14. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/4221 Karar No: 2012/5384 Karar Tarihi: 12.04.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/4221 Esas 2012/5384 Karar Sayılı İlamı
(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/4221 E. , 2012/5384 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.07.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 12.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalı, iyiniyetli kayıt maliki olduğunu, taşınmazı arsa sahiplerinin borçlarını ödeyerek edindiğini, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava reddedilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Davada biçimine uygun düzenlenmiş 05.04.2010 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayanılmıştır. Bu sözleşmede dava dışı arsa sahipleri ile yine dava dışı yüklenici arasında düzenlenen 22.02.2010 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile 407 ada 15 sayılı parsel üzerine yapılacak binadaki arsa sahiplerine bırakılması kararlaştırılan 1. kattaki 1 numaralı bağımsız bölümün arsa sahipleri tarafından davacıya satışının vaat olduğu görülmektedir. Davalı, 22.02.2010 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin yüklenicisi olan ...’ın oğludur. 15 sayılı parseldeki kat irtifakı kurulmuş tüm bağımsız bölümlerin maliki de davalıdır. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Belirtilmelidir ki, satış vaadine konu bir taşınmazın tapu kaydı üzerinde ipotek, haciz veya ihtiyati tedbir kararı gibi şerhlerin bulunması o satış vaadi sözleşmesinin icrasını istemeye engel teşkil etmez. Satış vaadi sözleşmesi taşınmazın tapu kaydı üzerindeki kısıtlamalarla birlikte ifa edilebilir. Dolayısıyla, davalının yüklenici olan babasının namına bazı ödemeler yaparak arsa sahiplerinin borçlarını kapatıp kayıtlardaki ipotek, haciz veya ihtiyati tedbir gibi şerhleri kaldırması davalıya taşınmazın mülkiyetini talep etme yetkisi vermez. Diğer taraftan davalı, 14.02.1951 tarih 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere vakıa ve karinelerden olayda kanunen iyiniyet iddiasında bulunacak durumda olan bir kişi olmadığından davacının onun kötüniyetini ayrıca ispatı da gerekmez (TMK m.3). Bütün bunların sonucuna göre mahkemece, geçerli satış vaadi sözleşmesi sebebiyle davanın kabulü gerekirken bazı nedenler gerekçe gösterilerek reddedilmiş olması doğru olmadığından karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.