilcisi olarak atandığı anlaşılmaktadır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerle; vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gözetilmek suretiyle 194 ve 316 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Bir kısım davalıların (Gökçe dışındakilerin) bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. REDDİNE,
Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu"nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer.
Somut olayda; mirasbırakan...’nın terekesine ... tereke temsilcisi olarak atanmış olmakla davacının davayı takip yetkisi kalmamıştır. Mirasçı Mehmet vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
Bir kısım davalıların (Gökçe dışındakilerin) diğer temyiz itirazlarına gelince,
1) Davalı ... ve davalı ...’a dava konusu taşınmazlar temlik edilmediği gibi vekil olarak da davaya konu işlemlerde yer almadıkları dikkate alınarak anılanlar yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken bu hususta bir hüküm kurulmaması doğru değildir.
2) Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı saptanmak suretiyle 3. kişiye temlik edilen 861 parsel sayılı taşınmaz yönünden bedele hükmedilmesi kural olarak doğrudur. Ancak, 861 parsel sayılı taşınmaz önce davalı ...’a, sonrasında davalı ...’ye temlik edilmiş olup ... tarafından da 3. kişiye devredilmiştir. Dolayısyla, ... ile birlikte ...’ın da hükmedilen bedelden müteselsilen sorumlu tutulması gerekirken sadece ...’nin sorumlu tutulması doğru değildir.
3) Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş; 194, 316 ve 861 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne ilişkin hüküm kurulmuş, her ne kadar reddine karar verilen taşınmazlar hüküm kısmında açıkça belirtilmemiş ise de mahkeme gerekçesinden reddedilen taşınmazların 1, 2 ve 7 numaralı bağımsız bölümler olduğu anlaşılmaktadır. Taşınmazın aynına ilişkin eldeki davada hükmedilecek vekalet ücreti, dava edilen taşınmazların dava tarihindeki ve harcı tamamlanan değeri üzerinden nispi oranda belirlenmelidir. Mahkemece, reddedilen kısım için harcı ikmal edilen dava değeri (anılan bağımsız bölümlere isabet eden değer) hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine karar verilmesi doğru değildir.
Hâl böyle olunca, davalı ... ve davalı ... yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi, 861 parsel sayılı taşınmazın bedeli yönünden davalı ...’ın da davalı ... ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulması, davanın reddine karar verilen kısmı için belirlenen dava değeri üzerinden (harcı tamamlanmış değer gözetilmek suretiyle) hakkında esastan redde karar verilen ve kendilerini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine nispi vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Bir kısım davalılar vekilinin, değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 21/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.