12. Ceza Dairesi 2021/2112 E. , 2021/5814 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Çocuk Mahkemesi
Suça sürüklenen çocuk : ...
Suçlar : Şantaj, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal
Hükümler : 1- Şantaj suçundan TCK’nın 107/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 107/1, 31/3, 62/1, 50/3, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet
2- Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan TCK’nın 134/2, 31/3, 62/1. maddeleri gereğince mahkumiyet
Şantaj ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetine ilişkin hükümler, suça sürüklenen çocuk tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suça sürüklenen çocuk ...’un, kayden 27.02.2001 doğumlu 12 yaşındaki mağdur ... ile arkadaş iken mağdur çocuk tarafından kendisine gönderilen ve mağdur çocuğun cinsel organının da görüntülendiği çıplak fotoğraflarını, arkadaşlık ilişkilerinin sona ermesine tepki olarak, mağdur çocuğun yaşıtı olan sınıf arkadaşlarına ve 11 yaşındaki tanık Görkem’e facebook hesabından gönderdiği iddiaları ile ilgili suça sürüklenen çocuk hakkında TCK"nın 226/3-5. maddesinde tanımlanan müstehcenlik suçundan CMK"nın 170. maddesine uygun olarak açılmış bir dava bulunmamasından dolayı dava konusu yapılmayan bu eylemlerle ilgili zamanaşımı süresi içinde dava açılıp hüküm kurulabileceği değerlendirilerek yapılan incelemede:
Kamu davası açıldığında 18 yaşını doldurmamış bulunan kayden 16.09.1997 doğumlu suça sürüklenen çocuk hakkında, esas mahkemenin istemi üzerine CMK’nın 150/2. maddesi gereğince baro tarafından tayin edilen zorunlu müdafii, duruşmanın 17.05.2016 tarihli son oturumunda hazır edilmemiş ise de, suça sürüklenen çocuğun, istinabe mahkemesinde ek sorgu ve savunmasının alındığı 14.03.2016 tarihli duruşmada 18 yaşını doldurmuş olması ve CMK’nın 147. maddesindeki hakları hatırlatıldıktan sonra müdafii istemeyip, savunmasını kendisinin yapacağını beyan etmesi karşısında, sağır, dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede malul olduğu da ileri sürülmeyen ve hakkındaki mahkumiyet kararını bizzat temyiz eden suça sürüklenen çocuğa baro tarafından tayin edilen zorunlu müdafiinin görevinin devam ettiği kabul edilemeyeceğinden, suça sürüklenen çocuğun zorunlu müdafiinin yokluğunda karar verilmesinden dolayı hükümlerin bozulmasını öneren tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre;
1- Mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunmalıdır. Nitekim, CMK’nın 170/4. maddesinde, “İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.” ve aynı Kanunun 225/1. maddesinde, “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” düzenlemelerine yer verilmiş olup, iddianamede, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiilin ya da fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıklanması ve açıklanan fiil ve faili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilmesi gerekir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.10.2019 tarihli ve 2017/550-2019/574 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, bir olayın açıklanması sırasında bir başka olaydan söz edilmesi, o olay hakkında dava açıldığını göstermez. İddianamede dava konusu yapılan fiilin bir başka olaya dayalı olmadan, bağımsız olarak açıklanması gerekir.
Yargılamaya konu somut olayda, Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 02.04.2014 tarihli iddianamede; “...Suça sürüklenen çocuk ...nın suç tarihinde internet ortamında tanışıp daha sonra yüz yüze de tanıştığı mağdur ... K. ile internet üzerinden gönderdiği çıplak resimleri suça sürüklenen çocuğun ortak iki arkadaşına göndermesinden sonra mağdurun internet üzerinden bu hususta suça sürüklenen çocuk ile yazışmalar yaparak, resimleri başkalarına göndermesini istemesi üzerine, suça sürüklenen çocuğun buna karşılık kendisine telefon için kontor yüklemesini aksi halde resimleri tüm mahalleye göstereceğini yazarak, mağdura şantaj yaptığı; suça sürüklenen çocuğun alınan savunmasında mağdure ile görüştüğünü, onun kendi rızası ile gönderdiği çıplak resimlerini onun okulundan iki arkadaşa gösterdiğini, herhangi bir talebi ve şantaj konusu olmadığını savunduğu, suça sürüklenen çocuğa isnat edilen suçu işlediğine dair iddia, tanık beyanları, internet yazışmaları ile delil elde edilmiş olmakla, suç tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuk ... A. hakkında düzenlenen iddianamenin kabulü ile 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu hükümlerine göre yargılanmasına yapılacak eylemi sabit görüldüğünden yukarıda belirtilen maddeler ile cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına talep ve iddia olunur...” biçimindeki anlatıma dayalı olarak, suça sürüklenen çocuğun TCK’nın 107, 31/3. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle şantaj suçundan kamu davası açıldığı halde, iddianamedeki anlatım, sevk, suç ismi ve nitelendirmeye göre, hukuki olarak anlatımı ve unsurları gösterilmeyen görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan suça sürüklenen çocuğun ek savunmasının alınması ile yetinilerek, “...Özel Hayatın Gizliliği İhlal suçu yönünden; her ne kadar ididanamede adı geçen suçtan sevk maddesi bulunmuyor ise de iddianamede yer alan ‘...mağdur ... K. ile internet üzerinden gönderdiği çıplak resimleri suça sürüklenen çocuğun ortak iki arkadaşına göndermesinden sonra...’ şeklindeki cümle karşısında suçun unsurlarının iddianamede gösterildiği anlaşılmış...” biçimindeki yanılgılı ve yetersiz gerekçeye dayalı olarak, açılmayan davadan TCK’nın 134/2, 31/3, 62/1. maddeleri gereğince mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle CMK’nın 225/1. maddesine uyulmaması,
2- Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.11.2018 tarihli ve 2016/6-986-2018/554 sayılı kararında vurgulandığı üzere, Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20 ve 21. maddeleri ile 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca; fiil işlendiği sırada 15-18 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında sosyal yönden inceleme yaptırılmasının zorunlu olmadığı; ancak, mahkemece sosyal inceleme raporuna gerek görülmediği takdirde gerekçesinin kararda gösterilmesinin zorunlu olduğunun gözetilmemesi,
3- Kabul ve uygulamaya göre de:
a) Suça sürüklenen çocuk hakkında uzlaştırma kapsamında olmayan şantaj suçundan dava açılmasından dolayı soruşturma evresinde uzlaştırma yoluna gidilmediği; ancak, kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu eylemin şantaj suçundan bağımsız olarak 5560 sayılı Kanunun 24. maddesi ile değişik CMK"nın 253/1-a maddesi gereğince uzlaşma kapsamında olan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu da oluşturduğunun kabul edilmesi karşısında, CMK’nın uzlaşma başlıklı 253 ve 254. madde hükümleri uygulanmak suretiyle sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, uzlaştırma işlemleri tamamlanmadan yargılamaya devamla görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,
b) Suça sürüklenen çocuk, istinabe mahkemesinde ek sorgu ve savunmasının alındığı 14.03.2016 tarihli duruşmada, mahkumiyet kararı verilmesi halinde, lehe olan yasa hükümlerinin uygulanmasını talep ettiği halde, CMK’nın 230/1-d maddesine aykırı olarak, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan hükmedilen 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezasının TCK"nın 51. maddesi gereğince ertelenmesine karar verilip verlmeyeceği tartışılmaksızın, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, suça sürüklenen çocuğun temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 15.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.